12 eylül devam ediyor
En önemli amaçlarından biri toplumun kültürel ve ideolojik yapısını bozmak olan 12 Eylül, yargılanmaya başlandı. Başlandı ama aslında 12 Eylül değil, generalleri yargılanmaya başlandı. İşkencecilerin, bütün bilgilerinin bilinmesine rağmen onları yargılamayıp; sadece generalleri yargılayarak bizleri tatmin ettiklerini düşü
En önemli amaçlarından biri toplumun kültürel ve ideolojik yapısını bozmak olan 12 Eylül, yargılanmaya başlandı. Başlandı ama aslında 12 Eylül değil, generalleri yargılanmaya başlandı. İşkencecilerin, bütün bilgilerinin bilinmesine rağmen onları yargılamayıp; sadece generalleri yargılayarak bizleri tatmin ettiklerini düşünüyorlar. Ancak bizler değil generallerin, bütün işkencecilerin de yargılanmasından asla tatmin olmayız, olamayacağız.
Darbenin başkahramanları paşalar ve işkenceciler, 12 Eylülün görünen yüzleri ama asıl önemli olan gelişiminde ve sonrasında bugüne dek olanlardır. Asıl bunlar yargılanmalı. Eğer bunlar yargılanırsa ‘12 Eylül yarılanmaya başlandı’ diyebiliriz. Cunta döneminde devlet toplum üzerinde baskı kurarak kendisini daha üstün kıldı. İnsanların gelecek hayalleri, yarınları yok edilmeye çalışıldı. Gençlik baskı altına alınarak örgütlenmeleri ve mücadeleleri engellendi. Din dersleri ile öğrencilerin ülke sorunlarının farkına varmaları, bunlara çözüm bulmaları önlenerek zorunlu din eğitime maruz bırakıldılar.
Üniversitelerde yönetimler ele geçirildi. Televizyona ve basın organlarına kadar her şeye şekil verildi. Bunlar 12 Eylülün sadece bir penceresinden görünenler. 12 Eylül sonrasında bu ülkede anayasal, siyasal, iktisadi, ekonomik ve birçok alanda değişmeler ve gerilemeler yaşandı. Hala da devam etmekte. O günlerin tamamlayıcısı bugün iktidarda. Zaten bugünkü iktidar 12 Eylülü sadece generalleriyle yargılayabilir. İşin arka yüzünü kendileri de devam ettirmektedirler. Bu yüzden iki yaşlı adamın mahkemeye çıkarmak kimseyi tatmin etmeyecektir. Bu hiç kimse tarafından kabul edilemez. Bugün ülkenin Başbakanı gençliği ‘dindar-tinerci’ diye ayırıyorsa bunun Kenan Evren’in ve saz arkadaşlarının o dönemde yaptığından ne farkı vardır?