21 Şubat 2016 20:19

İşçi geçici, sömürü kalıcı

Paylaş

AKP Hükümetinin kiralık işçi tasarısı, işçilerin yoğun bir biçimde sömürülmesine olanak tanıyor. Tasarı, kiralık işçilerin belirli süreli iş sözleşmeleri ile iş güvencesinden ve en temel işçilik haklarından yoksun biçimde çalıştırılmasına olarak sağlıyor. Bürolar, işçileri ister birden fazla işverene kiralayabilecek; ister hiç çalıştırmadan boşta bekletebilecek. İşçiye, sadece kiralandığı dönem için ücret ödenecek; işçi kiralanmadığı sürece ücret alamayacak, açlığa ve yoksulluğa mahkum olacak. İşçi 10 yıl boyunca çalışsa bile ne kıdem tazminatı alabilecek, ne de ihbar tazminatı. Tasarı, kiralık işçilerin çalışma koşulları ve ücretlerinin diğer işçilerle eşit olacağını söylüyor ama dünyadan uygulama örnekleri tam aksini işaret ediyor. 

BİR KİRALIK İŞÇİ, İKİ İŞVEREN!

Kiralık işçilik, üçlü bir yapıya dayanıyor: Özel istihdam bürosu, işçi ve işveren. Tasarıya göre özel istihdam büroları ile geçici (kiralık) işçi çalıştıracak olan işverenler arasında “geçici işçi sağlama sözleşmesi” yapılacak. İşçi ile büro arasında da iş sözleşmesi yapılacak. Büronun işçiyi, geçici olarak işverene devri ile “geçici iş ilişkisi” kurulmuş olacak. İşçi, büronun işçisi olacak ama kiralandığı işveren için çalışacak. Yasal anlamda işveren büro alacak ancak işçiyi kiralayan işveren, işçiye emir ve talimat vererek işverenlik yetkilerini de kullanacak. Yani kiralık işçinin kağıt üzerinde yasal işvereni büro olacak; fiili işvereni ise kiralandığı işveren olacak. İşveren, büroya işçi sağladığı (kiraladığı) için “hizmet bedeli” ödeyecek. İşçi vereceği hizmet karşılığında ücretini bürodan alacak. 

SÖZLEŞME BELİRLİ SÖMÜRÜ BELİRSİZ 

Tasarıya göre, özel istihdam bürosu ile işçi arasında yapılacak iş sözleşmesi yazılı olacak. Tasarıda bu sözleşmenin biçim ve içeriğine ilişkin olarak hiçbir koruyucu düzenleme yer almıyor. Böylece tasarı, bürolara işçiler ile dilediği gibi sözleşme yapma hakkı tanıyor. Öncelikle belirtmek gerekir ki -tasarıda aksi yönde bir hüküm olmadığı için- bürolar işçilerle belirli süreli iş sözleşmesi yapabilecek. İşin kendisi hep belirli süreli olacağı ve bu esaslı bir neden sayılacağı için, bürolar işçilerle sayısız kere üst üste belirli süreli sözleşme yapabilecek ve bu sözleşme belirsiz süreli sözleşmeye dönüşmeyecek. 

İŞ GÜVENCESİ VE KIDEM TAZMİNATI OLMAYACAK 

Somut bir örnek üzerinden gidelim. Diyelim ki, bir istihdam bürosu, (A) marketle bir kasiyer için 4 aylığına geçici işçi sağlama sözleşmesi yaptı. Büro da kasiyer ile 4 aylık belirli süreli iş sözleşmesi yapacak. 4 ayın sonunda her iki sözleşme de sona erecek. Bu sözleşme bittikten hemen sonra ya da bir süre sonra istihdam bürosu, (B) marketle yine bir kasiyer için 4 aylığına sözleşme yaptığında, işçiyle yine 4 aylık belirli süreli iş sözleşmesi yapabilecek. Diyelim ki büro, bu şekilde, 10 yıl boyunca, işçiyle, her yıl dörder aylık ikişer sözleşme imzaladı. Yani 10 yılda işçi ile 20 farklı belirli süreli sözleşme yaptı ve işçiyi toplam 80 aylığına (6 yıl 8 ay) 20 farklı markete kiraladı. 

İşçi bu şekilde 10 yıl çalışsa bile, hiçbir zaman “belirsiz süreli iş sözleşmesine” sahip olamayacak. Bu nedenle artık büro işçi ile yeni sözleşme yapmadığında (Yani fiilen iş ilişkisi tümüyle sona erdiğinde), işçi ne kıdem tazminatı alabilecek, ne de ihbar tazminatı. İşçi, belirli süreli sözleşme ile çalışacağı için İş Yasası’nın sağladığı iş güvencesinden hiçbir zaman yararlanamayacak, işten çıkarıldığında ya da sözleşmesi yenilenmediğinde işe iade davası açamayacak. İşçinin iş güvencesi, büronun iki dudağının arasında olacak. Büro, her zaman “Seninle yeniden sözleşme yapmam” diyerek işçiyi tehdit edebilecek, işçiye kötü çalışma koşulları ve düşük ücret dayatabilecek. Sözün özü işçiyi gönlünce, dilediğince sömürme olanağına sahip olacak! 

Bu tasarı yasalaştığı takdirde, milyonlarca işçiyi “geçici işçilik” ama kalıcı ve ağır bir sömürü bekliyor... 

