Hakan POLAT
Kayseri
Bir uzaklaşma sanatıdır şiir; herkesi yanına alarak uzaklaşma…
(Şükrü Erbaş)
Reklam üzerine kurulmuş gazeteciliğin dikkatleri üzerine çekebilmek için attığı basiretsiz bir başlık: "Katil Iphone mu?"
1 milyon işçinin çalıştığı Foxconn fabrikasında çalışma koşullarının ağırlığı sonucu intihar eden işçileri anlatmak üzere yapılan habere atılan bu başlık, dikkatleri ancak marka ismini söyleyince çekebileceğini düşünen yanlışlığı içinde taşıyor! Yazımızda kısaca Foxconn fabrikasında ki çalışma koşullarını anlatacağım. Ancak tüm dünya işçilerinin aynası haline gelmiş, intihar sonucu hayatına son veren bir işçi şairi konu edinmek asıl niyetim!
KAPİTALİZMDE ÜRETİMİN 'GELİŞEN MODELİ': FOXCONN!
Dünya elektronik pazarının merkez üreticilerinden biri olarak anılan Çinli Foxconn fabrikasında yaklaşık 1 milyon işçi üretim yapıyor. Fabrikalar kampüs halinde bir yerleşke üzerine inşa edilmiş. Çalıştığı yıl boyunca işçiler çok az dışarı çıkma imkanı buluyor. 19. yy'da işçilerin sekiz saat iş günü talebi için söylediği "güneş görmek istiyoruz" sloganı adeta yeniden can buluyor bu fabrikada! Üretim yapıldıktan sonra işçiler kampüs içerisinde bulunan kantin, yatakhane vb gibi yerlerde vakit geçirmek zorunda! Üretim sırasında konuşmak yasak! Fabrikanın etrafı altı metre yükseklikte filelerle çevrili. Çünkü işçiler intihar ettikten sonra yere düşmemeli! "Başka yerde intihar edebilirsiniz tabelaları" asmayı unutmuşlar sanırım!
AKIL BULANTISI
Kariyer kulüpleri vb üzerinden "siz de zengin olabilirsiniz" propagandası eşliğinde yükselen, "onlar çok çalışarak zengin oldu" ifadeleriyle güçlendirilerek gençlik içerisinde akıl bulantısına yol açılsa da gerçekliğin çok başka olduğunu bu fabrika üzerinden anlayabiliyoruz. Ana kart, kamera parçaları, MP3 player gibi elektronikler üreten işletmenin kar oranı, 150 milyar dolarlık endüstrinin zenginliği, intihar eden işçilerin kanından geliyor! Sadece 3 ay içerisinde 11 işçi intiharı! İşte gerçek tam da burada!
GÖÇMEN İŞÇİ: XU LİNZİ!
Foxconn üzerine derinlikli yazılar bulmak mümkün. Yazımızda Foxconn fabrikasında üç yıl çalışmış daha sonra intihar etmiş göçmen, şair, işçi Xu Linzi üzerinde durmayı hedefliyoruz. Bu nedenle Foxconn fabrikası üzerine bilgi vermeyi burada kesiyoruz. Kapitalizmin nasıl bir insanlık düşmanı sistem olduğunu minyatürleşmesi açısından Genç Hayat okurlarının bu fabrikayı dikkatle incelemeleri gerektiğini düşünüyorum!
Xu Linzi'nin 3 yıl boyunca montaj hattında ölümüne çalışan işçilerden sadece birisi. Onu diğer işçilerden ayıran özeliklerden birisi ise Linzi'nin sanat, edebiyat ve şiire olan büyük ilgisi ve bu sanat dallarındaki icrası. Xu Linzi'nin ilk şiirleri, çalıştığı Foxconn'un iç gazetesinde yayınlanır. Linzi yaşam ve ölüm arasında ince bir çizgi olarak karşımızda duruyor.
