Bir fabrika: Mata Otomotiv
Ömer Batın GÜL
İstanbul
Asgari ücretin arttırılması ile beraber ek zam ve kıdem tazminatının kaldırılması işçilerin en çok tartıştığı konu bu aralar. 3-5 yıllık işçi ile yeni giren işçilerin arasındaki maaş farkının oldukça azalması hatta neredeyse aynı denilecek düzeye gelmesi en çok tepki çeken meselelerden biri. Özellikle şubat ayında ilk maaşların verilmesiyle beraber bütün işçiler adeta şoka uğradı. Maaşlarını ellerine aldıklarında kıdemli işçilerin en acil talebi ise ek zam verilmesi olarak gündemin ilk sırasına yerleşti.
KAZAN KAYNIYOR
İstanbul, Ankara, Gebze, Bursa, İskenderun ve daha birçok sanayi havzasının bulunduğu şehirlerin büyük fabrikalarında hareketlenmeler, çıkış noktasına ilişkin tartışmalar başladı. Eylemler, arayışlar önce en büyük fabrikalardan biri olan Renault fabrikasında başladı. Binlerce işçi 3 vardiya halinde düzenli ve disiplinli bir şekilde mesaiye kalmama, yemekhane protestoları ve fabrika içinde yürüyüşler gerçekleştirdi. Bu manzarayı görünce korkan bazı patronlar ise direk ek zam vermeye başladı bile. Bursa'da bulunan Er Metal fabrikası ve İskenderun da Fil Filtre patronu korkanların başında geliyor olacak ki ek zam vermeyi kabul ettiler. Patronun tarafında yer alan sendika bürokratları tarafından ihanete uğramış, çeşitli sermaye hükümetleri tarafından parça parça hakları gaspedilmiş ve yıllardır hak mücadeleleri açısından durgun diyebileceğimiz işçi hareketi üzerindeki toprağı atmaya başlıyor. Ama bence önemli olan nokta, eylemlerde öne çıkan işçilerin genç olması.
MANZARA GÜLÜNÇ AMA İŞÇİLER CİDDİ!
Yazımızın konusu ise geçtiğimiz hafta işçilerin üretimi durdurduğu Mata Otomotiv Fabrikası. Bu fabrikada lüks araba markalarının parçaları ve iç tasarımı için gerekli olan bütün parçalar üretiliyor. Üretilen ürünlerin tamamı yurt dışına ithal ediliyor. 650 kişinin çalıştığı fabrikada işçilerin çok büyük bir kısmı ise genç. Şubat ayında ilk zamların işçilerin eline geçmesiyle beraber ortaya çok gülünç bir tablo çıkmıştı. 5 yıldır çalışan bir işçi ile çalışmaya yeni başlayan işçi arasındaki maaş farkı yok denecek kadar azdı. Konuştuğumuz 3 yıllık bir genç arkadaşın maaşına sadece 50 lira zam yapılmıştı. 5 yıldır çalışmakta olan başka bir işçi arkadaşımızın maaşına ise 75 lira zam yapılmıştı. 7 yıllık işçi olmasına karşın başka bir arkadaşımızın yeni giren işçiyle arasındaki ücret farkı ise sadece 200 liraydı.
HAK GASPININ SINIRI MÜCADELENİN ZAMANI OLMAZ!
Ek zam ve diğer talepleri için Mata Otomotiv işçileri tartıştılar ve bir çıkış yolu buldular. Bu çıkış yolunun başını ise genç işçiler çekiyordu. Aldıkları karar; talepleri için mücadele ve sendikalaşma oldu. Hemen komite ve bölüm sözcülükleri gibi örgütlerini kurmaya başladılar. Buralarda yer alan işçiler ise ağırlıklı olarak genç işçilerdi. Yaklaşık 4 günde fabrikanın büyük bir kısmı DİSK Birleşik Metal-İş sendikasına üye oldu. İşçilerin birleştiği haberini alan patron ilk çareyi işçileri işten atmakta buldu. İşçiler patronun bu kararına, 3 vardiyada üretimi durdurarak ve fabrika içinden çıkmayarak cevap verdi. İşçilerin 1 gün üretimi durdurması bile patronu geri adım attırmaya yetti de arttı bile. İlk başta 'ne sendikayla ne de işçilerle görüşürüm' diyen patronun kendisi görüşme istemek zorunda kaldı. Tabi işçilerin tüm taleplerini de kabul etmek zorunda kaldı!
