Kiralık işçilik: Ne sağlık, ne sosyal güvenlik!
Kiralık işçilik, güvencesiz istihdama, düşük ücret ve ağır çalışma koşullarına yol açacak. Kiralık işçilik, işçilerin sağlığında ve sosyal güvenlik haklarında da ağır bir yıkıma yol açacak. Kiralık işçilerin emekli olması çok daha zor olacak. Kiralık işçiler sağlık hakkı için cebinden prim ödemek zorunda kalacak. Hastalanan kiralık işçinin rapor parası; işsiz kalan kiralık işçinin işsizlik ödeneği alması çok zor olacak. Analık ödeneği, malullük aylığı ve ölüm aylığı gibi sosyal güvenlik haklarından yararlanmak da aşırı güç hale gelecek. Kiralık işçiliğin en yıkıcı etkileri ise işçi sağlığı ve güvenliğinde görülecek. Kiralık işçilik, daha çok iş kazasına, daha çok işçi cinayetine daha çok meslek hastalığına yol açacak; bir bütün olarak işçi sağlığına ağır darbe vuracak…
DÜZENSİZ VE EKSİK PRİM
Kiralık işçilik tasarısına göre, işçilerin sigorta primlerini, özel istihdam büroları yatıracak. Ancak büroların bu yükümlülüğü, işçileri kiraladıkları, yani işçilere ücret ödedikleri dönem ile sınırlı olacak. Bürolar, işçileri kısa dönemli sözleşmelerle kiralayacakları ve sözleşmeler arasında da boşluklar olabileceği için, işçilerin sigorta primleri sürekli ve düzenli yatmayacak. Adı üstünde “geçici” işçilik! İşçi geçici çalıştığında primi de geçici olarak yatacak! Bu durum, kiralık işçilerin sosyal güvenlik kapsamındaki haklardan eksik yararlanmasına ya da hiç yararlanmamasına neden olacak.
EMEKLİLİK HAYAL OLACAK
Kiralık işçiliğin en olumsuz sonuçlarından biri emeklilikte yaşanacak. Kiralık işçilerin emeklilik için gereken asgari prim gün sayısını doldurması çok daha zor olacak. 7 bin 200 gün primin ödenmesi için kiralık işçilerin çok uzun yıllar çalışması gerekecek. Dr. Murat Özveri’nin 17 Şubat günü Evrensel’de yayınlanan yazısında belirttiği üzere, ortalama yılda altı ay çalışan bir kiralık işçinin 7 bin 200 gün primi doldurması için tam 40 yıl çalışması gerekecek.
SAĞLIK İÇİN PRİM ÖDENECEK
Kiralık işçilerin Genel Sağlık Sigortası (GSS) primleri bürolar tarafından sadece çalıştırıldıkları süreler için yatırılacak. Büro işçiyi, kısmi süreli kiralarsa, işçi cebinden GSS primi ödemek zorunda kalacak. Öte yandan kiralık işçiler, iki sözleşme arasında 100 günden fazla işsiz kaldıkları takdirde, gelir testi yaptıracaklar ve aile içinde kişi başına düşen aylık gelir asgari ücretin üçte birinden fazla ise GSS primi ödemek zorunda olacaklar. Zaten düzenli ve yeterli gelir olanaklarından yoksun kalacak olan kiralık işçiler bir de sağlık hakkından yararlanabilmek için ceplerinden prim ödeyecek.
İŞSİZLİK ÖDENEĞİ İMKANSIZ GİBİ…
Türkiye’de işsizlik ödeneğinden yararlanma koşulları zaten çok ağır. Daimi işçilerin önemli bir kısmı, yasal koşullar nedeniyle işsizlik ödeneğinden yararlanamıyor. Çünkü işsizlik ödeneğinde iki ayrı prim koşulu var: 1) Son 3 yıl içinde 600 gün prim, 2) Son 120 gün kesintisiz prim. Kiralık işçilerin büyük çoğunluğu son 3 yıl içinde 600 gün (20 ay) prim koşulunu sağlayamayacakları için işsiz kaldıklarında işsizlik ödeneği de alamayacak. 4 aydan az süreli sözleşmelerle çalıştırılan kiralık işçiler de, son 120 gün kuralına takılabilecek. Bu iki koşul üst üste konulduğunda, kiralık işçilerin büyük çoğunluğu için işsizlik ödeneği alabilmek neredeyse imkansız hale gelecek. Diyelim ki, kiralık işçi hasbelkader bir defa işsizlik ödeneğine hak kazandı ve hak ettiği süre boyunca ödenek aldı. Kiralık işçinin bir daha işsizlik ödeneğine hak kazanabilmesi için en az 600 gün priminin daha yatması koşulu aranacak.
