SINIRLARIN ÖTESİNDE
Ekvador, Türkiye ile arasında koca okyanus bulunan, aynı yarı küreyi bile paylaşmadığımız bir ülke. Bu ülkedeki kız kardeşlerimiz, Türkiye’deki savaşı ve Kürt kadınların yaşadığı zulmü deyim yerindeyse dünyanın öbür ucunda Erdoğan’ın burnundan getirdi!

Erdoğan’dan kadınlara kıtalararası şiddet
Ekvador, Türkiye ile arasında koca okyanus bulunan, aynı yarı küreyi bile paylaşmadığımız bir ülke. Bu ülkedeki kız kardeşlerimiz, Türkiye’deki savaşı ve Kürt kadınların yaşadığı zulmü deyim yerindeyse dünyanın öbür ucunda Erdoğan’ın burnundan getirdi!
Önce kadın bir akademisyenin başlattığı imza kampanyası ile Ekvador Merkez Üniversitesi’nde yapması planlanan konferans rektörlük tarafından iptal edildi. Konferans, aynı gün (4 Şubat) başka üniversiteye taşındı. Orada da bu kez Ekvador Kadın Hareketi üyesi örgütlerden kadınlar bekliyordu. “Ekonomist” olarak anons edildiği kürsüye adımını atar atmaz bağırmaya başladı kadınlar: “Asesino Fuera / Katil dışarı.” Erdoğan’ın korumaları kadınların ağızlarını kapattılar, bu kez ellerini açtı kadınlar, elleri konuştu kadınların: “Asesino/Katil” diye. Kadınlar saçlarından yerlerde sürüklendi.
Erdoğan’ın konferansta ne söylediğini ne Türkiye’de ne Ekvador’da haber yapan olmadı, ama AKP Hükümetinin kadına yönelik kıtalararası şiddeti her gazetede haber oldu.
Şiddet gören 6 kadından biri olan Karla Kalapak, “Erdoğan’ı neden protesto ettiklerini” şu sözlerle anlattı: “Erdoğan da Ekvador Devlet Başkanı Correa da yurttaşlarının, özelikle de kadınların hayatına karışmayı çok seviyor. Erdoğan’a göre ülkesinde sadece dağlarda terörist yok, gazeteciler de, aydınlar da, sendikacılar da terörist. Correa da ‘Ülkenin kalkınmasına karşı gelen herkes teröristtir’ diyor. Protesto ettik, çünkü dünyanın içinde olduğu bu kriz, savaş, kitlesel kırımlar ve jeopolitik çatışmalar zamanlarında, halklar arasında dayanışma gereklidir.”
Ekvadorlu kadınlar gördükleri şiddeti Erdoğan’ın yanına bırakmamakta kararlı. Geçtiğimiz günlerde Birleşmiş Milletler Ekvador Temsilciliğine başvurarak Türkiye Cumhurbaşkanını şikayet ettiler.
Bu regl iznini kullanmak mümkün mü?
Çin’in doğusundaki Anhui eyaletinde 1 Mart’tan itibaren tüm kadın işçilere birkaç günlük “regl izni” verileceği açıklandı. Ancak yeni düzenlemeye göre regl izni kullanmak isteyen kadınların, önce doktorlarından rapor alması ve bu raporun işverene teslim edilmesi gerekiyor!
Daha önce Hubei ve Hainan eyaletlerinde de “regl izni” uygulaması denenmiş, ancak kadın işçiler regl izni kullanmak için çok az başvuruda bulunmuştu. Zira birçok kadın işçi, bu uygulamayla birlikte “özel hayatlarının işyerinde afişe edileceği”ni ve bu yüzden “işlerinin aksayacağını’ düşünmekte.
2010 yılında Türkiye’de de kadın işçiye ayda 5 gün “regl izni” verilmesine ilişkin hazırlanan tebliğ ile tartışmaya açılan “regl izni” patronların “kadın işçi çalıştırmayız” tehditleriyle karşılaşmıştı.
Cinsiyetçiliğe ve ırkçılığa karşı neyi nasıl tartışmalı?
12 Mart Cumartesi günü Köln’de Almanya’nın farklı şehirlerinden kadınların da katılımıyla bir yürüyüş ve eylem gerçekleştirilecek. Almanya’da yılbaşı gecesinde yaşanan taciz olayının ardından kamuoyunda taciz değil tacizcilerin kökeni tartışılmış, bu tartışma ırkçılık sorununu da tetiklemişti. Çok sayıda kadın örgütünün bu eylem vesilesiyle yaptığı açıklama, cinsiyetçiliğe ve ırkçılığa karşı nasıl bir tutum alınması gerektiğini de ortaya koyuyor: “Almanya’ya cinsiyetçilik göç etmemiştir. Bu ülkede zaten cinsiyetçilik vardır.. Tartışma zanlıların kökeni üzerine yapılmamalıdır. Çünkü bu tartışmanın bir ucu ırkçılığa çıkmaktadır. Bunun yerine cinsel tacizin işlevi ve anlamı, toplumsal cinsiyetçiliğin bütün dünyada sonuçları üzerine bir tartışma yürütmek zorundayız. Irkçılıktan ve mültecilerin maruz kaldığı şiddetten de söz etmeliyiz... Almanya’nın suç ortağı olduğu savaşlardan da konuşmalıyız. Bu savaşlar, insanların ülkelerini terk etmesine, yaşam koşullarının yıkılmasına ve mülteciliğe neden oluyor... Hükümetin, Sığınma Yasasını sertleştirmesi, en fazla cinsel tacizin kurbanı kadın ve çocukları mağdur ediyor. Almanya’da kadın haklarının gerilemesi her zaman gündemimiz oldu. Eşitsiz ücretlendirme, ev kadınlığına özendirme primi, homo ve transseksüellere duyulan fobi, eğitim sisteminde cinsiyetçi ayırımcılık, cinsel şiddet ve taciz gündemimizi oluşturdu. Kamuoyunda yürütülen ırkçı ve kadın düşmanı tartışmalar, sağ popülist partilerin ve neo Nazi grupların güçlenmesine yol açıyor.”
Tecavüzcü askerler ceza aldı
Guatemala’da yerli kadınlara cinsel saldırıda bulunan 2 askere 360 yıl hapis cezası verildi. Mahkemenin kararı, Guatemala’da 1980’li yıllarda ordunun işlediği cinsel şiddet suçlarına karşı kazanılan ilk dava olarak tarihe geçti. Guatemala’da 1960-1996 yılları arasında Maya köylüleri ile solcuların adalet talebiyle başlattığı isyan döneminde devlet destekli paramiliter güçler ve askerler halka karşı soykırım uygulamaları gerçekleştirmiş ve bu dönemde binlerce yerli kadın cinsel saldırıya maruz kalmıştı. 200 binden fazla insanın yaşamını yitirdiği iç savaşın ardından Guatemala Ulusal Devrimci Birliği (URNG) ile devlet arasında barış görüşmeleri başladı. Guatemala devleti görüşmelerin sonucunda 1980’li yıllarda Mayalara karşı soykırım uyguladığını kabul etti. Maya halkından kadınlar, devletin kadınlara yönelik savaş suçlarına karşı 30 yıl sonra dava açtırabildi
Evrensel'i Takip Et