Barışı tartışmak

Uludağ Üniversitesi
Genç Hayat Grubu
Son dönemde ülkede ve dünyada yaşanan patlamaların ve kaos ortamının iyiden iyiye etkisinin gösterdiği günlerde savaşı, kaosu ve barışı tartışmak için kampüs bahçesine düştük. İİBF girişinde duran Emre’nin yanına gidip son süreç hakkında neler düşündüğünü soruyoruz, “Nerede ne zaman bomba patlayacak belli değil. Geçenlerde İstanbul’daydım. Akşam arkadaşlarımla patlamaları konuştuk sabah uyandık İstiklal Caddesi’nde patlama olmuş. İstanbul’da hızlıca koştuğunda bile herkes korkuyor artık. Belli değil çünkü ne olacağı.” Diyor. Emre akademide yaşanan olayları da doğru bulmuyor. “Okulumuzda 3 akademisyen ihraç edildi. Savaş bitsin, barış olsun dedikleri için terörist ilan edildiler. Barış istemek suç mu? Nefret besleyen bir nesil yetiştiriliyor her iki tarafta da. Bu da kutuplaşmayı daha çok derinleştiriyor.”diyor. Emre’nin yanından ayrılıp başka bir arkadaşın yanına oturuyoruz. Adı Batuhan, bir öğrenci topluluğunda başkan yardımcılığı yapıyor. Ülkemizde ve dünyada yaşanan son süreci nasıl görüyorsun diye soruyoruz Batuhan’a; “Son günlerde ki terör olayları ile insanların yaşam hakkı elinden alınıyor. Türkiye gibi bir ülkede gelecek kaygısı her zaman var. Fakat artık kaygıların konusu yer değiştirdi, iş sahibi olabilecek miyim kaygısını yarın hayatta kalabilecek miyim kaygısı aldı. En başında savaşın Ortadoğu’da, Güneydoğu Anadolu’da olduğunu bu savaşın orda sürüp gideceğini, batıya gelmeyeceğini düşünüyorduk.” Diyor.
HERKES Mİ TERÖRİST?
Kampüste dolaşmaya devam ederken sosyoloji bölümünden Yeşim’i görüyoruz. Yeşim bize; Hakkında soruşturma açılan 3 akademisyenden biri Gökhan Hocadan bahsediyor. “Aslında bir akademisyen olarak düşüncelerini özgürce söyleyebilmesi gerek fakat ülkemizde böyle bir şey mümkün değil. Soruşturma başlatılan hocamızın yerine hukuk konusunda hiçbir çalışması olmayan bir akademisyen giriyor. Yani bu savaş ortamı eğitimimize engel oluyor.” diyor. Savaş ortamında kimsenin sesini çıkaramadığını belirtiyor. “Baskı giderek yoğunlaşıyor. Patlamadan sonra Ankara’daki bombacının Cumhuriyet Gazetesi muhabiri olduğu yazıldı. Çünkü hazır teröristlikle suçlanan Can Dündar ve Erdem Gül var, zaten Erdoğan istediğini terörist ilan ediyor.” Diyor.
BARIŞ, ÇIKMAZA SÜRÜKLENİYOR
Yeşim’in yanından ayrılıp aynı soruları Hasan’a soruyoruz. “Şiddet ortamının üniversitelere kadar girmesi hoş değil.” Masa başına oturup bir orta yol bulunması gerektiğini düşünüyor Hasan. İki tarafın da birbirine karşı şiddet uygulamasını değil bu meselenin barışçıl yollarla çözülmesini istiyor. “Yaşanan olaylar hepimizi etkiliyor. İstiklal’de bomba patladıktan sonra pazartesi günü okul bomboştu mesela.” Savaş ortamının insanları kutuplaştırdığını belirtiyor. “Birine baskı yaptıkça onlar daha da direniyor. Çözümsüz bir yola giriyor olay.” Diyor.
HER ALANDA BASKI ARTIYOR
Devam ediyoruz gezintimize. Delal ile buluşuyoruz, başlıyoruz sohbete. “Ben KYK’da kalıyorum. Giriş çıkışlarda çantamızı delik deşik arıyorlar. Güvenlik önemleri bizi daha çok paranoyaya itiyor, korkutuyor.” Kendini KYK’da güvende hissetmediğini söylüyor. “Zaten burada bizlere karşı fazlaca baskı vardı, bu olaylardan sonra daha fazla baskı görmeye başladık. Nereye gidiyorsun, nerden geliyorsun bu saatte gibi sorularla karşılaşır olduk.” diyor. O sırada Emin sohbetimize dahil oluyor. “Herkes olayların dışında kalacağını, savaşın etkilerinin kendilerine ulaşmayacağını düşünüyor. Geleceğimizi iyi görmüyorum ama gençler olarak bizim de sorumluluklarımız var ülkemize karşı. Olaylardan bihaber yaşayan çok insan var. Bu dönemde susmamalı, korkmamalı ve fikirlerimizi beyan etmeliyiz.” Diyor.
ÖZGÜR ÜNİVERSİTE TALEBİMİZ GÖLGELENİYOR
Beklentilerini soruyoruz Emin’e “Üniversitemde rektörün ve akademisyenlerin öğrencilerden yana olmasını, ezberci eğitimin yerine asıl amacın öğretmek olduğu bilimsel bir eğitim sistemi isterdim. Üniversiteyi bitirip sadece mühendis olmak değil de, bu kurumun bana çok şey katmasını isterdim. Şimdi canımızın derdine düştük. Özgür, bilimsel ve evrensel bir üniversite isteğimizi de bununla gölgeliyorlar” diyerek sözlerini bitiriyor. Kampüs içinde arkadaşlarla yaptığımız sohbetlerde önceden herkesin gelecek kaygısı varken şimdilerde herkesin hayatta kalma kaygısı olduğunu gözlemledik. Kendi çözümlerini de sunan öğrenciler barışın bugünlerde her şeyden daha önemli olduğunun altını çizdiler.
SAVAŞIN KURBANI BİZ OLUYORUZ
Fen-Edebiyat Fakültesinde karşılaştığımız Elif’le sohbete başlıyoruz. Sanat Tarihi bölümünde okuyan Elif’e ne düşündüğünü soruyoruz. “Benim ailem Ankara’da yaşıyor, onların güvenliğini düşünüyorum. Bu son saldırıları kimin yaptığı artık hiç umurumda değil. Savaş ortamı en çok bize yansıyor. Yine kurban biz oluyoruz. O kadar bomba patlıyor biz ölüyoruz. Ama kalkıp kaç korumayla gezenler güvenlikten bahsediyorlar.” Diyor. Bu savaş ortamının yerini barış alsın istiyor. “Bir bomba patladığında bütün alarmların çalması gerekirken iktidarın hiç umrunda değil. Güvenlik zaten var diyorlar ama kim için var? Onlar için var, bizim için güvenlik yok.”
Evrensel'i Takip Et