23 Nisan 2016 00:52

10 Ekim Ankara Katliamı: Polisten biber gazı itirafı

10 Ekim Ankara Katliamı'na dair hazırlanan ön inceleme raporunda biber gazının bugüne kadar inkar edilen pek çok etkisi itiraf edildi.

Paylaş

Tamer Arda ERŞİN
Ankara

Ankara’daki 10 Ekim Katliamı’nda ihmali olduklarından şüphelenilen kamu görevlileri hakkında Mülkiye Başmüfettişlerinin hazırladığı ön inceleme raporunda, biber gazının bugüne kadar inkar edilen pek çok etkisi de itiraf edildi. Raporda, Emniyet Genel Müdürlüğü tarafından hazırlanan genelgeye yer verilmiş ve buna göre biber gazı geçici körlüğe ve akciğerlerde haftalarca sürecek aşırı tahrişe yol açıyor.

YARALILARIN OLDUĞU YERE GAZ ATILMIŞTI

Ankara’da 10 Ekim tarihinde yaşanan bombalı saldırının hemen ardından yaralıların bulunduğu alana polis tarafından gaz bombası atılmıştı. Katliamın ardından kamu görevlileri hakkında Mülkiye Başmüfettişlerinin hazırladığı 25 Şubat 2016 tarihli ön inceleme raporunda, ölülerin ve yaralıların olduğu bölgeye gazın geldiği tespitine yer verilmiş, ancak polislerin gaz atmasının “Görev tanımları arasında yer aldığı” gerekçesiyle haklarında soruşturmaya gerek olmadığına karar verilmişti.

HANGİ ETKİLERE YOL AÇTIĞI BELİRTİLMİŞ

Mülkiye müfettişlerinin raporunda, Emniyet Genel Müdürlüğünün polislerin kullandığı gaz bombaları ve spreylere ilişkin 15 Şubat 2008 tarihli genelgesine de yer verilmiş. Genelgede polisin kullandığı gazlar içerisindeki maddelerin etkileri sıralanmış: “CR (dipenzonksazepin) maddesi, 1974 yılından beri polisçe kullanılıyor. Gözlerde ağrıya, yanmaya ve geçici körlüğe yol açıyor. CNS (kloropikrin karışımı) maddesi, boğucu gazların etkisine benziyor, akciğerlerde haftalarca sürecek tahrişe yol açıyor. BBC (brom benzil siyanür) maddesi ani etkili oluyor, baş ağrısı yapıyor, solunum yollarını tahriş ediyor. 2 güne kadar etkisi devam ediyor. CN (klorasetofenon) maddesi, gözleri ve üst solunum yollarını hemen tahriş ediyor, yanmaya boğaz ve burun ağrısına, cildin duyarlı bölgelerinde terlemeye, ıslak olan bölgelerde kaşınmaya ve mide bulantısına yol açıyor. Etkisi birkaç saat sürebiliyor.” Polisin kullandığı gazın içerisindeki, CNC (klorasetofenon- kloroform), CNB (klorasefonunum benzin- karbontetraklorür çözeltisi), CS (ortho- cholorobenzylidenemalononitrile), OC (oleoresin of capsicum) maddeleri de benzer sonuçlara yol açıyor.

Emniyet Genel Müdürlüğü 2008 tarihli genelgesinde, polisin kullandığı gaza kendisi maruz kalması halinde neler yapması gerektiği de açıklanırken, “Beklenmeyen etki ve reaksiyon ortaya çıkması halinde derhal hekime müracaat edilir. Maddelerin bulaştığı yerlere krem, merhem gibi maddeler sürülmez, gaz maddelerinin cilde yapışması etkisini iki kat arttırır. İlkyardım esasları uygulanır, şahıs açık alana çıkarılır, gazlı ortam terk edilir, gözler rüzgara veya varsa vantilatöre karşı tutulur, burnu temizlemek için sümkürülür, gözler ovuşturulmadan yıkanır” deniyor.

KATLİAMIN ARDINDAN HEKİMLER NE DEMİŞTİ?

Türk Tabipleri Birliğinin (TTB) hazırladığı 10 Ekim Raporu’nda patlama sırasında alanda yaralılara müdahale eden doktorların ifadeleri yer almıştı. Rapordaki 22 No’lu tanık sağlıkçı, “Polisin sıktığı gaz nedeniyle yaşamsal müdahalede bulunduğum bir hastayı bırakıp, gazın yoğun olmadığı bir alanda bir süre bekledim ve geri döndüğümde müdahalede bulunduğum şahıs ölmüştü” diye belirtiyordu. Yaralıları kurtarmaya çalışan 16 No’lu sağlıkçı, “Yaralının başında tam kalp masajı yaparken, bulunduğum noktaya gaz bombaları atıldı ve silah sesi duydum. Yaşamsal müdahalede bulunduğum yaralıyı dahi göremez hale geldim. Yoğum gazın ortasında yaralıdan 3-5 metre uzaklaştım. Gaz hafifçe dağıldığında tekrar yaralının başına döndüm. Yine yaşamsal müdahalede bulundum ancak her şey için çok geçti, yaralıyı kaybettik” diye gazın atıldığı anı anlatıyordu.

(Fotoğraf: Cem GURBETOĞLU)

ÖNCEKİ HABER

Akın Birdal: Er ya da geç yargılanacaklar

SONRAKİ HABER

Mülteci taşınan gemilerde mühimmat da taşınmış

Sefer Selvi Karikatürleri
Evrensel Gazetesi Birinci Sayfa