21 Şubat 2016 14:37

Savaşın gençliği yakmaması için barış mücadelesi hepimizin işi

Paylaş

Deniz TEZEL
İstanbul

Son aylarımızı çatışmalar, sokağa çıkma yasakları, sivil ölüm haberleri hayatımızdan eksik olmaz oldu. Barış talebini dile getiren her kesim ise hükümetin saldırı oklarının merkezinde. Biz de bu tabloyu Avcılar’da CHP’li genç arkadaşlarımızla konuştuk. Sohbetimiz epey kalabalıktı. 6 arkadaşımızla oturduk konuştuk. Röportajı bitirdiğimizde saatlece konuşup tartışmış olduğumuzu farkettik. Buraya ise mecburen özetlemek zorunda kaldığımız halini yazabildik.
Hükümetin Kürt illerinde ilan ettiği sokağa çıkma yasakları ve çatışmalı süreç hepimizin malumu. Her gün ölüm haberleri alıyoruz. CHP’ li gençler bu süreci nasıl değerlendiriyorlar?
Burcu Bayram: Ben tarafsız olarak değerlendirmek istiyorum. Aslında bir çok CHP’li gencin de benim gibi düşündüğüne inanıyorum. Empati kurmanın çok önemli. ‘Yaşadığım topraklarda devlet tarafından çocuğum öldürülseydi ne yapardım’ diye düşünüyorum. Bu savaşın ortasında devletin ilk işi sivilleri korumak olması gerekirken ‘benim çocuğum niye öldü’ diye bir sorardım elbet. Bu ülkenin vatandaşıysam, devlet benim güvenliğimi sağlamakla yükümlüdür. Ama bunun tersi bir durum var; basına çok farklı boyutlarda gösteriliyor. Bizi gerçekte olana değil aslında kendi istediklerine inandırmaya çalışıyorlar. İHD’nin yayınladığı bir rapor var. 16 Ağustos 2015 - 5 Şubat 2016 aralığında sokağa çıkma yasakları diye başlıyor. 7 il 19 ilçede 1milyon 377 bin kişinin etkilendiği 58 sokağa çıkma yasağı ilan edilmiş. 224 sivil hayatını kaybetmiş. Bunlardan 42’si çocuk 31’i kadın 30’u 60 yaş üzeri diye devam ediyor rapor. Şimdi diyorlar ya ‘şu kadar terörist öldürüldü’ diye; benim anlamadığım şey şimdi gerçekten burada ölen bu çocuklar kadınlar yaşlı insanlar hepsi terörist mi? Bunu bir düşünmemiz lazım.
Ali Batuhan Sefer: Ölümler 7 Haziran sonrasında artmaya başladı. Bunun arka planında AKP’ nin başkanlık sistemi arzusu var bana göre. 7 Haziran’da AKP’nin planları tutmayınca bunu sağlamak için tekrardan böyle bir sürece girişildi. Ben zaten en başından beri AKP’nin barış konusunda samimi olduğuna da inanmıyorum. Barış konusu AKP’ye teslim edilebilecek bir konu değil bence. Biz barışın derhal sağlanmasından yanayız.

‘HÜKÜMET BARIŞTAN YANA OLANLARI TERÖRİST İLAN ETTİ’

