Coğrafya dersi taslak programına eleştiri: MEB çok kültürlülüğü sorun olarak görüyor
Sinem UĞURLU
İstanbul
Milli Eğitim Bakanlığı, coğrafya derslerinde okutulması için hazırladığı taslak müfredatta, çok kültürlülüğü bir ‘sorun’ olarak tanımladı. Taslağın bu haliyle hayata geçmesi durumunda öğrencilere, Kafkasya, Ortadoğu, Bakanlar gibi bölgelerde çok kültürlülüğün ortaya çıkardığı ‘sorunlar’ öğretilecek.
Milli Eğitim Bakanlığı Talim ve Terbiye Kurulu Başkanlığı tarafından 9, 10, 11 ve 12. sınıflarda okutulmak üzere hazırlanan “Ortaöğretim Coğrafya Dersi Taslak Öğretim Programı” 16 Mart 2016’da açıklandı. Türk Coğrafya Kurumu, açıklanan taslak programı eleştirdi. Taslağın “bazı yerlerinin belirsiz, yanlış ve net olmayan ifadeler içerdiğini, objektif olmayan siyasi değerlendirmeler yapıldığını” belirten Türk Coğrafya Kurumu, eleştirilerini raporlaştırdı.
İşte Milli Eğitim Bakanlığı tarafından hazırlanan taslak programda öne çıkan ifadeler ve Türk Coğrafya Kurumu’nun değerlendirmeleri:
ÇOK KÜLTÜRLÜLÜK SORUN OLARAK İFADE EDİLDİ
Milli Eğitim Bakanlığı tarafından hazırlanan taslağın en dikkat çekici yanlarından birisi, farklı ülke ve bölgelerdeki çok kültürlü etnik yapıya yaklaşımı. Taslakta şöyle başlıklar yer alıyor: “Ortadoğuda, Kafkaslar’da, Balkanlar’da çok kültürlü yapının ortaya çıkardığı sorunları tartışır.” “Ortadoğu ve Kuzey Afrika’nın potansiyeli ve riskleri”...
“Kafkaslar ve Türkistan ile Türkiye arasındaki tarihi kültürel ve akrabalık bağlarının önemsendiği” vurgusu yapılan taslakta, bu bölümün okuma parçası olarak “Karabağ Sorunu” ve “Hocalı Katliamı” seçilmiş.
‘AYRIMCI VE ÖTEKİLEŞTİRİCİ OLMAMALI’
Türk Coğrafya Kurumu, bu yaklaşımın siyasi bir bakış açısını ortaya koyduğunu ifade ederek, “Bu bölgelerde yaşamlarını sürdüren halklar ile akrabalık bağlarına sürekli vurgu yapılması ile birlikte yine bu bölgelerdeki dini ve etnik yapı analizlerinin yapılması coğrafi bakış açısında bozulmalara yol açmaktadır. Ayrıca ‘çok kültürlülük’ tüm toplumlarda tarihsel-antropojenik bir gerçekliktir ve günümüz toplumlarında bu durumu sorun olarak kabul etmek yerine kültürel çeşitliliği, dinsel ve etnik farklılıkları yönetme becerilerinin geliştirilmesi esas alınmaktadır” diyor. Ayrıca seçilen okuma parçalarının ayrımcılık ve ötekileştirme içermemesi konusunda hassas davranılması uyarısında bulunuyor.
AKP’NİN SÖYLEMLERİNİ DERS KİTABINA ÖNERDİLER
Taslakta neden yeni bir Coğrafya Öğretim Programına ihtiyaç duyulduğu ise AKP’nin siyasi ve ekonomik söylemleriyle uyumluluk gösteren bir söylemle açıklanıyor: “Türkiye’deki sosyal ve iktisadi gelişmeye bağlı olarak”, “Son yıllarda yaşanan istikrarlı kalkınma sayesinde ülkemiz dünyanın en büyük ekonomilerinden biri haline gelmiştir”, “Türkiye’nin yeni vizyonuna uygun olarak” gibi.
Türk Coğrafya Kurumu, bu ifadeleri “objektif olmayan siyasi ifadeler” olarak tanımlıyor.
KANAL İSTANBUL’A ÖVGÜ
“Coğrafya Öğretim Programı Taslağı” pek çok bilim insanı tarafından eleştirilen Kanal İstanbul Projesi’ne de övgüler diziyor: “Günümüzde insan var olan doğal çevreden bağımsız, planlama, projelendirme yolu ile yapılmış, yapay bir çevre meydana getirme kudretine sahiptir. Topraktan bağımsız laboratuvar ortamında tarım yapabilmekte veya Kanal İstanbul gibi projeler hazırlayabilmektedir. Şayet Kanal İstanbul projesi hayata geçirilecek olur ise tüm Dünya haritalarını değiştirme gibi geniş bir etki alanına sahip olacaktır.”
Türk Coğrafya Kurumu, “Son dönemde ciddi tartışmalara yol açan ve hayata geçmesi konusunda bir çok bilim insanının çekincesini dile getirdiği bir projenin öğretim programında yer alması doğru değildir” diyor.