Son yılların en büyük emek düşmanlığı
1 Mayıs yaklaşırken Fransa’da emekçilerin gündemi yoğun. 1 Mayıs’ta emekçiler iş yasasında yapılmak istenen değişikliklere karşı sokaklara çıkacak.
SUNU: İşçi ve emekçilerin hak ve kazanımlarına yönelik saldırılar artıyor; kemer sıkma politikaları ve hak gasplarıyla emekçilerin yaşam ve çalışma koşulları sermaye ve patronlar lehine zorlaştırılıyor; esnek çalışma, güvencesiz işler, kolayca işten atılma ve örgütsüzlük yayılıyor.
Yine kimi hükümetlerin savaş politikalarının da etkisiyle 'kriz' haline gelen mülteci akını ve 'terör' saldırıları da işçi ve emekçilerin haklarının gasp edilmesine bahane olarak kullanılıyor.
Ancak tüm bunlara rağmen dünyanın her yerinde işçiler insanca ve demokratik bir yaşam mücadelesini sürdürüyor. Avrupa'da grevlerle büyüyen emek hareketi bunun bir örneği. Bir çok yerde de işçiler acil talepleri ve kapsamlı saldırılara karşı grev ve eylemler yapıyor. Yazı dizimizde, 1 Mayıs'a giderken farklı ülkelerdeki işçi ve emekçi hangi saldırılarla karşı karşıya olduklarını ve bu saldırılara verdikleri yanıtı aktarmaya çalışacağız.
Deniz UZTOPAL
Paris
1 Mayıs yaklaşırken Fransa’da emekçilerin mücadele gündemi yoğun. 28 Nisan ve hemen ardından 1 Mayıs’ta Fransız emekçiler iş yasasında yapılmak istenen değişikliklere karşı sokaklara inecek.
Aylardır süren mücadele artık bir dönüm noktasına geldi. Bunun iki nedeni var; birincisi 3 Mayıs’tan itibaren yasa tasarısının mecliste tartışılmaya başlayacak olması ve hükümetin yaz öncesi sağın da desteğini alarak bu tasarıyı yasa haline dönüştürmek istemesi.
İkincisi ise hükümetin yasayla doğrudan alakalı olmayan birkaç konuda, özellikle de öğrencilerin yıllardır talep ettiği konularda taviz vermiş olması. Gençlik yığını içerisinde bunun nasıl etki ettiği ise 28 Nisan ve 1 Mayıs’ta görülecek.
SON YILLARIN EN TEHLİKELİ YASASI!
Çalışma Bakanı Myriam el Khomri’nin gündeme getirdiği ve bu yüzden ‘Khomri yasası’ denilen yasa tasarısı, özü itibariyle son yılların en tehlikeli planı ve uzun yıllardır büyük sermaye örgütü MEDEF’in gündeme getirdiği, talep ettiği bir plan. Bunun özü iki temel başlıkta özetlenebilir: Yasa hukuksal kurallar arasında var olan “normlar hiyerarşisini” tamamen altüst ediyor. El Khomri tasarısının özü, iş yasası ile şirketlerin kendi çalışma kuralları (iş saatleri, işe alma, sözleşmeler, güvenlik vs…) arasında bir yer değiştirme yasası olması. Neredeyse her şirkete uygun bir “iş yasası” tasarlanacak. İşçilerin yüzyıldır kazandığı hakları topluca garanti altına alan ve öz itibariyle de işçileri koruyan iş yasası böylelikle işlevsizleşmiş olacak. İşyerleri düzeyinde olacak değişikler konusunda, hükümet, sadece işçi temsilcileri ile patronun kendi arasında anlaşması koşulunu dayatıyor. Bu görüşmelerde patronların elini güçlendirmeyi de unutmuyor.
