15 Nisan 2016 00:59

Sur halkı tepkili: Sur'a turnike de kurar bunlar

Paylaş

DOSYA: Sur'da 'acele kamulaştırma': Neyin acelesi?
HAZIRLAYANLAR: Meltem AKYOL / Fırat TOPAL

Sur sokaklarında dolaşıyoruz, tabii yalnızca yasak olmayan bölgelerde. Yasaklı bölgelerde fotoğraf makinesiyle dalaşmak bile sorun, hemen polis geliyor, durduruyor. İzin vermiyor fotoğraf ya da görüntü çekimine. Yaşadıkları yerlerin ‘kamulaştırılmasına’ dair fikrini sormak istiyoruz vatandaşların. Sokak aralarında yanımıza birikiyorlar hemen. Ne olacağını soruyor onlar da bize: Gerçekten yıkacaklar mı? Uzun uzun konuşuyoruz, kimi yazmamızı istemiyor anlattıklarını, kimi de ‘Yaz yaz daha ne yapacaklar ki bize’ diyor. Evlerimizi vereceğiz diyenler de var, önce canımızı almaları lazım diyenler de... Dosyamızın son gününde Sur’da yaşayanlara kulak veriyoruz.

Mehmet Salih Çelik: Bütün eşyalarım darmadağın oldu, her tarafı kırdılar, mahvettiler. Yasaklı bölge diye benim köpeklerim daha küçüktü alıp götürdüm, güvercinlerimin hepsi gitti, neredeyse bizi öldürüyorlardı. Ne kapı ne pencere bıraktılar. Bir sürü zararımız oldu. Şimdi TOKİ diyorlar. TOKİ ne yapacak burada, yarın öbür gün Sur’un içine turnike koyacaklar, biz de ancak parayla girip çıkacağız. Buraların metrekaresi 1750 –2 bin TL falan diyorlar da insanı kandırıyorlar. Benim burada evim var. Ben ev sahibi sayılırım ama hiçbir bilgim yok, sadece televizyonlardan duyduklarımız. Kimse bize bir şey sormadı anlatmadı. Yani insanları mağdur etmekten başka bir şey değil. Gelin söyleyin, burayı kamulaştıracağız deyin. Konuşalım ama kandırarak değil. Gelen bize vuruyor, giden bizi vuruyor. Ama yapacak bir şey yok. Ben burada doğdum, burada büyüdüm buraları terk edemiyorum, sanki bağımlısıyız bu memleketin. Gidemiyoruz bir yere, dönüp dolaşıyoruz aynı yerdeyiz.

DÜNYA YIKILSA EVİMİZİ VERMİYORUZ...

Aydan Erkek: Ben Adana’ya gittim. Geldiğimde baktım ki evi yıkmışlar. Eşyalarımızın hepsi altında kaldı. Bilmiyorum kim yıktı, gözümüzle görmedik ama polislerin de suçu var, gelip yapsınlar. Nasıl yıkmışlarsa öyle de yapsınlar. Yapmasalar beddua edeceğiz. Kamulaştırma falan diyorlar ama evlerimizi vermiyoruz. Onlar gelip bu halimizi yaşasınlar ondan sonra görsünler. Çocukları bu bokun içinde yaşıyor mu, bu kokuda yatacaklar mı? (Mahallede patlayan kanalizasyon aylardır onarılmamış.) Hiçbir yerden bir yardım almadık. Evimiz yıkıldığı halde bir yardım almadık. Ne valilikten ne de başka bir yerden. Yardımcı olmuyorlar bize. Seçim zamanı gelince hepsi nasıl oy istiyorlar, gülüyorlar, kapı kapı dolaşıyorlar. Şimdi yardımcı olsunlar. Biz evimizi vermiyoruz, dünya yıkılsa vermiyoruz, bu evi eski haliyle yapsınlar onu istiyoruz.  

’90’LARDA KÖYÜMÜZDEN BURAYA SÜRÜLDÜK...

