2 Nisan 2016 10:08

Dünyada ve ülkemizdeki kadınlar birçok sorun yaşıyor, hepimiz biliyoruz. Evde koca, baba, abi şiddeti; dışarıda tacize, tecavüze uğrama, ölüm… İkinci sınıf vatandaş yerine konma, çocuk yaşta evlendirilme, töre cinayetleri… İşyerlerinde sağlıksız ve ucuz işgücüyle çalıştırılma ve köleleştirme… Ülkemizin doğusunda sınırsız sokağa çıkma yasaklarıyla sokaklarda öldürülen analar, hamile kadınlar, çocuklar, genç kızlar, çocukları toprağa düşen analar.
Kadınların dünyanın emeğini harcayıp dünyalık iyiliklere yine de kavuşamadığı, gün yüzü göremediği bu dünya halinde maraz var. Bu marazlı hal içimize bir umutsuzluk tohumu ekilmesine neden oluyor ha bire. 
Oysa biz kadınlar mahkûm edildiğimizi değil hak ettiğimizi yaşamak istiyoruz. Bunun için, içimizdeki bahar dallarının çiçeğe durması, umudumuzun, gücümüzün yeşermesi için biz Alibeyköy’den EMEP’li kadınlar, 8 Mart Dünya Emekçi Kadınlar Günü’nü vesile bildik. Tüm kadınlarla 8 Mart’ı kutlayacağımız bir etkinlik için, yaşamımız, hak ve taleplerimiz için harekete geçtik.
Sorunlarımız ortak, eve gelemeyen ekmek, bulunamayan güvenceli iş, kalitesiz yaşam cinayetler, tecavüzler vs, çözümümüz de ortaktı. O yüzden tüm kadınlarla birleşmeliydik. Dernekleri tek tek dolaştık, derdimizi anlattık, hep birlikte, yaklaşık on iki kitle örgütü, köy dernekleri, Alibeyköy Pir Sultan Cem Evi ile etkinliğe hazırlanmaya karar verdik. Her kadın bir şeyler yapmak, kendini, yaşadıklarını anlatmak haykırmak istiyordu. İlk defa bu kadar kadın bir araya gelip kendi hak ve taleplerini herkese duyuracaktık. 
İki ay boyunca sürdürülen tiyatro çalışmaları; her gece işyerlerinden gelip bıkmadan usanmadan her kelimesi özenle seçilip mesajlar yerine iyi ulaşsın çabaları… Diğer koldan Barışa Çığlık Kadın Korosu’nun, ülkenin dört tarafından, barıştan, yaşamdan yana olan emekçi kadınların ‘Mürselekli Kadınlar’ türküsünü söylerkenki devleşmesi... “Barış olsun da gör” şiiri okunmasının canlı tiyatro gösterisine dönüşmesi… Pir Sultan’ın korosunun direngenliği, afişlerin tasarımındaki incelik… Davetiyelerin hep birlikte dağıtılması, çağrıların yapılması... Emeğin, dayanışmanın, birlikte neler yapabileceğinin göstergesiydi. 
Bu emek, 8 Mart’ta 250 kişilik salona 500 kişinin dolmasıyla adeta büyük bir koronun tek ses olma haliydi. Bu kadim toprakların kardeşlikten köklenen ama beslenmediği için, can suyu verilmediği için kuru dal gibi kalan ağaçlarına baharın ancak el ele verildiğinde gelebileceğini gördük. Bundan sonra da başımıza örülen her türlü çorabın, kafamıza geçirilen her türlü torbanın karşısına birlikte hareket etme gücüyle çıkarsak, çorabın da torbanın da ilmek ilmek söküleceğinin farkındayız. 
Etkinlik bitip salondan çıkarken izleyenlerin yüz ifadelerinden, aradaki sohbetlerden ya da bize yansıyanlardan ne anlatılmak istendiğini, anlatırken öğrenildiğini gördük. Bu bizi daha da güçlendirdi. Artık durma zamanı değil. Biz kadınlar yılmadan, usanmadan, hep bir ağızdan “Mahkûm edildiğimizi değil hak ettiğimizi yaşamak istiyoruz’’ diyoruz.
Hülya ZABUN
Eyüp / İSTANBUL

EVRENSEL'İNMANŞETİ

İktidarın mengenesi öfkeyi durduramıyor

İktidarın mengenesi öfkeyi durduramıyor

Antep’te polis, mahkeme kararını tanımadı, ekmek mücadelesi veren işçilere müdahale etti. İşçi, siyasetçi, öğrenci, muhalif belediye, basın… Herkes mengenede! Cezaevinde olanların sayısı cezaevi kapasitesini 90 bin aştı. Buna rağmen hükümet daha çok insanı daha uzun süre cezaevinde tutacak yargı paketi hazırladı. Yine de tepki cezalandırılarak durdurulamıyor!

90 bin fazla: 301 bin 397 kapasiteli cezaevinde 392 bin 456 kişi kalıyor.

32 adet: 11 cezaevi yapımı sürüyor, 21 yeni cezaevi projesi hazır.

Yüzde 700: 2002’de 49 bin 512 olan mahpus sayısı yüzde 700 arttı.

BİRİNCİSAYFA
SEFERSELVİ
2 Mart 2025 - Sefer Selvi

Evrensel'i Takip Et