TÜM GÜÇ PATRONA GEÇİYOR
Yasa tasarısını işçi ve emekçiler açısından tehlikeli kılan diğer temel neden ise işyeri düzeyinde güç ilişkilerini patron lehine ciddi olarak değiştirmesi. İşçilere karşı patronun elindeki en güçlü “silahı” olan işten atma kurallarında büyük esneklik tanınıyor. “Ekonomik nedenlerden dolayı” işten çıkartma kurallarının genişletilmesi getiriliyor, ayrıca işçinin yapabileceği ve işten derhal atılmasına yol açabilecek “ağır hatalar” nitelendirilmesi genişletiliyor. Patronun işçi temsilcilerine karşı eli güçlendiriliyor, işten atma kolaylaştırılıyor. Patron ile işçi ya da sendika temsilcileri anlaşamadığı durumda yasa, sendikaları devre dışı bırakmak için şirket düzeyinde “referandumlar” planlamayı da öngörüyor.
Normlar hiyerarşisinde değişiklikte şu ana kadar gündeme gelen konular içerisinde toplu iş sözleşmesini geçersiz kılma henüz yok, ama Avrupa’nın diğer ülkelerinde gündeme gelen ve birçok yerde onaylanan yasalarda doğal sonuçlardan birisinin bu olacağı açıkça görülüyor.
HÜKÜMET SERMAYENİN DESTEĞİNİ İSTİYOR
Fransa’da François Hollande hükümeti gelecek yıl yapılacak cumhurbaşkanlığı seçimlerinden önce Fransız büyük sermayesinin desteğini almak istiyor. Başta çıtayı yüksek tuttu, kısa bir süre sonra kimi maddeleri geri çekti ama bunun amacının yasa tasarısını kabul ettirmeye; CFDT türü gibi sendikaların desteğini almaya yönelik olduğu açık. Öğrencilerin burslarını artırarak ve okul bittikten sonra 4 ay daha ödemeyi kabul ederek gençlerin öfkesini de dindirmeye çalıştığı da malum.
Yalnız Fransız işçi ve emekçiler mücadeleci ve devrimci bir geleneğe sahip ve bu tür manevraları bozma tecrübesi de var. 28 Nisan ve 1 Mayıs gösterileri bu açıdan bir dönüm noktası olacaktır.
GÜVENCESİZLİK VE İŞTEN ATMA TÜM AVRUPA’YA YAYILDI
Avrupa ülkelerinde iş kanunlarında son 5-6 yıldır yapılanlara kısaca bir bakıldığında Fransa’da yapılmak istenilenler daha net anlaşılabilir.
Son onaylanan yasalarla İspanya’da işten atma koşulları büyük oranda genişletildi; patronun işçiler üzerinden ödediği vergiler düşürüldü ve orta büyüklükteki iş yerlerine gençleri bir yıllık deneme süresi iş sözleşmeleri ile işe alabilme olanağı onaylandı. Bu 1 yıllık deneme süreci içinde patron hiçbir gerekçe göstermeden her an işten çıkartabilme hakkına sahip. Yunanistan’da AB Komisyonunun da dayatmalarıyla asgari ücret düşürüldü. 25 yaşın altındaki gençlere asgari ücretin altında bir ücret ödeme olanakları artırıldı ve 2 yıllık deneme süreci dayatıldı. İki yıl içinde işten kovulursalar işsizlik parası alma hakları da bulunmuyor. Hırvatistan 2013’te avro para birimine geçerken AB Komisyonu “toplu işten çıkartma kurallarını kolaylaştırma, enterimer (sosyal güvencesiz) işçiliğin önündeki tüm engellerin kaldırılması ve aylık azami mesai saatini ortadan kaldırmayı” zorunlu kıldı.
Yine 2009’dan bu yana Çek Cumhuriyeti’nde, Portekiz’de, İspanya’da, Slovakya’da, İngiltere’de, Estonya’da, Yunanistan’da ve Romanya’da işten atmalar kolaylaştırıldı.
