Dink Davasında Muhittin Zenit ve Özkan Mumcu tahliye edildi
Hrant Dink'in öldürülmesine ilişkin birleşen davalarda tutuklu Emniyet Amiri Özkan Mumcu ile polis memuru Muhittin Zenit tahliye edildi.

Agos Gazetesi Genel Yayın Yönetmeni Hrant Dink'in öldürülmesine ilişkin birleşen davalarda tutuklu sanıklardan Emniyet Amiri Özkan Mumcu ile polis memuru Muhittin Zenit hakkında tahliye kararı verildi.
Agos Gazetesi Genel Yayın Yönetmeni Hrant Dink'in katledilmesi ve olayda ihmali olan kamu görevlilerinin yargılandığı dava, İstanbul 14. Ağır Ceza Mahkemesi'nde görüldü. Gün boyu süren duruşmada savunma yapan tutuklu sanıklar, Dink cinayetine ilişkin, bilgileri gerekli yerlerle paylaştıklarını iddia ederek birbirlerini suçladı.
Duruşmanın öğleden sonraki bölümünde tutuklu sanıkların ifadelerine devam edildi. Tutuklu sanık polis amiri Ercan Demir, gerekli bilgilendirmeleri yaptığını belirterek, hakkındaki suçlamaları reddetti. Demir, "Tehcirin 100'üncü yılında tutuklanmam bir anlamı var. Ayrıca şark hizmetimi yapmama rağmen bir gece yarısı Cizre'ye tayin edildim ve hakkımda infaz emri verildi" diye konuştu.
Ardından tutuklu sanıklardan Dönemin İstihbarat Daire Başkanı Ramazan Akyürek'in savunması alındı.
Akyürek, 35 yıldır emniyet mensubu olduğunu belirterek, "Siyasi iradenin hedef gösterdiği kişilerin Dink ailesinin duyguları sömürülerek hedef haline getirildiği bir davaya tanıklık ediyoruz. Ülkemizin içinde bulunduğu durumda kişiler hatalarından ve hapisten kurtulmak için bir kısım insanlar hakkımda doğru olmayan ifadeler verdi" dedi. İddianamenin yalan beyanlara göre yazıldığını ve yetkisi olmadığı yerlerde bile suçladığını belirten Akyürek, "Cinayetten önce bilgi vermesine rağmen cinayetten sorumlu tutulmam kabul edilemez. Bazı kayıtları silmemi isteyenler masum, bilip haber vermeyenler masum. Ben suçluyum, nasıl oluyor bu? Cinayetin faillerini tanımıyorum hiç bir şekilde görüşmem olmadı. Tahliyemi istiyorum" dedi.
YIMAZERİ: SİYASİ NEDENLERLE TUTUKLANDIK
Dönemin İstihbarat Daire Başkanı olan Ali Fuat Yılmazer ise alınan savunmasında siyasi nedenlerle tutuklandığını belirterek, hakkında 8 dava olduğunu belirtti.
İddianamenin amacının gerçekliği ortaya çıkarmak değil, suçluları korumak ve gizlemek olduğunu söyleyen Yılmazer, "Amaç Dink gibi diğer azınlık yurttaşlarımıza yönelik tehditlere zemin oluşturmaktır, zaten amacına da ulaşmıştır" dedi. Yılmazer, kendi çabalarına yanıt verilmiş olsaydı bugün Dink'in suikasta kurban gitmemiş olacağını söyledi. Yılmazer, kendisinin döneminde istihbaratın çalışmasının yeteri düzeyde olduğunu ifade ederek, "Devletin hiç bir kurumunda bu olayda benim gösterdiğim hassasiyeti gösteren kurum yoktur" dedi. Yine iddianamenin ek klasöre bakıldığında birçok ifadenin çelişkili olduğunu ortaya çıktığını belirten Yılmazer, "Bugünkü katliamların sorumlusu bugünkü Türkiye'nin sorumlusu yalan yazılan bu iddianamelerdir" diye konuştu.