Rojbin Eskin: Kamulaştırma diyorlar, valla kimse evini  kolay kolay vermez. Biz Kürt’üz. Çok şükür, hiçbir zaman yılmadık, yılmayacağız. Bunca sene dayandık yine dayanacağız. Seneler önce, ‘90’lı yıllarda biliyorsunuz yine köylerimizden attılar, bizi köylerden kovdular. Buraya geldik yerleştik. Devlet bize bunları yapıyor ama biz yine de yılmayacağız. Biz sessiz kaldıkça eziliyoruz. Oy zamanı tek tek kapı çalınıyor, her türlü yardım veriliyor ki sırf o sandığa gittiğimizde oyumuz onların olsun diye. Bu günden sonra hepimiz tek taraflı olacağız. Bu yasaklı zamanlarda herkesin gerçek yüzünü öğrendik. Mesela evler yıkıldı, konu komşu ziyan oldu, ne oldu, devlet yapmadı, belediye yapmadı. Koşullar zaten yoktu, hayat zaten burada zordu, burası fakir fukaranın yeri, batıyoruz açıkçası bu yani. Hepimiz ortadayız. Kimse vermez ya evini ancak insanların canını alacak yani, bunlar öyle bilsin. Kimse evini kolay kolay vermez. Ama ille de evi alacağız derlerse karşılarında bizi görürler bu kadar basit.

GELEN YARDIMLARI DA KENDİ ADAMLARINA VERDİLER

Yılmaz Yardım: Kamulaştırma diyorlar, şimdi her yurttaşın fikrinin alınması lazım. Hiçbir bilgi sahibi değiliz. Başbakan konuşuyor, diyor ki ‘Bütün insanların mağduriyeti giderilecek’, hani nerede? Yetkililere söylüyoruz, o yetkili ona yönlendiriyor, o yetkili diğerine yönlendiriyor. Sözde gelecekler tespite. Gelen yok. Yardım diyorlar, 3 bin lira yardımda bulunmuşlar, hani yardım? Bunların bir cevabını versinler. Önce bizi tatmin etsinler ondan sonra çıksınlar karşımıza. 32 yıldır ben burada esnafım. Giderilemez mağduriyetimiz. Psikolojimiz de bozuldu bu süreçte. Herkesin ödemesi var, para yok. Zararımız çok oldu bizim esnaf olarak. Burada evleri olan insanların da ayrı bir mağduriyeti var, hiçbirinin mağduriyeti giderilmiyor. Kimse yardım da etmedi, yardımlar hep rantçıların adamlarına verildi, kendi adamlarına özellikle seçerek yardım ettiler. Burada büyük bir rant dönüyor. Bundan sonra da başka yerlerde de aynı şekilde  çıkacak ortaya. Ben barış, sükunet, bol kazanç istiyorum, bir de çarşımızın yıkılmamasını istiyorum.

BİZİ RAHAT BIRAKSINLAR

Ömer Demir: 11 yaşındayım. Yasağın hâlâ sürdüğü Hasırlı Mahallesinde doğdum. Yasakla beraber Bağlar’a taşındık, oradan buraya, Ali Paşa Mahallesi’ne taşındık. Arkadaşlarımı bırakmak istemiyorum. Bağlar’a gittik, orası çok sakin, insanın canı sıkılıyor, arkadaşlarımı bırakmak istemiyorum. Burası güzel, arkadaşlarımla eğleniyorum. Barış istiyoruz, bizi rahat bıraksınlar. İsterse evlerimizi kendimiz onaralım yeter ki bizi rahat bıraksınlar.

-BİTTİ-

ÖNCEKİ HABER

Şeyhmus Diken: Diyarbakır Sur’dur, Sur Diyarbakır…

SONRAKİ HABER

Ankara Katliamı sonrası yaralılara gaz atan polis mağdurmuş!

Sefer Selvi Karikatürleri
Evrensel Gazetesi Birinci Sayfa