İçerde ve dışarda barış; Her yede 1 Mayıs!
‘İstikrar istiyoruz’ diyerek ülkenin her yerini katliamlara boğan Cumhurbaşkanı, “cahil bir toplum istiyorum” diyen rektör ile yurdunun önünden kaçırılan genç kadının ardından “yurdumuzda bir güvenlik zafiyeti yok diyen” yurt yönetimi ve rektörlük, Alman Konsolosluğunun patlama olabilir uyarısına cevaben “patlama ile Alman Konsolosluğunun açıklaması arasında bir ilgi yoktur” diyen İçişleri Bakanlığı ile “taşeronlaşmayı kaldırıyoruz” diyerek açıklama yapıp sadece adını değiştirerek yaygınlaştıran Başbakan büyük bir talihsizlik sonucu aynı ülkeye denk gelmediyse eğer…
O zaman yaşadığınız sistemin adı kapitalizmdir.
Olsa olsa sermaye gericiliği kendi iktidarını, daha kanlı yollarla sürdürmeye, sömürü koşullarını savaş koşulları içinde tırmandırmaya çalışıyordur. Rektörü, muhtarı, valisi, bakanı, polisi sermaye sınıfının bu devlet tutumunun görüngülerini oluşturuyordur.
Akademisyenin, aydının, gazetecilerin yargılanması, sendikalaşmaya çalışan işçilerin devletin sopasıyla kötü koşullara mahkum edilmesi, eşitlik ve özgürlük isteyen Kürt halkının vatan, millet edebiyatı altında boğulmaya çalışılması; bölgedeki emperyalist güçlerin ve Türkiye’deki egemen sınıfların halklara reva gördüğü yaşamdır!
Bu yaşama halinde egemen olmayan hiçbir fikrin embriyo halinde bile yaşamasına izin yok! Bu nedenle sermaye hükümeti AKP, kendi politikalarına karşı çıkan her sesi boğmaya, korku ve panik ortamı içinde yalnızlaştırmaya, tutsak etmeye çalışıyor. Emeğimizi, bilincimizi, bugünümüzü ve geleceğimizi tutsak etmeye girişiyor.
SÖMÜRÜ VE SAVAŞ İSTİKRARI BİTSİN DİYE…
Kapitalizmin sömürü koşullarına eklemlenmiş içeride ve dışarıda savaş politikası, tek adam tek parti diktatörlüğünü hedefleyen bir tiranın elinde şekillendiği koşullarda işçi sınıfının birlik, mücadele ve dayanışma günü olan 1 Mayıs’a hazırlanıyoruz.
Sermaye gericiliği, en pervasız yöntemlerle işçi sınıfına ve halklara saldırırken, işçi ve emekçilerin ezilen halkların karşı koyuşu, mücadelesi, kendi ifadesini 1 Mayıs’ta bulur.
1 Mayıs, işçi sınıfının ve gençliğinin, baskı ve sömürü koşulları altında ezilen milyonların kendini kitlesel ve yaygın ifade ettiği bir gün olarak biçimlendiği ölçüde de amacına ulaşır; baskı ve sömürü düzenini geriletmenin yolunu açar.
İşte bu nedenle tüm gençliği; “tacizci diyerek kurumlarımızı yıpratmayalım” diyen milletvekillerini ‘biz cahillik isteriz’ diyen rektörü, çocuğuna milyon dolarlık jip alırken, işçilerin emeğine geldiğinde ‘para yok’ diyen patronu, ‘benim istediğim gibi yaşamasanız sizi yaşatmam’ diyen savaş çığırtkanı hükümeti, ‘dikkat çekmek için intihar ediyorlar, bunlar iş beğenmiyor, çalışan yapar’ diyen yalancı iktidarları; milyonların ortak sesi, ortak talepleri altında boğmaya çağırıyoruz…
Evrensel'i Takip Et