Daha sonra Dink Ailesi avukatlarından Bahri Belen söz aldı. Bir talepleri olmadığını belirten Belen, tutuklu sanıkların avukatlarının "reddi hakim" talebine ilişkin kısa bir değerlendirme yaptı. Belen, mahkeme heyetini usule ilişkin hata yapılmaması konusunda da uyardı.
Savcı, reddi hakim talebinin reddine, Erhan Tuncel hakkındaki "adli kontrol" kararına devam edilmesi ve tutuklu sanıklar için de sanıkların tutukluluk halinin devamına karar verilmesi yönünde görüş bildirdi.
MUMCU VE ZENİT'E TAHLİYE
Taleplere ilişkin ara kararını açıklayan mahkeme heyeti ise Emniyet Amiri Özkan Mumcu ve polis memuru Muhittin Zenit'in dosyaya iddianamenin kabulünden sonra giren bilgi ve belgeleri dikkate alarak tutuklu kaldıkları süre ve ileride suç vasfının değişmesi ihtimaline dayanarak, adli kontrol yurt dışına çıkış yasağı uygulanarak tahliyelerine karar verdi.
Sanık avukatlarının "reddi hakim" talebini önce kendilerinin değerlendireceklerini hükmeden mahkeme, bu taleplere ret kararı vermeleri halinde taraf avukatlarının üst mahkemeye itiraz edebileceklerini bildirdi.
Mahkeme, tutuklu sanıklar Al i Fuat Yılmazer, Ercan Demir ve Ramazan Akyürek'in ise üzerlerine atılı suçların vasıf ve mahiyeti, mevcut delil durumunu dikkate alarak tutukluluk hallerinin devamına karar verdi.
Firari sanıklar Coşkun Çakar ve Ahmet İskender hakkındaki yakalamama kararlarının sonucunun beklenmesine karar veren mahkeme, duruşmayı 24, 25, 26 Mayıs tarihlerinde görülmek üzere ertelendi.
'HRANT'IN ARKADAŞLARI' AÇIKLAMA YAPTI
Çağlayan'daki İstanbul Adalet Sarayı'nın karşısındaki meydanda toplanan "Hrant'ın Arkadaşları" adlı grup, "Hepimiz Hrantız, hepimiz Ermeniyiz" şeklinde pankart açarak, "Yaşasın halkların kardeşliği", "Biz bitti demeden bu dava bitmez" ve "Öldür diyenler yargınlansın" şeklinde slogan attı.
İNTERAKTİF SAYFA: Hrant Dink nasıl öldürüldü, dava sürecinde neler yaşandı?
Grup adına yapılan basın açıklamasında, "Bugün 19 Nisan 2016. 9 yıl 3 ay geçti arkadaşımız katledildi. Bugün birleştirilen davanın ilk celsesini izlemek için adliye önündeyiz. Hrant Dink'in gerçek katillerinin yargılanması adına ilk günden bu yana sürdürdüğümüz hukuk mücadelemizde işaret ettiğimiz yerlere daha yeni yeni dönülüp bakılıyor. Bakmakla mı kalacaklar yoksa çırılçıplak ortada duran gerçekleri de görecekler mi bilmiyoruz. Biz adalet talep ediyoruz. Kimin ak, kimin kara, kimin ordan, kimin burdan olduğuna bakılmaksızın yapılacak yargılama ile bu kalleş cinayete ortak olmuş her kim varsa hesap versin istiyoruz. Kanın kana, kinin kine karıştığı bu günlerde Hrant Dink gibi bir sesin eksikliğini daha çok hisseden bizler adalet talebimizi ilk günkü inatla bir kez daha haykırmak için buradayız. 3 gün sürecek yargılamayı takip etmek çin Çağlayan Adliyesi'nde olacağız. Hrant için adalet için. Gerçek katilleri hak ettikleri cezayı alana bu alçak cinayetin hesabı tüm ortaklarından sorulana kadar biz bitti demeden bu dava bitmez" ifadelerine yer verildi. Grup basın açıklamasının ardından duruşmayı izlemek için adliyeye girdi.
Açıklamaya CHP Milletvekili Sezgin Tanrıkulu ve HDP Milletvekili Garo Paylan da destek verdi. (HABER MERKEZİ)
Evrensel'i Takip Et