21 Şubat 2016 14:44

Çözüm yolu barıştan geçiyor

Paylaş

İrem Altın
Heval Deniz Tosu
Kağıthane Anadolu Lisesi

Uzun bir zamandır AKP halklara, demokrasi isteyenlere karşı daha saldırgan bir tutum almıştı. Önce IŞİD'i besleyip büyüterek Türkiye'deki barış ve demokrasi mücadelesini hedef aldı. Diyarbakır, Suruç ve Ankara'da yüzlerce kişinin öldürüldüğü saldırılar, barış ve demokrasi isteyen bütün kesimlere yapıldı. AKP bunlarla sınırlı kalmayıp 1 Kasım'dan sonra Kürt halkına karşı savaş ilan etti. Bölgeden ölüm haberleri gelirken sivil ölüm yok açıklaması yapılıyor. Oradaki halkın her fırsatta devlet öldürüyor demesine karşın nasıl sivil ölümlerinin tamamı terör örgütü kaynaklı diyorlar? Evet bölgede bir terör var ama bu terör devletin bütün gücüyle vatandaşlarına karşı yaptığı uzun süredir devam eden bir terör.
SİLAHLARIN GÖLGESİNDE YAŞAMA TUTUNUYORLAR
Bölgede hala devam eden katliamlara, Kürt halkının katledilmesine dair İrem'le sohbet ettik. İrem; "Ölümlerin meşrulaştırıldığı bu zamanda hangi ölüm haberine üzüleceğimizi şaşırdık. Üstelik bu ölümler doğal yolla olmuyor. İnsanlar katlediliyor. Askeri operasyon adı altında sokağa çıkma yasaklarının konulduğu doğu il ve ilçelerinde çocuklar, insanlar öldürülüyor, hemde teröristler etkisiz hale getirildi başlığı altında müjdeli bir haber gibi sunuluyor. O güzel insanlar, o güzel atlara binip gitmiyorlar maalesef, katlediliyorlar! Ve en acısı da arkalarından büyüyünce terörist olacaktı zaten, diye bahsedilmesi. Çözüm olmayacağını bildikleri halde Kürtleri katlediyorlar. Protesto ettiğimizde gözaltına alınıyoruz, şiddete maruz kalıyoruz. Orada insanlar evlerinde öldürülüyor. O insanların tek suçu Kürt olması, orada doğup büyümeleri ve kendi dillerini istemeleri. Bunca ölüm haberine karşı hendek kazıyorlar, silahlanıyorlar gibi şeyler söyleniyor. Bir sabah sokağa çıkmanız yasaklansa, şehrin orta yerinde zırhlı araçlar, ellerinde uzun silahlar olan polisler olsa ne yapardınız? Okula gidemediğinizi, öğretmenlerin şehri terk ettiğini düşünün. İşte Nusaybin'de olan buydu." İrem son olarak liselerde gençliğin bunu daha çok tartışmasını ve barışı örgütlemesi gerektiğini söylüyor.
SINAVA BİLE GİREMEDEN ÖLECEKLER Mİ?
Bölgedeki savaş devam ederken olaylardan en çok etkilenenler şüphesiz çocuklar. Onlar, silahların gölgesinde devlet terörüyle büyüyorlar. Her gün ailelerinden birinin vahşice katledilişini izliyorlar. Birde sınava hazırlanan arkadaşlarımız var orada. Sınava çalışmaları gerekirken dışarıda ki savaştan, ölümden saklanıyorlar evlerinde. Sınava bu kadar az zaman kalmışken bölgedeki Kürt arkadaşlarımızdan nasıl başarı beklenebilir? Daha da önemlisi kaç tanesi sınava bile giremeden hayatını kaybedecek? Bizler okullarımızda, sınıflarımızda bu katliamı anlatmalı barış ve demokrasi mücadelesini örgütlemeliyiz. AKP tekelindeki medyanın bütün kara propagandalarına rağmen gerçeği konuşmaz tartışmazsak nasıl yol kat edebiliriz ki?