ANALIK ÖDENEĞİ MUCİZELERE BAĞLI
Kiralık işçi olarak çalıştırılan bir kadın işçinin, analık halinde geçici iş göremezlik ödeneği (analık ödeneği) alabilmesi ise adeta mucizelere bağlı. Analık ödeneği için iki koşul birden aranıyor: 1) Kadın işçinin analık iznine ayrıldığı tarihte sigortalı olması, 2) Son 1 yılda 90 gün priminin yatmış olması. Her şeyden önce, gebe bir işçiyi hiçbir işveren kiralamak istemeyeceği için, analık ödeneğine hak kazanmak zaten olanaklı görünmüyor. Bu yetmezmiş gibi, kadın işçinin analık iznine ayrıldığı tarihte (gebeliğin 32. haftası) sigortalı olması gerekecek. Örneğinin gebeliğinin 6. ayında sözleşmesi biten bir kadın işçi, yaklaşık 1,5 ay içinde sigortalı iş bulamazsa; gebeliğinin önemli bir bölümünde çalışmış olsa bile analık ödeneği alamayacak. Bu durumda, emzirme ödeneği de ödenmeyecek…
KİRALIK İŞÇİ MALUL KALIRSA…
Çalışma gücünü veya iş kasası ya da meslek hastalığı sonucu meslekte kazanma gücünü en az yüzde 60 oranında kaybeden sigortalı işçilere, 10 yıllık sigortalılık en az 1800 gün prim koşulunu sağlıyorlarsa malullük aylığı bağlanıyor. 10 yıl-1800 gün koşulu nedeniyle iş kazası geçiren ya da meslek hastalığına yakalanan birçok işçi, malullük aylığı alamıyor. Hal böyleyken kiralık işçilerin malullük aylığı alması çok daha zor olacak. Sürekli çalışmayacakları için 1800 gün prim şartını yerine getirmeleri daha uzun sürecek olan kiralık işçiler, koşulu sağlamadan iş kazası geçirir ya da meslek hastalığına yakalanırsa, malullük aylığı alamayacak.
İKİ SÖZLEŞME ARASI…
İşsiz olduğu dönemlerde çalışma gücünü kaybeden kiralık işçiler, diğer koşulları sağlamış olsalar bile malullük aylığı alamayacak. Örneğin 30 yıl boyunca kiralık işçi olarak çalıştırılan, 5 bin 400 gün primi olan kiralık işçi, işsiz olduğu bir sırada trafik kazası geçirir ve çalışma gücünü yüzde 60 oranında kaybederse, o sırada sigortalı olmadığı için işçiye malullük aylığı bağlanmayacak. İki sözleşme, iki kiralanma dönemi arasında sağlığını ve dolayısıyla çalışma gücünü kaybeden kiralık işçiler, malullük aylığı hakkından yoksun olacak! İşçilerin hayatlarını kaybetmesi halinde, hak sahiplerine ölüm aylığı bağlanması için 5 yıllık sigortalılık ve 900 gün prim koşulu aranıyor. Özellikle genç kiralık işçilerin hayatını kaybetmesi halinde, 900 gün prim koşulunun henüz tamamlanmamış olması sürpriz olmayacak…
KİRALIK İŞÇİLİK İŞÇİ SAĞLIĞINA ZARARLIDIR!
İş güvencesinin olmaması, esnek çalışma ve işsizlik başlı başına bir işçi sağlığı sorunu. Kiralık işçilik, işçi sağlığını doğrudan olumsuz etkilediği sayısız bilimsel çalışma ile ortaya konulmuş olan bu üç durumu da içeriyor. Kiralık işçilik en güvencesiz istihdam biçimlerinden biri. Kiralık işçilik, doğrudan esnek çalışmaya yol açtığı gibi kiralık işçiler sık sık işsiz kalıyor. Bu üç olumsuz faktör, işçilerin sadece fiziksel sağlığını değil, ruhsal ve toplumsal sağlığını da olumsuz etkiliyor. Dolayısıyla kiralık işçilik, işçi sağlığı ve güvenliği bakımından son derece sağlıksız, sakıncalı, tehlikeli ve riskli bir istihdam ve çalışma biçimi. Kiralık işçilik, bir bütün olarak işçi sağlığında ağır bir tahribat yaratacak, daha çok iş kazasına, daha çok işçi cinayetine, daha çok meslek hastalığına yol açacak.
BAKANLIĞIN RAPORUNUN GÖSTERDİKLERİ…
Çalışma ve Sosyal Güvenlik Bakanlığı’nın hazırladığı rapor, kiralık işçiliğin uygulandığı ülkelerde işçi sağlığını nasıl olumsuz etkilediğini gözler önüne seriyor. Bu rapora göre:
* Büro işçileri, riskler hakkında en az bilgi verilen çalışan grupları arasındadır.
