Yüksekova'dan yaşam manzaraları
Van
Genç Hayat Grubu
Bölgede sokağa çıkma yasakları ve şehir ablukaları devam ediyor. Cizre ve Sur’dan sonra yine operasyonların devam ettiği şehirlerden birisi de Yüksekova. Hakkari’nin ilçesi Yüksekova’da sokağa çıkma yasakları ilan edilince nüfusunun büyük bölümü Van veya Hakkari merkezine göç etmek zorunda kaldı. Şehirdeki okullar kapatıldı. Dışarıdan gelen öğretmenler memleketlerine yollandı. Açıkta kalan yüzlerce öğrencinin büyük bir kısmı ise Van merkezdeki okullara gelerek eğitim hayatına devam etmek zorunda kaldı. Pansiyonu olan okullarda yer kalmadığı için bir çoğu da mağdur oldu. Mehmet Akif Ersoy Anadolu Lisesi’nde de Yüksekova’dan gelen onlarca öğrenci bulunuyor. Yüksekova’daki durumu, taleplerini konuşmak istediğimiz öğrencilerin çoğu çekindikleri için konuşmak istemiyor. İsmini vermeden konuşanlar ise bir an evvel operasyonların son bulmasını ve evlerine geri dönmek istediklerini belirtiyor. Yüksekova’dan gelen ve Yüksekovalı olan Mehmet Akif Ersoy Anadolu Lisesi öğrencilerine sokağa çıkma yasaklarını sorduk.
HER YER BARUT KOKUYOR
Suphi Demir: Bende Gever’den göçe zorlananlar arasındayım. Van’a gelmemle beraber hayatım tamamıyla alt üst oldu. Evlerimizi can korkusuyla bırakıp gelmek zorunda kaldık. Geçen yıl bu vakitlerde Yüksekova’da barış havası vardı. Bu yıl her yer kan barut kokuyor. Devlet son aylarda eski haline dönmeye başladı. Asimilasyon ve inkar siyasetini tekrar devreye soktu. Gever’de yandaş medyanın söylediğinin aksine PKK değil, oradaki mahalle gençleri yaşam alanları için direniyor.
SAVAŞ SON BULSUN
Feyaz Karaman: Kürtler yüzyıllardır kendi kimlikleri ve kültürleriyle yaşamak istiyorlar. Bu istekleri doğrultusunda geçmişten beri mücadele veriyorlar. Buna rağmen devlet baskı ve katliam politikaları ile çözülümeyeceği ortada olan bir sorunu çatışma ve katliam ile çözebileceğini düşünüyor. Cizre’de Sur’da Nusaybin’de bu politikanın sonuçlarını gördük. Devlet bu bölgelerde sivil halkı katletmekte, yurtaşların evlerini tanklarla bombalamakta ve 90’lı yıllarda köy boşaltmalarına benzer bir şekilde halkı göçe zorlamaktadır. Emekçi ve yoksul Kürdistan halkı hayatı boyunca emek verip biriktirdiği parasından, evinden barkından olmaktadır. Göçe zorlanan halk civar il ve ilçelere yerleşmekte hayatı alt üst olmaktadır. Bir an evvel hayatın normale dönmesi için şehrimizin üzerindeki ablukanın kalkması ve operasyonların son bulması gerekiyor.
BARIŞIN SESİNİ YÜKSELTELİM
Ozan Elmas: Şu an ki hükümetin Kürt halkına uyguladığı politika aslında bize hiçte yabancı gelmeyen uygulamalar. Yıllardan beri süre gelen katliamlar hala devam ediyor. Geçmişte Dersim’de, Zilan’da, Agirî’de uygulanan katliam politikaları bugün de Sur’da, Cizre’de, Gever’de uygulanıyor. Ama devlet bu poitikalarla Kürt halkına diz çöktüremeyeceğini anlayamadı. Kürt sorununun PKK ile ortaya çıktığını sanıyorlar. Oysa PKK bu sorunun bir sonucudur. Geçmişten bu yana Kürt halkının 29 isyanı olmuş, mevcut hükümetler bunu güvenlikçi politikalarıyla çözmeyi amaçlamışlardı. Ama bu politikalar geri tepmişti. Bir diktatörlük uğruna milyonlarca Kürt, kaderini değiştirmek için geri durmadı. Bu politikalarla başarılı olacağını sanan hükümetin geçmişteki hükümetlerden ders çıkarması lazım. Herkes bilsinki bu mücadele muhakkak başarıya ulaşacak ve Kürt halkının özgürlüğü önünde hiç bir güç duramayacak. Mücadele ettiğimiz bu yolda biz gençlere düşen görev savaşa karşı barışın sesini yükseltmek, özgürlük mücadelemizi okullara, fabrikalara, üniversitelere her yere yaymak olmalı. Sözlerimi devrimci bir sinemacı olan Yılmaz Güney’in şu sözüyle bitirmek istiyorum: “Dost düşman herkes bilsinki kazanacağız, mutlaka kazanacağız!”
Evrensel'i Takip Et