Tacizi iffetle, eşitsizliği fıtratla, kürtajı cinayetle açıklayanları, mücadeleyle yeneceğiz!
Tacizi, tecavüzü iffetle, kadın ve erkek eşitsizliğini, kadına yönelik şiddeti fıtratla, kürtajı cinayetle, topluklu ayakkabıyı, makyajı, kahkahayı, sokağa çıkmayı namusla açıkladığından iktidarımız;
Ülkede tacizin taciz olarak cezalandırılması için en azından tacize uğrayanın intiharının gerektiğini milletçe kavramış durumdayız!
Tecavüz daha ağır bir suç olduğundan kadının kendi masumiyetini kanıtlamak için en azından 7 yerinden bıçaklanması şartının da farkındayız!
En azından komaya girmeyen bir kadının da “şiddeti abarttığı” düşünüldüğünden, asgari düzeyde bir koma durumuna girmesi şiddet uygulayanı makul şüpheli yapmaya yarayabilir diye düşünmekteyiz!
Sermaye hükümetinin, dahası bütün devlet erkanının, hukukun, medyanın, dini dogmaların hep bir ağızdan yarattığı algıya, çatışma ortamının haklarımızı silikleştiren ve haksızlığı meşrulaştıran gürültüsü de eklenerek eşitlik ve güven içinde bir yaşam talebimiz ezilmeye çalışılıyor!
BİZ BİRLEŞTİKÇE, EŞİTSİZLİK GERİLEYECEK!
Genç kadınların toplumsal hayata katılımının engellenmesi, evde, okulda, sokakta, işyerinde baskı altında tutulmasının amacı; eşitsizlikten beslenen sermaye düzeninin, eşitsizliği ve baskıyı toplumun en ücra köşelerine kadar yaymak, kadının sömürü ve eşitsizlik düzeniyle mücadelede geri durmasını sağlamak, onu kendi kurtuluşunu da sağlayacak bir mücadeleye taraf olmamasını sağlamaktır aslında… En azından hesapları budur.
Bizim de görülecek bir hesabımız var; hem arkadaşlarımız için hem bugünümüz ve geleceğimiz için! Cansel’in de, Özgecan’ın da hesabı, bu düzenle hesaplaşmadan, eşitlik için okulda, sokakta, fabrikada yan yana gelmeden, taleplerimizi daha güçlü haykırmadan sorulamaz!
Mahkum edildiğimizi değil, hak ettiğimizi yaşamak için8 Mart Dünya Emekçi Kadınlar Gününde her yerde bir araya gelelim ve bunu başarmak için güçlü bir adım atalım!