* Belçika, Fransa ve Hollanda’da yapılan araştırmalar, büro işçilerinin diğer işçilere kıyasla daha fazla iş sağlığı ve güvenliği risklerine maruz kaldıklarını ortaya koymaktadır.
* Belçika’da büro işçileri için iş kazası riski diğer çalışanlar için olan riskin iki katından fazladır.
* Fransa’da oluşturulan iş kazaları endeksinde, ortalama iş kazası oranı 1,94 iken, büro işçileri için bu oran 6,10’dur.
İŞTEKİ İLK, YERYÜZÜNDEKİ SON GÜN!
İşe yeni başlayan işçilerde iş kazalarının görülme sıklığı daha yüksek. İşçi, işi öğrenene, işe ve işyerine uyum sağlayana kadar, iş kazalarına karşı daha savunmasız durumda. Dolayısıyla sık iş ve işyeri değişikliği yapan işçiler, daha çok riskle karşı karşıya. Kiralık işçilikte ise işçi sürekli olarak işyeri ve iş değiştiriyor. Hal böyle olunca, kiralık işçiler için “iş kazası riski” hep daha yüksek oluyor. Kiralık işçiliğin yaygın biçimde uygulandığı ülkelerde, bu durum açık seçik görülüyor. ABD Çalışma Bakanlığı Mesleki Sağlık ve Güvenlik İdaresi Eski Başkanı David Michaels, geçici işçiliğin sonuçlarını şu sözlerle itiraf ediyor: “Bir işçinin işteki ilk günü, yeryüzündeki son günü olmamalı. Çoğunluğu geçici işçi olan eğitimsiz işçilerin yeni bir işe başladıktan çok kısa süre sonra öldürüldüklerini görüyoruz. Bu durum son bulmak zorunda.”
EN RİSKLİ GRUBA EN AZ KORUMA!
Kiralık işçiler, işçi sağlığı ve güvenliği bakımından en riskli grupların başında geliyor. Bu yetmezmiş gibi tasarı, kiralık işçiler bakımından son derece garabet bir sistem getiriyor. Tasarıya göre, “eğitim verme ve önlem alma yükümlülüğü” işçiyi kiralayan işverene ait olacak. İş Sağlığı ve İş Güvenliği Kanunu’ndan doğan diğer yükümlülükler ise (denetleme yükümlülüğü, risk değerlendirmesi yapma yükümlülüğü, bilgi verme yükümlülüğü, sağlık gözetimi yükümlülüğü, işyeri hekimi ve iş güvenliği uzmanı görevlendirme yükümlülüğü, İş Sağlığı ve Güvenliği Kurulları oluşturma yükümlülüğü…) özel istihdam bürosuna ait olacak. Böylece işverenlerin işçilere karşı sorumlulukları ve yasal yükümlülüklerinin ikiye bölündüğü bir sistem söz konusu olacak. Özel istihdam bürolarının, bu yükümlülüklerin bir kısmını fiilen yerine getirmesi imkânsız. Örneğin önlemi alan işverenin, önleme uyulup uyulmadığını denetlemesi gerek. Oysa tasarı, fiilen gereğini yapamayacağı bu yükümlülüğü büroya veriyor. Türkiye’de işverenler zaten yasal sorumluluklarının gereğini yapmıyor. Doğru düzgün işlemeyen bir sistemin bu şekilde param parça edilmesi halinde, kiralık işçilerin başına neler geleceğini tahmin etmek zor olmasa gerek…
KİRALIK İŞÇİ, HASTA HASTA ÇALIŞACAK!
Sosyal Sigortalar ve Genel Sağlık Sigortası Yasası’na göre, hastalanan işçinin SGK’dan “geçici iş göremezlik ödeneği” (rapor parası) alabilmesi için son 90 gün priminin ödenmiş olması gerekiyor. Geçici ve kısa süreli sözleşmelerle çalıştırılacak olan kiralık işçilerin önemli bir kısmı “son 90 gün prim” kuralına takılacak. Tasarıya göre kiralık işçilerin çoğu 4 aylık sözleşmelerle çalıştırılacak. Kiralık işçiler, aralıklı olarak çalıştırıldıklarında, her bir sözleşmenin ilk 3 ayında hastalandığı takdirde geçici iş göremezlik ödeneği alamayacak. Raporlu süreler için büro da ücret ödemeyeceği için, kiralık işçiler gelirden tümüyle yoksun kalacak. Rapor almak gelir kaybı anlamına gelecek; bu nedenle kiralık işçiler, hastalansalar bile rapor almaktan imtina edebilecek ve çalışmaya devam etmek zorunda kalabilecek. Kiralık işçilik, işçinin sağlığına bu bakımdan da ağır zarar verecek…
Yarın: Kiralık işçilik tasarısına karşı ne yapmalı?