GENÇ İŞÇİLERİN RENGİ
Mata Otomotiv'de başı genç işçiler çekmişti. Doğru ya da yanlış bilemem ama bana göre genç işçi karakteri bu direnişte en önemli belirleyendi diye düşünüyorum. Gençlik her çağda yeniliği en çabuk kavrayan, eskiye, sömürüye ve adaletsizliğe karşı savaşmada en istekli ve kararlı olan kesim olmuştur. Ülkemizde de sömürüyle, iş cinayetleriyle, savaşla, yasaklarla ve adaletsizliklerle savaşımda en ön safta yer almaya ve mücadeleye hareket katmaya devam ediyor.
İŞÇİ GENÇLİK KIT KANAAT!
Abdullah SARIKAYA
Barış TİMUR
Kayseri
Kayseri merkezinde büyük, lüks binaların, otellerin arasına sıkışmış ve yoğun sömürünün bulunduğu Eski Sanayi Bölgesi'nde çalışan genç işçilerle görüşmek üzere çıktık yola. Sanayi bölgesinde dolanırken eriyen karların ve soba bacalarından çıkan dumanların arasında ter döken bir çok genç ve çocuk işçiyle karşılaştık. Karşılaştığımız işçiler, demirleri kızgın ocakta ısıtıp şekil veriyorlardı. Selam verip konuşmaya çalıştığımız işçilerin büyük bölümünü Suriyeli gençler oluşturuyorlardı. Türkçe bilmeyen işçiler dertlerini anlatamayan gözlerle bizlere bakıp yeniden işlerine koyuluyorlardı.
Sanayi Bölgesi'nin ortalarına ilerlediğimizde kamyonetten profil indiren Sefa, dikkatimizi çekti, selam verip röportaj yapmak istediğimizi duyunca ustasından izin alıp sohbete başladık. 18 yaşında demir doğrama işi yapan Sefa'ya, asgari ücrete yapılan zamları sorduk önce. "Zaten ben asgari ücretten daha düşük alıyorum, bana bir faydası olmadı" cevabını verdi. Biz de aldığı maaşı merak edip sorduk. İşe göre değişiyormuş. Günlük bazen 20 lira bazen 50. Net bir maaşı yokmuş. Sigortasız çalıştığını ve işten atıldığında hiçbir şekilde kıdem tazminatı alamayacağını söyleyip işine döndü.
İki sokak ötede çay içen İslam ile başladık bu kez sohbet etmeye, Sefa'ya sorduğumuz ilk soruyu İslam'a da sorduk. Zammın kendi cebine yansımadığını ama maaşları yükselen diğer işçilere sevindiğini söyledi. 18 yaşında olan ve Sefa ile aynı işi yapan İslam, günde yaklaşık 10 saat çalışıp 600 lira maaş aldıklarını söylüyorlar. Temel ihtiyaçlarını karşılayamamak ve yaşam için gerekli tüketim maddelerine yapılan zamlar yakındıkları noktalar oluyor.
'YAŞAMIM ÇOK MONOTON'
Başka bir dükkana gidiyoruz Sefa ile kısa sohbetimizin ardından. Bu kez girdiğimiz dükkanda Osman ile tanıştık. Hiç çekinmeden bizi patronun odasına götürdü ve orada muhabbet etmeye başladık. Osman, asgari ücrete yapılan zamdan sonra maaşında 400 liralık artış olduğunu fakat temel tüketim ihtiyaçlarına yapılan zamlarla yaşam standartlarında değişen bir şey olmadığını belirtti. Bize bir gününü anlatmasını istediğimizde, gününün çok monoton olduğunu, her gün sabah 7'de kalktığını ve iş başı yapıp hava kararana kadar çalıştığını söyledi.
Genel olarak sohbet ettiğimiz genç işçi arkadaşlara 'işçilerin talepleri neler' diye sorduğumuzda aşağı yukarı aynı cevaplarla karşılaştık. Daha rahat geçinmek, temel ihtiyaçlara yapılan zamların geri alınmasını, sosyal yaşamlarına ve ailelerine vakit ayırmak istediklerini belirttiler.