Sinan Köse: Bu ülkede bir katliam var iki tarafta birbirini öldürüyor ama arada yoksul halk eziliyor. Devlet bugün ben teröre karşı savaşacağım diyor ama kimseyi muhatap almayacağım diyor. O bölgede muhatap alınması gereken bir halk var. Bu çatışmalı sürecin başlamasının sebebi AKP’nin kendi yanlış politikalarını gizleme çabasıdır. Biz şimdi barışı konuşurken bile şuan kaç insan ölüyor acaba? Bunları düşünmemiz lazım. Bir halk katlediliyor. Ben oradaki insanları anlayabiliyorum. Biliyorum ki orada sivil halk bile bu kadar acının bu kadar ölümün ardından eline silah alıp ya da başka şekilde devletle çatışabilir. İnsanların çocukları, kardeşleri, eşleri öldürülüyor. Bu acıyı anlamak lazım. Tabi ki askerler ölüyor onlar da vurulmasın ölmesin ama karşıdaki de öldürülüyor onun acısını da anlamalıyız. Bu saldırganlık devletin alışkanlığı. Gezi sürecinde de sokağa çıkan milyonlarca insanı terörist olarak niteleyen bir devletimiz var. Ki gerçek bu olsa bu kadar terörist bu ülkeyi paramparça ederdi. Devletin alışkanlığı zaten kendisine karşı olan herkesi terörist ilan ediyor.
Uğur Karaer: Bence bu savaşın şehirlerde, kent merkezlerinde bu şekilde sürdürülmesi kesinlikle yanlış. Terör deniyor ama evinde oturan insanlar öldürülüyor. Çatışmaların sonucunda yoksul halk katlediliyor. Bugün barışta samimi olmak ve ısrar etmek çok önemli bence. Ama şöyle bir algı da var; HDP barış çağrısı yaptığında batıda birçok kesim içerisinde samimi bulunmuyor. Çatışmasızlık sürecini bitirenin ve bu ölümlerin kaynağının hükümetin politikaları olmasına rağmen tam tersi sanki şu an barışı istemeyenler Kürt halkı ve HDP’ymiş gibi lanse ediliyor. Bu algının kırılması lazım. Hükümet zaten bunu oluşturmaya çalışıyor ve başarılı da oluyor.

‘CHP GENÇLİK YÖNETİMİ DAHA CESUR OLMALI’

 ‘Birşeyleri yapmak lazım’ diye bahsettiniz sıkça. Peki CHP’li gençler ne yapacak ya da yapmalı barış mücadelesi adına?
Özcan Şahingözlü: CHP İl Gençlik Kolları başkanlığının bir paylaşımı vardı. Deniz Naki’ ye verilen cezayla ilgili. ‘Deniz Naki yalnız değildir’ diye. Bu bir adım. İl Gençlik Kolları başkanı bu çıkışı yaptığında ben ve diğer arkadaşlar bunu daha kolay açıktan savunabiliriz. Mesela bugüne kadar yapılmamış bir şey; il gençlik yönetimi neden barışa dair bir çağrı bildirisi yayınlamasın? Çok güzel anlamlı ve gerekli bir çıkış olur. Ama bunu yapabilir mi tabi onu bilmiyorum. Bizim buna dair sosyal medyada yazdığımız yazılar bile çevremizi etkiliyor. Bunun il gençlikten gelmesi daha farklı bir boyuta taşır. O tüm tabanı etkiler. Belki sizin aracılığınızla bizim de bu çağrımız olur. Belki görüp buna dair bir adım atarlar.
Sinan Köse: Biz gençler olarak aslında şunu çok istiyoruz; CHP’de merkezi olarak da daha gür bir sesle çıkıp barış çağrısı yapılmalı. Şuna çok kızıyorum; parti içerisinde bir kesimin ne diyeceğini umursamadan bürokratik engellere takılmadan herkesin açıkça doğruyu konuşması gerekiyor. Bir ölüm varsa vardır bunu böyle söylemek gerekiyor. Korkmadan çekinmeden barış demek gerekiyor artık.
 

NASIL SORUSUNUN CEVABI BİRLİKTE HAREKET ETMEKTE

Bugün barış için ortak bir ses nasıl çıkarılabilir?
Sinan Köse: Bugün aslında yapmamız gereken A partisi B partisi demeden barış isteyen herkesin bir araya gelmesi ve ölümlerin durması, silahların susması için bir şeyler yapmasıdır. Bugün böyle bir konuda her gün insanlar ölüyorken bizim başka bir lüksümüz yok. Bir araya gelmeli ve barışın sesini yükseltebilmeliyiz. Tüm STK’ lar, partiler, dernekler, barış isteyen herkes bir araya gelsin; ortak bir çağrı yayınlasın. ‘Ortak çatı barış’ adı altında bir araya gelmeli.
Özcan Şahingözlü: Korku imparatorluğu büyük bir baskı kurmaya çalışıyor. 1000’in üzerinde akademisyen buna ilişkin bir imza metni yayınladıklarında soruşturmalara maruz kaldı, tehdit edildi, görevden alındı. Bu baskıyı nasıl kırabiliriz bunu konuşmalıyız. Bence akademisyenlere sahip çıkmak için alınan tutum çok yetersizdi. Ortak geliştireceğimiz tutum güçlendirilmeli.


