Baluken: Davutoğlu Cizre’de yaralılar için söz verdi ama...
HDP Milletvekili İdris Balüken Cizre’de 177 kişinin öldürüldüğü bodrumlarla ilgili yapılan görüşmelerin ayrıntılarını açıkladı.
Hayri DEMİR
HDP Milletvekili İdris Balüken Cizre’de 177 kişinin öldürüldüğü vahşet bodrumlarıyla ilgili yapılan görüşmelerin ayrıntılarını açıkladı. Balüken, İçişleri Bakanı Efkan Ala ile HDP heyeti arasında gece yarısı yapılan 2.5 saatlik toplantıda, Başbakan Ahmet Davutoğlu’nun bizzat yaralı ve sivillerin bodrumlardan canlı bir şekilde çıkarılacağının sözünü verdiğini belirtti.
Şırnak'ın Cizre ilçesinde 14 Aralık 2015 ile 2 Mart 2016 tarihleri arasındaki 79 günlük süre zarfında 177 kişisi "vahşet bodrumları"nda olmak üzere 251 insan katledildi. Biri bebek 41 çocuk ile 22 kadının aralarında bulunduğu 177 kişiden 79'unun kimliği ise henüz netleştirilebilmiş değil.
Hükümetlerde temaslarda bulunan HDP'li milletvekillerinden birisi olan HDP Grup Başkanvekili İdris Baluken, o günlerde hükümet yetkilileri ile yapılan görüşmelerin ayrıntılarını ilk kez paylaştı.
Baluken, ilçedeki abluka ve saldırılarla birlikte temaslarda bulunmaya başladıklarını, bunun da AİHM'in hakkında tedbir kararı aldığı Cihan Karaman'ın hastaneye sevk edilmesiyle başladığını belirterek, sonraki süreçlerde de hükümet ve devlet yetkililerini her kademeden bilgilendirerek, en insani talep olan yaralıların hastaneye nakillerinin sağlanması için gerekli mekanizmaların devreye konulması taleplerini defalarca ilettiklerini kaydetti.
Baluken, yaralıların kurtarılması için HDP'li milletvekilleri Osman Baydemir ve Meral Danış Beştaş ile birlikte HDP grubunun ortak iradesi ile İçişleri Bakanlığı'na gittiklerini ve 20 Ocak'ta yaptıkları gibi bakanlıkta fiili bir durum yaratmak ve bir sonuç alınmama durumunda da bakanlıktan çıkmama gibi bir siyasi tavır belirleyerek, bakanlığa gittiklerini anımsattı.
İÇİŞLERİ BAKANLIĞI'NA GİDİŞ SÜRECİ
Baluken, İçişleri Bakanlığı'na gidişleriyle birlikte başlayan süreci, şöyle anlattı: "İçişleri Bakanı ile acil görüşme talebimizi ilettik ama bize 'İçişleri Bakanı Milli Güvenlik Kurulu toplantısında ve sanırım Saray'da yapılan bazı toplantılarda olduğu için bu saatler içerisinde gelemez' bilgisi verildi. Ancak yerellerde yaptığımız bir takım bağlantılarda sürenin her geçen gün daraldığı ve oradaki insanların büyük bir katliam tehdidi ile karşı karşıya olduğu bilgisini aldık. İçişleri Bakan Yardımcılığı'nın yaptığı bir takım girişimlerden de bir sonuç çıkmadı ve hiçbir ambulansın bölgeye doğru gitmediğini öğrendik."
‘BAKAN ALA İLE GECE YARISI 2.5 SAAT TOPLANTI YAPILDI’
Daha sonra duyarlılık yaratmak amacıyla açlık grevine başladıklarını belirten Baluken, açlık grevine başlayan milletvekillerinin o saatlerde Cizre ile de temas halinde olduklarını kaydederek, İçişleri Bakanı Efkan Ala'nın gece saat onikide bakanlığa gelmek zorunda kaldığını, bu gelişin ardından Ala ile yaklaşık 2,5 saat süren bir toplantı gerçekleştirdiklerini kaydetti.
‘DAVUTOĞLU YARALI VE SİVİLLERİN ÇIKARILACAĞI SÖZÜNÜ VERDİ’
Baluken, toplantı sırasında Başbakan Ahmet Davutoğlu ile iki kez telefon görüşmesi yapıldığını söyleyerek, "Her iki görüşmeden sonra da Başbakan'ın kendisine o yaralı ve sivillerin sağ alınacağına dair bize söz vermesi, bize verdiği sözü iletmesi istediğini ifade ettik. Yani Başbakan Davutoğlu, İçişleri Bakanlığı'ndan çıkmamız ve açlık grevini bitirmemiz durumunda yaralı ve sivillerin bir gün sonra alınacağının sözünü bizlere vermiş oldu. Biz de tabi bu durumu dikkate değer bulduk ve bakanlıktan çıkmama kararlılığımız ortada olmasına rağmen ilk 'vahşet bodrumu'ndaki bütün insanların hastaneye nakledilmelerinde herhangi bir gerekçeye sahip olmaları adına tekrar kararlarımızı gözden geçirdik ve açlık grevini Meclis'e taşımaya, Davutoğlu'nun vermiş olduğu sözü takip etmeye karar verdik" ifadelerini kullandı.
