Çağlayan’da gün umutlu başladı
Çağlayan'daki İstanbul Adliyesi önünde davaları takip eden Evrensel Gazetesi Genel Yayın Yönetmeni Fatih Polat izlenimlerini yazdı
Fatih POLAT
Çağlayan, iki önemli davanın aynı günde çakışması ile dikkatlerin odağında olarak güne başladı. Meslektaşlarımız Can Dündar ve Erdem Gül ile Barış İçin Akademisyenler’in barış metninin imzacısı olan tutuklu dört akademisyenin davası için hazırlıklar günler öncesinden başlamıştı.
Çağlayan’daki İstanbul Adliyesi’nin karşısındaki alanda ellerinde “Biz dörtten fazlayız”, “Kalemlere özgürlük” yazılı ve “Barış için herkes” imzalı dövizler taşıyan gruplar dikkat çekiyordu.
Can Dündar ve Erdem Gül’ün 14. Ağır Ceza Mahkemesi’ndeki davası kapalı görüldüğü için mesleğimizin yargılandığı bu davaya duruşma salonu dışından, içerideki avukatların bizlere attıkları mesajlar üzerinden izlemeye çalışıyorduk. Duruşma salonun dışındaki koridorda epey bir kalabalık vardı.
Mesleğe ömrünü vermiş gazetecilerden genç gazetecilere kadar uzanan bu katılım, Gazeteciler'in bu davayı bir haberin ötesine üzerlerine alındıklarını gösteriyordu.
Duruşma salonundan, savcının bu davayı Yargıtay 16. Ceza Dairesi’nde görülen MİT TIR’ları davasıyla birleştirme talep ettiği haberi geldiğinde ciddi bir tedirginlik hissi dolandı Adliye koridorunda. Bunun kabul edilesi demek, bu davanın ‘paralele’ bağlanması demek olacaktı.
Ama verilen aradan sonra mahkeme heyetinin bu talebi oy birliği ile reddettiğini açıklaması bu planın çöktüğü anlamına geliyordu. En azından şu an için. Can Dündar da kararın ardından attığı ‘Bir zafer daha’ tweeti ile bu kararı hem duyurmuş, hem de selamlamış oldu.
Cumhurbaşkanı ve MİT’in bu davada avukatları aracılığıyla müdahil oldukları da düşünüldüğünde bu kararın önemi bir kat daha artıyor.
Duruşmanın ardından Adliye önünde yapılan açıklamada Can Dündar ve Erdem Gül, şimdi beraate daha umutla baktıklarını söylediler ve ‘akademisyenleri de alıp gitmek istiyoruz’ dediler. Ben de öyle. Ve şimdi bu yazıya bir virgül koyarak, tutuklu akademisyenlerin duruşma salonuna gidiyorum. Bu arada Evrensel’in 13 yazarının Barış İçin Akademisyenler’in metninde imzası var. Yani bir anlamda bu davada sanık sandalyesinde sayılırız.