Murtaza’ya açık mektup
Kaan KOÇ
Murtaza, 5 yıl önce annesine müjdelendiğinde sıradan bir çocuğun hayatı bekliyordu onu. Afganistan’ın bir köyünde, toz toprağın içinde geçecek bir çocukluk. Gökyüzüne çoğu zaman bir endişeyle bakan, yarın kelimesinin hayatta kalmaya çalışmakla eşdeğer olduğu bir coğrafyaya bir de Murtaza katıldı 5 sene önce. Orada, Afganistan’ın Ghanzi bölgesinde, karlı dağların çorak etekleri her karlı dağın etekleri gibi insana iki kudreti aynı anda verir; olabildiğine basit hayatlar ve çok uzakta duran dünyaya giden kestirme yollar.
Murtaza, her çocuk gibi düşler içinde büyüyordu. Sıradan bir çocuktu kendisi, hepsi gibi. Dağlar yalnızdı, yıpranmış evlerinin çevresi işe yaramayı bekleyen kiremit ve tuğlalarla doluydu. Bu yüzden daha çok düş görmesi gerekiyordu Murtaza’nın; bilhassa gözleri açıkken, bilhassa hiçbir şeyin ortasında başlamış hayatında bir şeyler var etmesi gerektiğinden. Fotoğraflarını gördüm onun; bu yazının muharriri, kendi çocukluğunu geleceğe hiç teslim etmemiş biri olarak, o fotoğraflarda top peşinde koşan Murtaza’nın sırtından akan sıcacık teri hissetti. Futbol oynamayı seviyordu Murtaza, annesinin deyişiyle “rüyalarında Messi, Messi, Messi diye sayıklıyor”du. Fakat her sıradan çocuk gibi onun da bir futbol topu yoktu. Bir voleybol topunu kovalıyordu ufak ayaklarıyla dürte dürte, hiçbir görüntüde yaşıtı yoktu etrafında.
Bir gün, her zamanki gibi bir gün, çamurlu toprakta koşarken yerde bir poşet buldu. Sıradan bir poşetti bu. Mavi beyaz bir petrol artığı. Sıradan çocuk sıradan poşetle göz göze geldi, sıradan çocuk mavi beyaz Arjantin formasıyla göz göze geldi, sıradan çocuk kahramanıyla göz göze geldi. Yerden poşeti alıp bir depara kalktı; 15 yaşındaki abisi Hümayün’ün yanına vardığında elindeki poşeti göstererek “bana bundan forma yap” dedi. Burada durup en sorulmaması gereken soruyu ateşleyelim; dünyanın en pahalı futbolcularından birinin formasını üretmenin en değerli yolu nedir? Hümayün, önce poşeti delip formanın yakasını yarattı, sonra da üstüne şunları yazdı; “10”, “MESSİ.” Sıradan çocuk Murtaza, poşeti üstüne geçirip top oynarken ne hissettiğini hayal dahi edemeyiz. Ama bir detay bize hayli fikir verebilir. Hani derler ya futbolcular için, “formayı sırtına geçirdi” diye, Murtaza tam tersini yaptı; Messi’nin adı ve numarası o poşetin arka tarafında değil Murtaza’nın göğsünde yazıyordu. O, formayı göğsüne geçirdi. Çünkü ona bakan herkesin, onun kim olduğunu anlamasını istiyordu; Messi. Messi’den daha Messi’ydi Murtaza.
Onun hikayesinin devamını hepimiz biliyoruz. Bu kısımdan sonrasının dünya çapında ünlü oluşunu sadece bir deklanşör sesi sağladı. Murtaza’yı, üzerinde o poşetten formayla fotoğrafladı abisi ve kuzenleriyle Facebook’ta paylaştılar. Murtaza’nın çiftçi babası “ona bir Messi forması almayı hayal dahi edemeyiz, o kadar paramız yok” diyordu. Ve forma almayı hayal etmenin ötesine geçip forma yapan Murtaza’nın o fotoğrafının internete koyulduğunu duyunca “hemen kaldırın onu oradan” dedi. Aslında kendince gerçekten haklıydı, böyle bir durumda bunun adı baba haklılığıdır. Çünkü bazen çocukların o yüksek hayal gücü ve azmi, babalarının, gerçeklik altındaki kamburunu sızlatır. Ama o fotoğraf, kaldırılana kadar dünyaya yayılmıştı bir kere. Ve sonra herkes o fotoğraftaki çocuğu aramaya başladı. Ve herkes Murtaza’nın peşine düştü. Yakaladık Murtaza’yı. Kendi kahramanına koşan sıradan bir çocuktu o, ama filmin sonunda biz yetişkinlerin yeni kahramanı olmuştu. Perşembe günü uyandığımda internette dolanırken Murtaza’nın son fotoğrafını gördüm; üzerinde Messi’nin gönderdiği imzalı bir forma, iki kolunu açmış, zafer işareti yapıyor. Dudaklarını kıstırmış ağzında, çakı gibi duruyor. Belli ki o an sımsıkı hissettiği kasları, zehir gibi kafasıyla yeryüzünün en iyi futbolcusu olduğuna inanıyor Murtaza. Haklı da. Çünkü ben, bu kadar hak edilmiş ve bu kadar temiz bir zafer işareti hiç görmedim ömrümde. Hiçbir kahramanım da bu kadar büyük iş başarmadı benim. Murtaza için Messi ne ise, benim için Murtaza o oldu. Sözcüklerim muhtemelen sana hiç ulaşmayacak ama, Murtaza, bana ilham verdiğin için sana teşekkür ederim.