12 Nisan 2016 01:34

Mülkiyet hakkı insanların anayasal hakkıdır, el konulamaz!

Paylaş

DOSYA: SUR’DA ‘ACELE KAMULAŞTIRMA’: NEYİN ACELESİ?
HAZIRLAYANLAR: MELTEM AKYOL / FIRAT TOPAL

Deniz AKDEMİR
Harita ve Kadastro Mühendisleri Odası Diyarbakır Şube Başkanı

Sur içinde bulunan 6 bin 292 adet parsel için 21 Mart 2016 tarihinde Bakanlar Kurulu ‘acele kamulaştırma’ kararı aldı. Bu rakam sur içinin yüzde 82’sine tekabül ediyor. 9 bin 846 adet yapının bulunduğu alanda 595 adet tescilli anıtsal yapı ve tescilli sivil mimari yapılar bulunuyor. Kamulaştırma kararı içerisinde yer alan yapılar incelendiğinde hanlar, kiliseler, müzeler, ticari yapılar ve bir çok kamu kurumuna ait yapılar da bulunuyor.
Herhangi bir sebep belirtilmeksizin alınan bu  kararın anayasal düzen içerisinde kabul edilebilir, makul bir sebebini ve varlığını da düşünmek mümkün değil. Bir ilçede bulunan özel mülkiyete konu taşınmazların tamamının devlet tarafından mülkiyetinin kendi yurttaşlarından arındırılmasının yasal bir gerekçesi olamaz. Anayasa ve Avrupa İnsan Hakları Sözleşmesi ile güvence altına alınmış mülkiyet hakkının devlet eliyle bu denli kısıtlanması ve ihlalinin hukuken izahı mümkün değil. Yüz binlerce insanın yaşadığı Sur ilçesinin tamamına yönelik alınan bu karar, mülkiyet hakkının ihlal edilerek, semtin demografik yapısını değiştirecek; en önemlisi vatandaşların, sosyal yaşam alanlarından devlet eliyle koparılması gibi kabul ve telafi edilemez sonuçlar yaratacak. Acele kamulaştırma kararı verilen ilçenin, kentin bütün tarihi dokusunu taşıyan ve yakın bir zamanda UNESCO tarafından Dünya Kültür Mirası listesine alınan, korunması gereken bir alan olduğu da unutulmamalı. Birden çok taşınmaz hakkında zorunlu olarak acele kamulaştırma işleminin gerekli görülmesi halinde, her taşınmaz açısından yasanın öngördüğü şartların ayrı ayrı bulunup bulunmadığı konusunda gerekli tespitlerin ve sebeplerin açıkça belirlenmesi gerekmek. Bu açıdan, her parsel için üstün kamu yararı ve kamu düzeninin varlığı konusunda gerekli sebeplerin tespiti yasal bir zorunluluktur. Bakanlar Kurulunun acele kamulaştırmaya ilişkin kararı oldukça geniş bir bölge için ortak ve herhangi bir gerekçe gösterilmeksizin alınmıştır. Biz meslek örgütü olarak bu kararın iptali için Danıştay nezdinde dava açacağımızı ve her yönüyle takipçisi olacağımızın bilinmesini isteriz.
Sur ilçemizde alınan bu karar doğrultusunda çalışmalarımız sürerken, Kültür ve Turizm Bakanlığının yerel ayağı olan Diyarbakır Koruma Bölge Kurulu, Suriçi ile ilgili 3 yeni karar alarak bir hukuksuzluğa daha imza attı. Alınan bu kararlarda ‘miras alanı’ olarak nitelendirilen Diyarbakır Surlarının açık olan bölümlerinin beton bloklar ile kapatılması, yapılan yıkımların hafriyatlarının müze müdürlüğü denetiminde kaldırılması ve son olarak da Sur ilçemizde 12 adet karakol yapımı için kararlar alındı.
Kültür ve Turizm Bakanlığının UNESCO’ya iletilen adaylık dosyası kapsamında, Diyarbakır Surları ve Hevsel Bahçeleri kültürel peyzaj alanına ilişkin gerçekleştirilecek çalışmaları yönlendirmek üzere bilim komisyonu oluşturmuştur. Bakanlık tarafından oluşturulan bu komisyon miras alanına ilişkin yapılacak iş ve işlemler hakkında görüşleri alınmadan kentsel sit alanı içersinde herhangi bir yıkım, hafriyat kaldırımı ve miras alanına doğrudan müdahale gerçekleştirilemez. Söz konusu sokağa çıkma yasağı devam eden 6 mahalle, kentsel sit alanı ve bu alanda 76 adet tescilli anıtsal yapı ile 258 adet tescilli sivil mimari yapı bulunuyor. Dolayısıyla; alanda bulunan tescilli kültür varlıklarının yıkılıp yıkılmadığı, yıkılmış ise hasar durumlarının tespitinin yapılıp yapılmadığı, öncelikle Koruma Kurulunun, bu hasar durumunu tespit ederek Koruma Bölge Kurulunun gündeminde değerlendirildikten sonra molozların kaldırılması kararı alınması gerekir. Öncelikli yapılması gereken hasar tespiti yapılmadığı için birçok mimari ögenin alandan uzaklaştırılıp, yok olması, koruma ilkesinin bütünlüğüne aykırıdır. Sur’da bulunan miras alanı ve tampon  bölge için Kültür ve Turizm Bakanlığı UNESCO Dünya Miras Merkezine bu alanları UNESCO kriterleri çerçevesinde ulusal ve uluslararası koruma kanunlarına uygun ve ilgili mevzuatı işleterek koruyacağını taahhüt etmiştir. Bu kapsamda Diyarbakır Kültür Varlıklarını Koruma Kurulu, 2012 yılında Koruma Amaçlı İmar Planını onaylamıştır. Koruma Kurulunun aldığı bu kararlar da, koruma amaçlı imar planı açısından aykırılık teşkil etmektedir. Yapılan yıkımların, cadde ve sokak genişletmelerinin, güvenlik noktalarının, eğitim tesislerinin bulunduğu alanlarda yapılmasının karar altına alınması, yapılması planlanan işlemlerin kentsel dokunun bütünlüğünü ve silüetini olumsuz yönde etkileyecektir. Sur içinde kentsel korumanın bir bütün olarak değerlendirilmesi gerekmektedir. Bu sebeple alınan her üç karar da 2863 sayılı Kültür Varlıklarını Koruma Kanunu’na aykırılık teşkil etmektedir. Kente dair alınan bu kararların kent dinamikleri ve biz meslek odalarıyla paylaşılmadan uygulamaya sokulmasının doğru olmadığını, tarihimizin, kültürümüzün ve kentimizin zarar göreceği kanaatindeyiz.

ÖNCEKİ HABER

Sur için ‘itiraz hakkı’ da gasbediliyor!

SONRAKİ HABER

Seyir halindeki araca ateş açıldı: 1 ölü, 1 yaralı

Sefer Selvi Karikatürleri
Evrensel Gazetesi Birinci Sayfa