19 Mart 2016 11:48

Bir kez daha: Bu suça ortak olmayacağız

Paylaş

Fatih POLAT

TBMM Anayasa Komisyonu Eski Başkanı ve Anayasa Profesörü, AKP’li Burhan Kuzu, AKP’nin tek başına iktidarını kaybedip Erdoğan’ın başkanlık hayalinin de suya düştüğü 7 Haziran 2015 günü twitter hesabından şunları yazmıştı: “Evet seçim bitti Millet kararını verdi.Ya istikrar ya kaos dedim; Millet kaosu seçti hayırlı olsun.”

Cumhurbaşkanının da dayatmasıyla 7 Haziran seçimlerinin geçersiz kılınarak, hakim kılınan çatışma ve gerilim ortamında gidilen 1 Kasım seçimleri sonucunda AKP yeniden tek başına iktidar durumuna geldi.

O gün bugündür Türkiye’nin doğusundan batısına ölümlerin arka arkaya geldiği bir süreci yaşıyoruz. İktidarın ‘huzur ve istikrar’ için koşul olarak getirdiği tek başına iktidar döneminde yaşanıyor tüm bunlar. Ülkenin batısında yaşayanlara ‘Evinden çıkan bir canlı bomba saldırısına kurban gidebilir’, abluka altındaki ilçeler ve kentlerde yaşayanlara da ‘Evinden çıkmayan tank atışlarının, keskin nişancıların hedefi olabilir’ korkusu yaşatılıyor.

13 Mart Pazar günü yaşanan Ankara saldırısından önce ABD Büyükelçiliği resmi sitesinden vatandaşlarını uyarmıştı. Benzer bir uyarıyı da Almanya’nın İstanbul Başkonsolosluğu, İstanbul’da İstiklal Caddesi’nde yaşadığımız bu saldırıdan önce yaptı. Almanya’nın İstanbul Başkonsolosluğu ve Alman Lisesi, perşembe günü olası saldırı nedeniyle kapatılmıştı. Konsolosluk cuma günü de hizmet vermemişti.

İstanbul Valisi Vasip Şahin ise, Almanya’nın İstanbul Başkonsolosluğu’nun güvenlik nedeniyle kapatılmasıyla ilgili olarak yaptığı açıklamada, “Biz vatandaşımızı, abartılı birtakım haberlerle veya duyumlarla paniğe sevk edici bu tür davranışların doğru olmadığını düşünüyoruz” demişti.

‘Barış’ diyen akademisyenleri tutuklayan, sınır dışı eden, avukatları yargılayan, iktidarın ‘terörle mücadele’ söylemine taraf olmayan herkesi ‘terörist’ ilan eden bu yönetme anlayışının bugün çıkıp ‘Bizim de şöyle bir hatamız var’ demesi beklenebilir mi?

İlk yapılanın yine yayın yasağı getirilmesi de zaten bunun beklenemeyeceğini gösteriyor.

İktidar, halkı dehşete düşüren ve ciddi bir güvenlik boşluğu duygusu yaşatan bu tabloyu, kitlelere ‘güvenlik devleti’nin mutlaklığını benimsek üzere kullanmaya devam edecektir. Çünkü şu ana kadar izlediği politika buna işaret ediyor.
Ama Evrensel’de daha önce de vurgulanan temel bir gerçeği ifade ederek söylemek gerekiyor ki, her köşe başına polis dahi dikilse, içeride ve dışarıda savaş politikası yürütülerek huzur sağlanamaz, sağlanamıyor. Böyle bir ‘önlem’ anlayışı halk açısından can güvenliğinin teminatı olamaz.

Bu yazı yazılırken henüz saldırı üstlenilmemişti. Ancak sonuç olarak, sivil halkı hedef alan saldırılar, devlet tarafından ya da devlet ile mücadele eden bir örgüt tarafından yapılıyor olsun bir terör eylemidir.

Türkiye bir kıyameti gündelik hayatın parçasına haline getiren ve bedelini halkların ödediği bu tablodan ancak doğru bir siyaset ile çıkabilir. Bunun yolunu da şimdi bir cadı avının hedefi haline getirilen hocalarımız göstermişti. Şimdi, onların sözüyle bir kez daha haykıralım: “Bu suça ortak olmayacağız!”

ÖNCEKİ HABER

AKP Eyüp Kadın Kolları yöneticisi İsrailli yaralılar için 'Keşke hepsi ölseydi' dedi

SONRAKİ HABER

KCK: Sivillere yönelik eylemleri kınıyoruz

Sefer Selvi Karikatürleri
Evrensel Gazetesi Birinci Sayfa