Bir korodan çok fazlası
Tarsus’ta üç kadının önayak olmasıyla hayat bulan Ekmek ve Gül Kadın Korosu bir yıldan fazla bir zamandır düzenli şekilde çalışma yürütüyor.
Yasemin YÜCEL
Tarsus’ta üç kadının önayak olmasıyla hayat bulan Ekmek ve Gül Kadın Korosu bir yıldan fazla bir zamandır düzenli şekilde çalışma yürütüyor. Bu süre içinde yeni katılanlar, ayrılanlar olmuş. Gelinen nokta ise onlara da izleyenlere de keyif veriyor.
Çalışmaların yapılacağı salona girerken sizi karşılayan, kocaman bir dost gülüşü, içten selamlaşmalar... Günlük hayatlarında, çalışma yaşamlarında sıkışıp kalmış, kimi zaman umutsuzluğa kapılmış, kimi zaman baskılara boyun eğmiş, kimi zaman mücadeleyi seçmiş onlarca kadın... Farklı geçmişlerden, farklı kültürlerden geliyorlar. Çalışmalara katıldıkça aslında o kadar da farklı olmadıklarını, ortak yanlarının daha çok olduğunu görmüşler. Birlikte daha güçlü olacaklarını biliyorlar. Kadınların değiştirme, dönüştürme gücüne yürekten inanıyorlar.
Onlara sadece koro çalışmasında bir araya gelmiş, türkü söyleyen kadınlar olarak bakmak haksızlık olur. Onlar türkülerini öyle zamanlarda söylüyor ki, yaşadığımız politik sürece de müdahale ediyorlar. ‘Barış Bildirisi’ne imza attıkları için işten atılan akademisyenlerle dayanışıyorlar, kültür sanat etkinliklerine de dâhil oluyorlar. Hem türkü söylüyor, hem de tacizi, tecavüzü, şiddeti, savaşları, geleceklerini ve daha birçok şeyi tartışıyorlar. O evinden çıkmaya çekinen kadınların, nasıl da kendine güven duygusu kazandığını, birlikte üretmenin onlara nasıl güç verdiğini görüyorsunuz. Gerisini onlar anlatsın…
KOCAMAN BİR DÜNYA OLUYORUZ
Songül Söyleme: Haftanın tüm stresini burada atıyorum. Burası benim için apayrı bir dünya. Burada özgürce konuşabiliyoruz. Mezhebini, düşüncelerini ifade edebiliyorsun. Burada olmaktan çok mutluyum. Her kesimden, farklı kültürlerden arkadaşlarımız var. Herkes kendinden bir şeyler kattığı zaman kocaman bir dünya oluyoruz.
YÜZÜM BİR BAŞKA GÜLÜYOR
Kudret Kaygusuz: Çalıştığım yerde aşırı derecede yoruluyorum. Buraya geldiğimde rahatlıyorum. Bazen eşim de geliyor, burada yüzümün başka güldüğünü söylüyor. Ben biraz içime kapanık biriyim. Bir yere alışmam için uzun süre kalmam gerekir ama koroyu, burada olmayı seviyorum. Türküleri seviyorum; sesim güzel olmasa da. Buradaki sohbetler ilgimi çekiyor. Hem türkü söylüyoruz, hem bilinçleniyoruz.
KOŞA KOŞA GELİYORUM
İlkay Ottaş: Ben evden çıkmayan bir kadındım. Annem benim için hep ‘Kızımın altında yumurta var, yumurtaları soğur’ derdi. Eşim söyledi bu koroyu. Çok çekingen bir insanım, önce yok dedim, şimdi hasta olsam da koşa koşa geliyorum.