DİZELERİN ANLATTIĞI
Çalıştığı montaj hattını ve sömürüyü, "Montaj hattında, on binlerce işçi kağıttaki sözcükler gibi dizilmiş/ 'Daha hızlı, acele edin' diye havladığını duyuyorum denetçinin" dizeleriyle anlatıyor. Fabrikada çalışmış bir kişi bu dizeleri iliklerine kadar hissedecektir. Çin'de söylenen bir sözün Türkiye'de iliklere kadar hissedilmesinin gerçekliği ise sınıf olmaktan geçiyor!
"Benim yazdıklarımı ancak göçmen işçilerin kalpleri anlayabilir" sözleriyle sınıf olmanın bir yanına dikkat çekiyor! Kendisini sınıf kardeşlerine anlatmak dışında bir derdi yok! Öyle ya şiiri de patron için yazmak olmaz… Kafasını, kollarını çarklılar arasında çürüttüğü yeter! Birileri zengin olacak diye kendi gençliğini, bedenine yabancılaşmasını ise, "Gündüz gece nasıl yerle bir olduğunu seyrediyorum gençliğimin/Preslenmiş, cilalanmış, kalıbına dökülmüş" dizeleriyle özetliyor!
Fabrika içerisinde daha fazla kalmak istemez ve başka şehirlere giderek, sanatsal çalışmalarını ilerletme imkanı bulacağı farklı işler arar. İstediği işleri bulamayınca 2014 yılı Ekim ayında intihar eder. Şiirindeki sadelik üzerine çok bir şey yazmanın anlamı olmadığını düşündüğüm için Xu Linzi'nin birkaç şiiriyle, Genç Hayat okurlarını baş başa bırakmanın isabetli olacağını; keza yeterince sarsıcı olduğunu söylemek abartı olmayacaktır.
Kiralık Oda
On metrekarelik bir yer
Sıkışık ve rutubetli, yıl boyunca yok gün ışığı
Burada yemek yer, uyur, sıçar ve düşünürüm
Öksürür, baş ağrısı çeker, yaşlanır,
hastalanır ama bir türlü ölmeyi beceremem
Alık sarı ışık altında boş boş bakarım,
bir aptal gibi kıkır kıkır gülerim
İleri ve geri adımlarım, hafif sesle şarkı söylerim,
şiirler yazarım
Camı açarım hep veya sahanlık kapısını
Ölü bir insan gibi görünürüm
Yavaşça tabutunun kapısını açan.
Bir Vida Yere Düştü
Bir vida yere düştü
Fazla mesainin şu kara vaktinde
Dikey sıçradı, hafifçe yuvarlandı
Kimsenin dikkatini çekemeyeceğim
Geçen seferki gibi
Aynı böyle bir gecede
Biri böyle yere yuvarlandığında olduğu gibi
- 9 Ocak 2014
Uykuya dalıyorum ayakta dururken
Gözlerimin önündeki kağıt sararıp soluyor
Çelik bir kalemle ona tekinsiz bir siyahı kazıyorum
İşleyen sözcüklerle dolduruyorum
Atelye, montaj hattı, makine, çalışma kartı,
fazla mesai, ücretler…
Beni uysal olmam için eğittiler
Bilmiyorum nasıl haykırılacağını veya isyan edileceğini
Nasıl şikayet veya muhalefet edileceğini
Biliyorum yalnızca sessizce tükenmenin acısını çekmeyi
Buraya ilk geldiğimde
Yalnızca şu gri ödeme çıktısını bekledim her ayın onunda
Bana gecikmiş bir teselli versin diye
Bunun için eklemlerime, bunun için sözcüklerime eziyet edip durdum
İşi asmayı reddettim, hastalık iznini reddettim, özel ihtiyaçlar iznini reddettim
Geç kalmayı reddettim, erken çıkmayı reddettim
Montaj hattının başında demirdenmiş gibi dikiliyorum, ellerim sanki uçuyor,
Kaç gün boyunca, kaç gece boyunca,
Ayaktayken -tıpkı böyle- uykuya dalıp gittim?
- 20 Ağustos 2011
Evrensel'i Takip Et