Nasıl dile getireceğimizi bilmiyoruz
 

Burcu Bayram: Biz de bugün barış istiyoruz ama bunu nasıl dile getireceğimizi bilmiyoruz. Yoksul ailelerin çocukları askerde ölüyor; onları dile getirmek istiyoruz. Bir kesim bize  milliyetçi diyor. Bir yandan sivil halk öldürülüyor diyoruz; bunun için sokağa çıkmak istiyoruz. Bu sefer de illegal bir yapı olduğumuz söyleniyor. Terörist olarak damgalanıyoruz. Toplumun bu şekilde kutuplaştırılması bizi de sıkışmış bir halde bırakıyor. Çok ince bir noktadayız ama bu kadar ölümün yaşandığı bir savaş varken artık net tavırların alınması gerekiyor. Hem gençliğin hem partilerin örgütlerinin net bir tavır alması gerekli barıştan yana.
Ölümlerden, sivil halkın katledildiğinden bihaber geniş bir kesim var. Mesela özerklik dendiğinde daha ne olduğunu bile bilmeden ‘aman ülke bölünüyor’ diyoruz. Bu algıyı kırmaya dönük işler yapılmalı. Bilmeyen, araştırmayan sadece söyleneni dinleyen, biat eden nesiller yetiştirmek isteniyor. Batıdaki gençlerin doğuda yaşananları, oradaki gençleri anlamalarını ancak bir şeyleri anlatıp bilinçlenmelerini sağlayarak yapabiliriz. Aslında buna dair bazı adımlar var. Mesela bizim bir ilçe örgütümüz ‘barış istiyoruz’ pankartıyla geldi. Pankart Kürtçe idi. Bu bir adım aslında başlangıç olarak.


Gerçeği kabul etmek gerek

Özcan Şahingözlü: Ben sadece kendi görüşlerimi değil CHP’li gençlerin de ağırlıklı olarak nasıl düşündüğünü aktarmak istiyorum. CHP’li gençler bu sorunun barış ekseninde çözülmesi gerektiğini düşünüyor. Genel talebin bu yönde olduğunu söyleyebilirim. Çok uzun süreler bu sorunun silahla çözülmesi yolu zaten denendi ama bir yere varılamadı. Bu ölümler bizi bir yere götüremez. Bugün barış çok yakıcı bir sorun. Ben gerçekten artık çok samimi bir şekilde iki tarafında silah bırakarak bu sorunu açık ve şeffaf bir şekilde bir araya gelip konuşarak çözülmesinden yanayım. Benim gibi düşünen çok fazla gencin olduğunu biliyorum. Bu savaş iki taraftan da yoksul ailelerin çocuklarının öldüğü bir savaş bu savaş son bulmalı. Biz kabul edelim ya da etmeyelim orada bir Kürt ulusu var ve onların talepleri var. Bir halkın tankla, topla, tüfekle bastırılabileceğine inanmıyorum. Bu gerçeği görmeliyiz aslında. O yüzden bu savaş bir an önce bitirilmeli. Taraflar müzakere yoluyla bu sorunu çözmeye çalışmalı. Tabi bunu söylediğimde ‘terör örgütleriyle mi masaya oturulacak’ gibi tepkiler alabilirim. Ama aslında söylediğim bu da değil. Ben bu sürecin AKP ile de olabileceğine inanmıyorum. Halkın temsilcileri, onların belirlediği isimler bir masaya oturmalı ve bu konu şeffaf, açık, net bir şekilde konuşulmalı. En geniş platformda bu süreç tartışılmalı, talepler net olarak dile getirilmeli ve bu süreç başlamalı artık.

ÖNCEKİ HABER

Meslek Lisesi deyince

SONRAKİ HABER

Üniversiteler Bilimi, Barışı Özgürlüğü Savunuyor

Sefer Selvi Karikatürleri
Evrensel Gazetesi Birinci Sayfa