28 Şubat 2016 01:24

Mehmet TARHAN

Bizim Küçük Enişte “Söyledim Artvinli dostlara, belli şeyler var ki yapılırsa ben de sizinle birlikte tepki gösteririm, hatta yürürüm de Artvin’in sokağında” demiş kendisiyle Cerattepe’deki doğa katliamını durdurmak için görüşen heyete. Öyle güvenilir bir insan ki kendisi daha birkaç gün önce “Maden çevreye zarar vermeyecek” diye garanti vermişti. Uzun da zamanında kendisini “çevrecinin daniskası” mı ilan etmemişti, Ali’yi sevdiği için “Alevi” mi ilan etmemişti?

Malum var bir hikmetleri, bizim sırrına eremediğimiz; bir farklı çalışıyor göz-beyin koordinasyonları. Mesela Cizre’de katledilen üç aylık Miray’ın minicik bedeninde vatanı un ufak edebilecek teröristi tespit edebiliyorlar bu sayede. Malum Küçük Enişte, ağababası ve avanesine göre “hiç sivil kayıp yok” Kürdistan’da. Arsızlık ve ahlaksızlığın kitabını yazıyorlar en rezil haliyle. İtiraz edenin başını eziveriyorlar. Başka yolu yok onlar için; bu arsızlık bu ahlaksızlığı örtmenin tek yolu kan. Millet öyle bir can havline düşmeli ki hırsızlık, katillik, yalancılık kimsenin umurunda olmasın. O can havliyle herkes suçlarına ortak olsun, zaten öyle devasa olmayan ahlaki değerlerini tamamen yitirsin. Bir ülkeyi değil bir çeteyi yönetmek istiyorlar ne de olsa.

Takiyyeye cevaz veren bir dinin mensupları için can korkusu her türlü ilkesizliğin kılıfı olabiliyor zaten. Hani “Allah’tan da mı korkmuyorsunuz?” diye sorup duruyoruz ya; artık eminim, vallahi de billahi de korkmuyorlar. Vatan, millet dedikleri kişisel güvenlikleri için her türlü yalana izin veriyor onların Allah’ı. 28 Şubat bildirisini imzalamış Hoca’nın talebeleri bunlar. Başörtüsü eylemlerini kadınların üzerine yıkıp derslerine tatlı tatlı giren inançlı ama bildiğin ikiyüzlü bir gelenek değil mi eni sonu? Yaşı tutanlar bilir, başörtülü kadınlar üniversitelerden atılırken eylemler yüzünden en çok soruşturmayı solcular gördü bu ülkede. Analarımıza, bacılarımıza zulmettiler diyen bu ahlak fukaraları kaymak tıraşlarıyla derslere girerken sakalı var diye kapılardan dönüyordu solcu erkekler. “Yalandan kim ölmüş” diyen ataları olan bir memleket burası, bakmayın şimdilerde ‘80 darbesi islamcılara ya da Taha Akyol’a karşı yapılmış gibi atıp tutmalarına. Dedim ya göz-beyin koordinasyonları başka. Yalan söylemekle kalmıyor kendi yalanlarına da inanabiliyorlar ki bu hocalarından edindikleri en büyük maharet olsa gerek. Bir diğeri de kadayıfın altının kızarmasını beklemek.

Demem o ki; bu Küçük Enişte yürüse yürüse 28 Şubat’ta yürüdüğü kadar yürür bir haksızlık olduğunda. Hoş kendisi başbakan; yürümekten çok daha fazlasını ve kat’i olarak yapabilir ama anlaşılan o ki kendisi de kabullenmiş durumda halini. Kefeni ancak Sultan’a şirin görünmek için binlerce polisin koruduğu mitingde giyerler. Yürüyüşe ancak Sultan’ın sağladığı güvenlikle HDP bürolarını, Kürtlerin, Romanların, Suriyelilerin evlerini yakıp yıkmak için, ya da 6. Filo’yu korumak için geçerler bu son derece yerli ve milli bu güruh. Maraş’ı, Çorum’u, Madımak’ı nasıl unutur ki bu dimağ? İt sürüsü demiyorsak sadece edebimizden demiyoruz onu da demezsem şişerim. Bir günden bir güne gördünüz mü allahınız aşkına devlet, polis koruması olmadan, geçtim korumayı talimatı olmadan bir hak için direndiklerini, bir mazlumu korumak için sokağa çıktıklarını? Ömer Muhtar, Minyeli Abdullah, Said-i Kürdi, şimdi de Mısırlı Esma büyük kahramanı bu zengin yerli ve acayip milli siyaset geleneğinin. Ha tabii bir de Reis var; öyle diyorlar. Öyle bir reis ki “Dün dündür, bugün bugün” seviyesizliği sözün sahibi Demirel’e bile bu kadar yakışmamıştı.

Peki bu absürt ama zalim gerçeklikle nasıl baş edeceğiz? Bodrumlara kıstırılıp 100’er 200’er öldürülmeden, ya da bunu göze almadan bir yol var mı? Neredeyse her gün “söz kurudu” dedirtecek şeyler yapan bu insanlarla, onların 3 aylık nişanlı, 3 çocuk sahibi, anne babası gecekonduda yaşayan katilleri ve bile isteye onları destekleyen suç ortaklarına hangi söz ulaşır? Kapalı kulaklara, gözlere ne anlatılıp, ne gösterilebilir? O yüzden yenmek ve büyük bir hesaplaşma ile utanca mahkum etmek tek çıkar yol. Zalimliklerinin günahını birilerinin üzerine atmalarına izin vermeden, yalana dolana izin veren onların Allah’ına bırakmadan.

Hasılıkelam; sen yürüme Küçük Enişte! Sen ve sen gibiler her yürüdüğünde ya bir katliam oluyor ya da katil sultanlar daha bir güçleniyor. Sizden medet uman da yok, sizden adalet, vicdan, insanlık bekleyen de çok şükür!

*Yeri gelmişken Reis’in doğum gününü tarih boyunca söylenmiş tüm beddualar eşliğinde kutlayayım. Ak Gençlik de kutlamış; Kısıklı’daki evin önüne kadar gitmiş vefakar, cefakar gençler. Hani burası Norveç ya, Sultan’ın kapısındaki kutlama sürprizmiş, yerseniz. Doğum günü kutlamak anlaşılan sadece biz fanilere haram kendi kızına şehvet duymayı kusurdan saymayan bu dinde; aynen hırsızlığın, cinayetin haram olduğu gibi. Ama ben en çok “Happy Birthday Reis!” sloganını sevdim yeminle. Ben tweetlesem yerli ve milli değil diye Cumhurbaşkanına hakaret davasını yapıştırıverir Reis’in cübbeli kapıkulları. 

Evrensel'i Takip Et