Yarın: Kiralık işçiliğin, işçi sağlığı ve iş güvenliğine yansımaları neler olacak? Kiralık işçiler, sosyal güvenlik kapsamındaki haklardan yararlanabilecek mi? Kiralık işçiler, yıllık izinlerini nasıl kullanacak?

NE KADAR KİRA O KADAR ÜCRET

İşçiye ücretini büro ödeyecek. Ancak tasarı gereği, büronun ücret ödeme yükümlülüğü, işçinin geçici çalıştığı dönemle sınırlı olacak. Yani büro, işçiye sadece işçiyi kiraladığı dönem için ücret ödeyecek. İşçi, kiralanmadığı süreler için ücret alamayacak, açlık ve yoksullukla karşı karşıya olacak. Ayrıca büro işçiye, işçinin sözleşmesinde yazan ücretten az olmamak üzere, işçiyi kiraladığı işverenin aynı kıdeme sahip emsal işçisinin ücret ve diğer mali haklarını ödemek zorunda olacak. Yani tasarı, kiralık işçiler ile işverenin daimi işçilerinin eşit ücret almasını öngörüyor. Ancak dünya örnekleri, tam tersi bir gerçeğe işaret ediyor. Birçok ülkede de aynı kural var ama kiralık işçilere fiilen daha düşük ücret ödeniyor. Bizzat Çalışma ve Sosyal Güvenlik Bakanlığının hazırladığı rapora göre, Almanya’da büro işçilerinin ücretleri, emsallerine göre yüzde 30 daha az. Kanada’da büro işçileri, yüzde 40 daha az ücret alıyor. Birleşik Krallık’ta büro işçilerinin ücreti, diğer işçilerin ücretinin yüzde 68’ine denk geliyor. Yani kağıt üzerindeki eşit ücret ilkesi, uygulamada bir anlam ifade etmiyor.  

AĞIR VE EŞİTSİZ ÇALIŞMA KOŞULLARI

Tasarıya göre işçiyi kiralayan işveren, çalışma koşulları açısından kendi işçisiyle geçici işçi arasında esaslı bir neden olmadıkça ayrım yapamayacak. Geçici işçiler, işyerindeki sosyal hizmetlerden yararlandırılacak. Ücrette olduğu gibi çalışma koşullarında da dünya örnekleri aksini işaret ediyor. Çalışma ve Sosyal Güvenlik Bakanlığının raporuna göre büro çalışanları, emsal çalışanlara göre daha kötü çalışma koşullarına sahip. Büro çalışanlarının çalışma koşulları ve hakları açısından daha dezavantajlı olmaları muhtemel. Büro çalışanlarının büyük kısmı işinden memnun değil. Yani çalışma koşulları bakımından eşitlik de büyük bir hayal… ÿ

ÇALIŞMA SÜRESİ BELİRSİZ OLACAK

Tasarı kiralık işçilerin çalışma sürelerini de büroların insafına terk ediyor. Büronun işçiyi, tam zamanlı kiralaması zorunlu olmayacak, yani büro işçiyi kısmi süreli (part-time) işçi olarak çalıştırabilecek. Tasarı, büroların aynı işçiyi aynı anda kısmi sürelerle birden fazla işverene kiralamasına da olanak tanıyor. Yani büro, haftalık 45 saati aşmamak üzere, işçiyi 15’er saatliğine üç ayrı işverene kiralayabilecek. Sorun bununla da sınırlı değil. Büro sözleşme imzaladığı işçiyi, eğer o ay içinde hiç kiralamaz ise, işçiye hiçbir ücret ödeme borcu olmayacak. Çünkü tasarı, “asgari çalıştırma süresi” zorunluluğu getirmediği gibi, işçi çalıştırılmadığında da ücret ödeme yükümlülüğü öngörmüyor. Özellikle İngiltere’de görülen “sıfır saat sözleşmeleri” Türkiye’ye de taşınmış olacak böylece. Yani ortada bir işçi, işveren olarak büro ve bir iş sözleşmesi olacak. Ama işverenin işçiyi çalıştırma zorunluluğu olmadığı gibi ücret ödeme yükümlülüğü de olmayacak! Başka bir deyişle, sıfır saat iş, sıfır ücret… 

 

HEM KİRALA, HEM DE İŞÇİDEN PARA AL

AKP’nin kiralık işçilik tasarısında yer alan bir düzenleme, “Bu kadarına da pes dedirtiyor”. Genel kural olarak, özel istihdam büroları, kiralık işçilerden her ne ad altında olursa olsun menfaat sağlayamayacak ve hizmet bedeli alamayacak. Uygulamada bu kurala uyulmaması, büroların işçilerden işe giriş ücreti (hava parası!) alması şaşırtıcı olmayacak. 

Ancak tasarı bazı meslek ve pozisyonlar için, büroların kiraladığı işçilerden bir de üzerine hizmet bedeli almasına olanak sağlıyor. Tasarıya göre özel istihdam büroları, profesyonel sporcu, teknik direktör, antrenör, manken, fotomodel, sanatçı, genel müdür veya bu göreve eş ya da daha üst düzey yöneticileri kiraladığında, bu işçilerden hizmet bedeli alabilecek! Yani büro hem işçiyi kiraladığı işverenden hem de kiraladığı işçiden “hizmet bedeli” alarak, kasasını dolduracak. 

 

ÖNCEKİ HABER

Erdoğan, Suriye çukurunu kazdıkça daha da içine düşünüyor

SONRAKİ HABER

Kiralık işçilik: Ne sağlık, ne sosyal güvenlik!

Sefer Selvi Karikatürleri
Evrensel Gazetesi Birinci Sayfa