ASLINDA BURASI BARIŞ TOPLULUĞU
Gülay Yanmaz: Koroya 4-5 ay oldu başlayalı. Koro şefimizin bağlama öğrencisiyim. Ne kadar türkü söyleyip bağlama çalsam da eğitim almak, koroya katılmak istediğimi söyledim. Koşa koşa geliyorum. Evliyim bir kızım var, ayrıca kurslara gidiyorum, okuyorum. Burası bana çok şey kattı. Aile sıcaklığı var burada. Ülkemizdeki gelişmeleri de konuşuyoruz. Patlamaları, tacizleri hepimiz yüreğimizde hissediyoruz. Aslında burası barış topluluğu; hem türkü, hem barış.
HAYATA BAKIŞ AÇIN DEĞİŞİYOR
Gönül Yılmaz: Ben yurt dışından kesin dönüş yaptım, Ekmek ve Gül Kadın Korosu buraya alışmamı sağladı. Evimin, eşimin, çocuğumun bir parçası oldu. Bütün kadınların böyle aktivitelerin içinde olmasını istiyorum. Kendine güvenin artıyor, hayata bakış açın değişiyor. Ailem ve eşimin ailesi demokrat olmasına rağmen katılmamı istemiyorlar, tepki de görüyorum, ama eşimin desteği büyük. Türkü söylemenin yanında buraya gelmemdeki bir diğer amaç da çocuğum sosyal bir ortamda yetişsin, küçüklüğünden itibaren bilinçlensin, kimliğini bulsun. Kayınvalidem yatalak ona bakıyorum, kursa gidiyorum, açık öğretime çalışıyorum, ama buraya geldiğimde bütün yorgunluğumu unutuyorum.
UMUTLARIM YENİDEN YEŞERDİ
Gülnaz Yılmaz: Koroya yeni katıldım. Başta gelmeye çok çekiniyordum. Eltim zorladı gelmem için, kendisi geliyordu zaten. Kadınların birlikteliği, kadınların kendi başına bir şeyler yapabilmeleri çok hoşuma gitti. Erkeklerle değil de kadınlarla beraber yapılan şey insanın içine, şuraya oturuyor. Yaşanmışlıklar aşağı yukarı aynı, başından geçen şeyler aynı, hepimiz birbirimize bakınca aslında neler yaşadığımızı anlıyoruz, anlatmaya gerek kalmıyor. Kendini türkülerle ifade etmek çok güzel. Buraya gelmeden önce umutlarımı gömeli çok olmuştu, ama yeniden yeşerdi.
DOKUNUYORSUN, UNUTTUĞUNU HATIRLIYORSUN
Nevra Kaya: Benim için eve dönüş gibi bir şey aslında. Kadın dayanışması farklı bir şey. Doğrudan güven veren, sağlam bir şey. Toplumun her tarafında kadınlar kaygılı. Evde de öyle, diğer ilişkilerinde de öyle. Buraya gelmek keyifli, mutlu oluyorum. Kendi kısır hayatımdan sıyrılmış oluyorum. Biraz da izliyorum etrafımı, farklı yaşamlar var. Birlikte bir şeyler üretiliyor, biraz kendine dokunuyorsun, unuttuğunu hatırlıyorsun. Hepimiz kendi hayatlarımızda kayboluyoruz, burada unuttuğun şeyleri parça parça ortaya çıkarıyorsun.
KADINLARIN KENDİNE GÜVENLERİ ARTTI
Ayzen Danyeli: Üç kadınla çıktık yola. Bugün bunu görünce mutlu oluyorum. Birbirimize karşı sorumluluk hissediyoruz. Biri gelmediğinde arıyoruz. Arkamda arkadaşlarım var duygusunu hissediyoruz. Farklı kesimlerden kadınları buraya getirmeye çalışıyoruz. Kadınların bağlama çalmasının, türkü söylemesinin ayıp karşılandığı kültürlerden kadınları buraya getirmeyi hedefliyoruz. Biraz teşvik ediyoruz. Sadece türkü söylemek değil kendilerine güvenleri arttı. Her yerde olmalıyız. Eylemde de oluruz, sahnede de oluruz, evde de oluruz, sokakta da oluruz. Bu bir kadın mücadelesi.