İKİLEMDE KALDIK: TEMEL LİSE Mİ DEVLET LİSESİ Mİ?

Bilgesu Kiper- Sınav Temel Lisesi
Deniz Altınbulak- Fen Bilimleri Temel Lisesi
İSTANBUL

Geleceksizlik kaygısıyla başladığımız yeni okul döneminde yine aynı kaygıyla aldığımız kritik bir karar vardı. Temel lise mi devlet lisesi mi? Peki her koşulda bir kıskaca alındığımız bu eğitim sisteminde neydi bize bu kararı aldıran? Sınıfsal çelişkiyi arttıran eğitimi özelleştirme hareketi mi, yoksa üzerimizdeki hâkimiyet yarışında uzlaşamayan AKP hükümeti-Gülen Cemaati arasındaki kavga mı? Bu soruların cevabını size bırakıp, bu seçimin hayatımızın bu yıllarını çekilmez kılan sınav stresine etkilerini tartışalım.
'SINAV STRESİNDEN KAÇARIZ' UMUDU
Devlet lisesine devam eden arkadaşların düşüncesi okuldaki eğitimin ve kursların yetersizliği nedeniyle keşke temel liseye geçseydim düşüncesi. Maddi yetersizlikten dolayı devlet lisesine devam etmek zorunda kalan arkadaşlarımız eksiklerini okul kurslarında ve temel liseye göre daha ucuz olan dershanelerde tamamlamaya çalışıyor. Fakat bu okul kursları ve dershaneler, temel liseyle aynı eğitimi vermediği için bu yarışa bir adım geriden başladıklarını biliyorlar. Aldığımız niteliksiz eğitim sınav stresini artırırken aynı zamanda kişisel yeteneklerimizi köreltiyor. Bizim temel liseye geçmemizin nedeni sınav stresinden kaçma umuduydu. Ama sınav stresinin üzerine bir de para verip başarısız olma kaygısı eklendi. Bu sebepten doğan aile baskısını da eklemek gerek tabii.
TAHTA MISIN ALTIN MI?
Üzerimizdeki sınav kaygısını arttıran diğer etken de sınıflarımızda oluşturulan altın-tahta ilişkisi. Öğrencileri başarılı-başarısız şeklinde sınıflandırıp reklam niteliği olan öğrenciye değer verirken diğer öğrenciyi arka plana atan temel lise sayesinde aramızdaki rekabet keskinleşiyor. Sıra arkadaşımızın üzerine çıkarak tahta konumundan altın konumuna gelmeye çalışıyoruz.
TALEPLERİMİZ İÇİN MÜCADELE EDECEĞİZ
Biz öğrenciler ne devlet lisesinin ne de temel liselerin parasız, sınavsız, bilimsel eğitim talebimizi karşılamadığını biliyoruz. Sınavlar, temel liseler, bilimsel olmayan ders kitaplarımız, bunların hepsi dindar kindar nesil isteyen zihniyetin parçasıdır. Biz bu sistemin kendi çıkarlarına göre yetiştirmeye çalıştığı gençler olarak şunu söyleyebiliriz ki; bilimsel, parasız, demokratik eğitim alma mücadelemizi unutmuş değiliz. Niteliksiz sınavlarla bizi hayattan koparmaya çalışıyorlar. Biz bunları yer miyiz? Yontmaya çalıştıkları düşünme ve sorgulama gücümüzü kaybetmemek için kendi taleplerimiz etrafında bir araya geldiğimiz kulüplerimizin ve ÖTK'ların zemininde tartışmaya ve bu talepler doğrultusunda mücadele vermeye devam edeceğiz.

ÖNCEKİ HABER

Üniversiteler Bilimi, Barışı Özgürlüğü Savunuyor

SONRAKİ HABER

Sınav sayacı

Sefer Selvi Karikatürleri
Evrensel Gazetesi Birinci Sayfa