05 Mart 2016 11:11

İMES'te iki genç işçi

Paylaş

Cumali KAYA
İstanbul

Meslek Lisesi ve Meslek Edindirme Kursları sömürüsünün iki genç kurbanı Mehmet(17) ve Vural(16). Boş zamanlarında futbol oynayan, gezip dolaşan, fotoğraf çeken iki genç işçi. 2 aydır İMES Mesleki Eğitim Merkezi’ndeler. Diğer adıyla çıraklık merkezi. Kursta haftada bir gün teorik eğitim gören gençler haftanın geri kalanında bir torna atölyesinde çalışarak pratik eğitim alıyorlar. Mehmet, Vural’a göre daha deneyimli. Geçen sene de İMES’te çalışmış. Meslek lisesi öğrencilerine zorunlu olarak yaptırılan stajdan pek de farkı yok. Çalışma koşulları aynı, maaşlar aynı.
GÜNDE 10 SAAT TORNA ATÖLYESINDE
İş yaşamlarına dair konuşmak istediğim gençler, yaptıkları işin onlara zor gelmediğini işin onları aşan bir iş olmadığını söyledikten hemen sonra neden konuşmaya katılmadığını sorduğum Vural’ın ‘çok halsizim kardeş’ sözleri aslında işin ne kadar ağır olduğuna ve günde 10 saat torna atölyesinde çalışmanın, onları öğle arasına kadar olan sürede bile ne hale getirdiğine de asıl cevabı vermiş oluyor.
600 LİRA NEYE YETER ?
Günde 10 saat çalışan Mehmet ve Vural aylık 600 lira ücret alıyorlar. ‘Aldığınız para yetiyor mu?’ sorusuna ‘evet yetiyor’ cevabını veriyorlar. Aileleri ile yaşadıklarını öğrenince peki ailenizle yaşamasaydınız yeter miydi? diye sorunca ikisi de ‘hayır yetmez’ cevaplarını veriyorlar. Sebebini hepimiz biliyoruz; hayat pahalılığı. Emeklerinin karşılığı ne kadar bir ücret olmalıdır sorusu üzerine konuşuyoruz. Vural “çırak olarak çalıştığımız için bize pek iş yaptırmıyorlar ama ilerleyen zamanlarda bakacağız.” derken Mehmet ise 1000 lira olmasından yana olduğunu söylüyor.
SITTIN SENE YETMEZ!
‘Bir işçiye 1300 lira asgari ücret yeter mi?’ diye soruyorum ben de. Vural gülerek “valla evi kiraysa sittin sene yetmez.” Diyor. Mehmet ise “zaten doğalgaz 400-500 lira geliyor. Daha bunun suyu elektriği var.” Sözleriyle Vural’a destek oluyor. Son zamanların en hararetli tartışması asgari ücret tartışmalarına giriyoruz. Ne kadar olması gerektiğine ilişkin pek düşünmemişler ama 1500 lira olabileceğini, işverenin ya da devletin işçinin en azından ulaşım masraflarını karşılamasını düşündüklerini söylüyorlar. İşçilerin ek ücret eylemlerini ve mücadelelerini de haklı buluyorlar. Nedenini Mehmet şöyle belirtiyor; “Niye yapmasınlar ki? Kiraydı, faturaydı, ulaşımdı, gıdaydı, eğitimdi vs. yetmiyor onlara.” Zamlara çok tepkililer. Ulaşım için günlük 5 lira harcadığını belirten Mehmet ‘haftada 25 lira ulaşıma veriyorum, bu çok fazla’ diyor.
MEHMET’IN BAŞ PARMAĞI, GÜVENLİĞİN ÖZETİ
Konuşmamız boyunca gözüm sürekli Mehmet’in başparmağında; kesik ve dikiş izleri var. İş kazası olduğunu, gerekli işlemi yaptıklarını söylediler. İş güvenliği ne durumda diye sorduğumda ise Vural öfkeli bir şekilde “sıfır” cevabını veriyor. Her ne kadar MEB tarafından denetlendiği için hızlı bir biçimde gerekenlerin yapıldığını söyleseler de İMES’te çoğu atölyende iş güvenliğinin sıfır olduğunu, çoğu kazada hiçbir şey yapılmadığını biliyorlar.
SADECE İMES DEĞİL
Sadece İMES değil bu durumda olan. Ülke sermayedarları MEB’in de desteğiyle hızlı bir biçimde çoğu sanayi alanlarında mesleki eğitim kursları adı altında yeni merkezler kurmaya ve kendilerine ucuz iş gücü sağlamaya devam ediyor. Meslek Liseleri ve Meslek Yüksekokulları da bu çarkın bir parçası. Vural ve Mehmet de bu çarkın içinde yer alan binlerci gençten sadece ikisi. Sömürüsüz bir eğitim ve iş umuduyla...

ÖNCEKİ HABER

Çay molası

SONRAKİ HABER

Savaşın ortasında bir üniversite düşünün

Sefer Selvi Karikatürleri
Evrensel Gazetesi Birinci Sayfa