Kadınların gücünü göstermek istiyorum
Söze nereden başlasam bilmiyorum. Sizinle başımdan geçen bazı şeyleri paylaşmak istedim. Yetim büyüyüp, tek başına ayakta kalma kavgasında olmanın hikâyesi benimki. Annem vardı ama akli dengesini yitirdiği için, dayılarım onu yanlarına almıştı.

Söze nereden başlasam bilmiyorum. Sizinle başımdan geçen bazı şeyleri paylaşmak istedim. Yetim büyüyüp, tek başına ayakta kalma kavgasında olmanın hikâyesi benimki. Annem vardı ama akli dengesini yitirdiği için, dayılarım onu yanlarına almıştı.
Babam uzaklara çalışmaya gittiğinde ben kardeşime bakıyordum. Sonraları köylülerle beraber yaylaya gitmeye başladım, ben de artık çalışmak zorundaydım. Ama kardeşimi çok özlüyordum ve ona kendimce türküler besteliyordum. Üç yaşındaki kardeşime hem abla hem anne olmuştum. Onun hasretine dayanamayıp köyüme döndüğümde, babam annemi dayımlardan kaçırıp eve getirmişti. Fakat annemin sağlığı daha da kötüye gidiyordu. Daha huysuz, sinirli biri olmuştu, etrafına ve çevresine çok zarar veriyordu. Sonra dört kardeşim daha oldu. Ben bir yandan onlara annelik de yapmaya devam ediyordum. Hem köyde çalışmak zorunda kalıyordum, hem de evdekilere bakıyordum.
KENDİ EMEĞİMLE DOYMAK İSTEDİM
On dokuz yaşıma geldiğimde, köyün en güzel kızı olduğumu söylüyorlardı. O zamanlarda isteyenim çok olmasına rağmen, sırf maddi durumu iyi olduğu için ve çevrenin baskısı yüzünden bir evlilik gerçekleştirdim. Tek düşüncem annemin tedavisini yaptırabilmek ve kardeşlerimi okutabilmekti. Ancak evlendiğim kişi hiçbir sözünü tutmadı ve benim hayatım daha da zorlaştı. Ama ben kimseden bir fayda beklemeden sadece kendime güvendim. Tek başıma ayakta kalmak istedim, erkeklere boyun eğmek istemedim.
Köyde hayat zordu, İstanbul’a gitmek istiyordum. “Şehirde hayat köyden daha iyidir” diye düşündüm. İstanbul’a kardeşimin yanına geldim. Eşim de mecburen arkamdan geldi. Kendisi o zamanlar çalışmıyordu, iş bulamadığından değil ama. Ağabeyi Almanya’dan para gönderiyor ve o da rahatını bozmak istemiyordu. Ama ben hazır parayı istemiyordum ve kendi emeğimin hakkıyla karnımı doyurmak istiyordum. Sonra Ankara’ya geldik, üzerinden çok geçmeden ilk günden beri geçimsiz olan evliliğimiz sona erdi.
YAŞAM KAVGASINA DEVAM..
Ankara’ya gelince hayatım boyunca olduğu gibi yine tek başına kalmıştım. İki çocuğa bakmak gibi bir sorumluluk sırtımda, iş aramaya başladım. Bir şirkette çaycı olarak işe başladım. Uzun yıllar orada çalıştım. Ama her zaman içimde daha fazlasını yapabileceğim fikri vardı. Patrona, daha iyi bir iş yapmak istediğimi söylediğimde, cevabı ilkokul mezunu olduğum için yapamayacağım oldu. Ben bunun üzerine gidip ortaokulu dışardan bitirdim, ehliyet ve bilgisayar sertifikası aldım. Bütün bunları patronun önüne koyduğumda bana saygı duysa da kendi işimi yapmaya devam etmemi söyledi. Bir gün otobüste giderken kadının biri bana kuaförlükten bahsetti. Benim de kafama yattı ve kuaför sertifikası da alıp çalıştığım firmadan ayrıldım. Bir kuaför olarak yıllardır kendi dükkânımı işletiyorum ve yaşam kavgasına devam ediyorum. Biri üniversitede, biri lisede olan iki çocuğumu da bu şartlarda okutuyorum, elimden geleni yapmaya çalışıyorum.
DÜŞSEK DE KALKMASINI BİLMELİYİZ
Bugünlerde bir ameliyat geçirdim. Tiroid kanseri riski taşıdığımı söylediler. Ben bunu kabullenmiyorum. Her şeyin üstesinden geldiğim gibi bunun da üstesinden geleceğimi biliyorum. Bu dirençle de bütün kadınlara sesleniyorum: Kendimize güvenelim, her şeyi başarabiliriz. Önemli olan istemek ve zorlukların karşısına daha güçlü çıkmaktır. Bence kadınlar, erkeklerden daha güçlü. Hiçbir şeyden korkmamalıyız, düşsek de kalkmasını bilmeliyiz. İlerde bir gün mutlaka siyasete atılmak ve kadınların gücünü göstermek istiyorum.
Türkan GÜLER
Keçiören / ANKARA
Evrensel'i Takip Et