Vanlı işçilerin en acil talebi barış
Van’da 1 Mayıs’ta emekçiler alanlarda olacak. Van Organize Sanayi'de işçilerle konuştuk. İşçilerin öncelikli talebi barış.
Umut YEĞİN/Ahmet BOZKURT
Van
1 Mayıs işçi sınıfının Birlik Mücadele ve Dayanışma Günü’ne sayılı günler kaldı. Van’da 1 Mayıs’ta emekçiler alanlarda olacak. Büyük bir çoğunluğunun sigortasız çalıştırıldığı Van Organize Sanayi işçileriyle 1 Mayıs’ı ve taleplerini konuştuk. Savaşın ve ablukanın yarattığı göç nedeniyle işsizliğin giderek arttığı, iş bulup çalışanların ise ağır çalışma şartlarında sömürüye maruz kaldığı Van Organize Sanayi’de çalışan işçilerin, 1 Mayıs’ta en öne çıkan talepleri, barış.
Van OSB’ye girdiğimizde en çok dikkatimizi çeken şey sessizlik oluyor. Çevreleri duvarlarla çevrili fabrikalarda çalışan işçi sayısı ise çok sınırlı sayıda. Çay molası saatinde dolaşırken bir grup peyzaj işçisi ile başlıyoruz konuşmaya. İşçilerden Osman Kara en önemli sorunlarının sigortalarının yatırılmaması olduğunu belirterek, “Van’da işçiler sahipsiz. Perişan haldeyiz. İznimiz yok. Can güvenliğimizi zaten düşünen yok. İşe geç geldiğimizde azarlanırken, geç çıktığımızda hiç sorun eden yok” şeklinde konuşuyor. Kara, yevmiye usulü çalıştıkları için 1 Mayıs günü yine çalışmak zorunda olduklarını belirterek “4 nüfusa bakıyorum. Kirada oturuyorum ve günlük yevmiyemiz 60 lira. Her gün çalışsam 1800 lira para eder. Ama Van’da hava koşullarından dolayı kış aylarında çalışamadığımız da oluyor. Bu geçimimizi sağlamaya yetmiyor” diyor. Maaşlarını çoğu zaman çok geç aldıklarından şikayet eden Kara, “2014 yılından bile alamadığım para var” diyor. Süren savaş koşullarının işsizliği arttırdığına dikkat çekiyor ve “Her şeyden önce bu savaş sona ersin. Biz barış olsun istiyoruz. Bu olaylar bir an önce çözülsün” diye konuşuyor.
‘BARIŞ OLURSA EKONOMİ İYİYE GİDER’
Peyzaj işçilerinden Mehmet Kara ise Yüksekova’da başlayan operasyonlar nedeniyle ailesiyle birlikte Van’a göç etmek zorunda kalmış. Yüksekova’da sekiz yıl boyunca tekstil mağazasında çalıştığını ancak Van’a geldikten sonra yaptığı tüm iş başvurularının geri çevrildiğini söylüyor. Peyzajcılıktan anlamamasına rağmen yakınlarının yardımı ile bu işe başlayıp öğrendiğini belirtiyor. Yüksekova’dan Van’a göç etmek zorunda kalanların büyük çoğunluğunun işsiz olduğunu belirten Kara, “Çoğunun eve ekmek götürecek parası kalmadı. Hepimiz kiracı olarak geldik. Geçici olduğumuz için iş bulmamız daha da zor” diyor. En öncelikli talebinin barış olduğunu ve barışın sağlandığı koşullarda ekonomik olarak daha iyi durumda olacaklarını belirtiyor Kara ve ekliyor: “Barış olursa ekonomimizi sağlayabiliriz. Barış, huzur ve mutluluk talep ediyorum.” Kara, Batıdaki işçilerin buralarda yaşananları görmediği için ön yargılı olduklarını ve barışı talep etmeleri gerektiğini söylüyor.
SAVAŞ KOŞULLARI ÜCRETLERİ DÜŞÜRDÜ
Beton fabrikasında demir doğrama işçileri ile konuşmaya başlıyoruz. Kamil Kahraman da, en öncelikli taleplerinin barış olduğunu söylüyor. Sokağa çıkma yasakları ve operasyonlarla bu sorunun çözülemeyeceğine dikkat çeken Kahraman, “Birileri bu ateşi söndürsün. Ne asker, ne gerilla ölsün. Şu an tek isteğimiz barış. Geçen yıl ben 100 lira alıyorken yevmiye olarak bu yıl 80 lira alıyorum. Savaştan dolayı düşürdüler. Ekmek 1 lira. Mutfak masrafları en az 2 bin lira tutuyor. Nasıl geçinelim ki aldığımız parayla? Gece gündüz çalışıyoruz işte” diyor. Kahraman, diğer işçiler gibi onlarında sigortalarının yatırılmadığını ancak 9 nüfuslu bir aileye bakmakla yükümlü olduğunu için çalışmak zorunda olduğunu söylüyor. 18 yaşındaki Demir Doğrama İşçisi Mustafa Ateş ise maddi yetersizlikten dolayı okulunu bırakmak zorunda kalmış. Sigortasının yatırılmamasından ve ücretlerin düşük olmasından şikayet ediyor ve oda “Ama tek isteğimiz, barış olsun” diye konuşuyor.
‘SİGORTASIZ ÇALIŞIYORUZ’ DİYEN İŞÇİYE AZAR
Organize sanayide yürümeye devam ederken Doğu Star isimli bir mobilya montaj atölyesinde işçilerle konuşmaya başlıyoruz. Bu sırada işletme sahibi işçilerin ne söylediklerini dinlemek üzere yanlarına geliyor. İşçilerden birinin “Sigortasız çalışıyoruz” dediğini duyar duymaz hem işçiyi azarlıyor hem de bizleri zorla dışarı çıkarıyor. Kapıda bunları gazeteye yazacağımızı söyleyince ise işçilerin yalan söylediğini ve kendisinin onların adına konuşması gerektiğini söylüyor. Bizler de bu teklifi kabul etmeyerek sanayiden ayrılıyoruz.