'BAŞBAKAN VE BAKANI TANIMIYORUZ'
Meclis'e döndükleri andan itibaren de İçişleri Bakanlığı yetkilileri ile temas halinde süreci gözlemlemeye devam ettiklerini kaydeden Baluken, sonrasında gelişenleri de şu sözlerle anlattı: "Davutoğlu'nun verdiği sözden sonra ilk defa Sağlık Bakanlığı'na bağlı olan ambulanslarla Bostancı Sokak'taki ilk vahşet bodrumuna doğru gitmeye başladı. Vahşet bodrumuna 150-200 metre mesafeye kadar yaklaştılar. Daha önce hiçbir Sağlık Bakanlığı ambulansı bir kilometreye yakınına geçmiyordu. Belediye ambulansları aracılığı ile girişimlerimiz oluyordu. Bu süre içerisinde süreci doğru yönetebilmek için de biz heyet olarak, Osman Bey, Meral Hanım ve ben bütün süreci, İçişleri Bakanlığı'ndan yönetmemiz gerektiğini düşündük ve ambulansların yola çıkmasından önce de İçişleri Bakan Yardımcısı'nın odasına giderek o süreci orada onla birlikte takip ettik, yönettik. Her defasında ambulanslar hareket ettiği esnada oradaki askeri ve mülki yetkililer tarafından engeller çıkarıldı. Sağlık çalışanları tehdit edildi. Canlı bağlantıda süreci takip ettiğimiz için 'Başbakan ve İçişleri Bakanı'nın söyledikleri burada geçmez, burada yetki bizdedir' cümlelerini İçişleri Bakanlığı'nın yetkililerine canlı yanında dinlettirdik."
ŞIRNAK VALİSİ VE YETKİLİLERLE 50 TELEFON GÖRÜŞMESİ
Baluken, 2,5 saatlik bir zaman dilimi içerisinde İçişleri Bakanı yardımcılığındaki ismin 50 kez Şırnak Valisi ve Şırnak'taki yetkililerle görüştüğü bilgisini verirken, o görüşmelerde bakan yardımcısının, "Biz sizi tanımıyoruz, Başbakan'ın söyledikleri burada değil bizim söylediklerimiz esastır" cümlelerini defalarca duymuş olmaları, o günlerde Cizre'de farklı güçlerin olduğu iddialarını da güçlendirdi.
'SARAY'IN TALİMATI İŞLİYORDU'
Bu durumun var olan kaygıyı daha da büyüttüğünü ifade eden Baluken, "Biz hükümetin Kürt illerinde inisiyatifi tamamen Gladyo ve Ergenekon yapılarına bıraktığını aslında bu yapıların da hükümetin üst iradesi olarak Saray'dan talimat aldığını, dolayısıyla Başbakan ya da bakanlardan gelen talimatların bunlar için çok fazla önemli olmadığını düşündük. Buradan gelen her talimatı oradaki Gladyo güçlerinin muhtemeldir ki bizim düşünebildiğimiz kadarıyla direkt bağlı bulundukları birim ile istişare ediyorlardı ve 'Kendi bildiğiniz gibi yapın' deniyordu. Talimatı aldıktan sonra bu şekilde bir tutum ortaya koyuyorlardı" diye kaydetti.
‘KATLİAM YETKİLİLERİN GÖZLERİ ÖNÜNDE YAŞANDI’
Baluken, ilk günkü gibi bu tartışmalardan sonra bir sonuç alınamadığını ve ambulansların geri dönmek zorunda kaldığını ifade ederek şunları söyledi: "Tabi biz, süreç içerisinde İçişleri Bakanlığı'na Davutoğlu'nun vermiş olduğu sözleri ve yaralıların alınmaması durumunu aktardık. Bunun kabul edilmez olduğunu Başbakan talimatı ortada var ise, yaralıların mutlaka hastaneye nakledilmelerini gerektiğini ifade ettik. Kendisi de talimatın Başbakan'dan olduğunu ve Başbakan'ın Genelkurmay Başkanı olmak üzere sorun çıkaran yerlerle görüşerek yereldeki sorunları aşacağını bize ifade etti. Onun üzerine sonraki günlerde de bu girişimleri takip ettik ancak Genel Kurmay Başkanlığı ya da sorun çıkaran diğer yerlerin merkezi yapılarıyla Davutoğlu'nun yapmış olduğu tüm görüşmelere rağmen biz bir mesafe kat edemedik. Özellikle son infazın yaşandığı gün arkadaşlarla canlı telefon bağlantısındayken Sağlık Bakanlığı, İçişleri Bakanlığı yetkilileri, kriz masası ile yaralıların nasıl alınacağına dair yöntem üzerine ve hangi saatte neyin yapılacağına dair her konu da yapmış olduğumuz konuşmaya rağmen alınmaları gereken saatlerde ağır bomba ve silah sesleriyle enkaz altında kaldıklarını ve orada katlettiklerini canlı tanıklığı ile görme durumunu yaşadık." (Ankara/DİHA)