KIDEM TAZMİNATINA SALDIRILAR
Portekiz’de “İşe uygun olmamanın” çerçevesi büyük oranda genişletildi. Patrona, istediği an “İşe uygun değil” gerekçesiyle işçiyi atma hakkı verildi. Üstelik kıdem tazminatları da olağanüstü oranda düşürüldü.
Keza İtalya’da Başbakan Renzi’nin hükümetinin gündeme getirdiği ‘jobs act’ ile birlikte kıdem tazminatları düşürüldü. Ayrıca, bir işçi işyerinde ne kadar uzun süre çalışırsa o kadar yasal sosyal korunma hakkına sahip olacak ve aynı orana göre de kıdem tazminatı alabilecek. Yani işçi işyerinde ne kadar uzun çalışırsa patrona o kadar “yük” olabilecek. O zaman ‘En kısa sürede işten çıkart, gerekirse tekrar al’ sistemiyle her zaman sıfırdan başlanabilecek.
İngiltere’de işçi mahkemelerine başvurma paralı hale getirildi (İtiraz etmeye 300 avro oranında dosya parası, savcıların iki tarafı çağırdığı durumda ise 1200 avro oranında masraf parası alınacak). Bu yük birçok işçinin işten atılmaya itiraz etmesine engel oluyor, zira mahkemeyi kazanma garantisi yok.
YENİ SÖZLEŞMELER İCAT EDİLİYOR
Diğer taraftan İngiltere, işçiler ile işverenler arasında yeni bir sözleşme icat etti: “Hissedar işçi” sözleşmesi. Haksız yere işten atılan işçiler mahkemeye başvurma ve kıdem tazminatından vazgeçme koşuluyla şirketin hisselerinden bir pay alabilecekler.
İngiltere icadı bir başka sözleşmenin adı ise “sıfır saatli” iş sözleşmesi. 2012’den bu yana hızla yaygınlaştı; 2015’te 740 bin işçi bu sözleşmeyle çalışıyordu. Buna göre, işsizlik kurumlarının baskısıyla işçi, patronla bu sözleşmeyi imzalıyor ama sözleşmeye göre işçi, ay içerisinde ne kadar ve ne zaman çalışacağını bilmiyor.
İşyerinin ihtiyacına göre aranıp çağırılacak ve bir nevi belirtilen ücrete ve saatlere (örneğin gece, hafta sonu vs…) boyun eğmek zorunda kalacak.
Çek Cumhuriyeti’nde aynı iş yerinde 3 defa yenilenebilecek 3 senelik süreli iş sözleşmeleri imzalamak mümkün.
Romanya’da hayata geçirilen son iş yasasında süreli sözleşmeler 5 yıl; Yunanistan, Portekiz ve İspanya’da ise süreli iş sözleşmesi 3 yıl.
TİS’E YÖNELİK CİDDİ SALDIRILAR
Uzun yıllardır AB Komisyonu, “patronlar ile işçiler arasındaki görüşmelerde ademi merkeziyetçiliğin esas alınması”nı dayatıyor. Bu alanda Fransa rakiplerine göre yine “geriden” geliyor ve işçilere “kötü örnek” teşkil edildiğinden dolayı sermayenin sürekli eleştirilerine maruz kalıyor.
İspanya’da, örneğin, 2012’de kabul edilen iş yasasına göre işyeri düzeyinde onaylanan anlaşma ücret, mesai saatleri ve çalışma saatlerinin dağılımı gibi konularında o iş branşındaki imzalanan toplu sözleşmeden önce geliyor.
Yine İrlanda, Portekiz, İtalya ve İspanya’da yasallaşan birçok yasaya göre toplusözleşmelerin yetkileri büyük oranda daraltıldı. Dolayısıyla bu ülkelerde toplu iş sözleşmelerinden etkilenen işçi sayısı da giderek azaldı.
İspanya’da 2008 ile 2013 yılları arasında iş kollarına göre imzalanan toplu iş sözleşmeleri iki kat azaldı. Keza toplu iş sözleşmelerinden faydalanan işçi sayısı 12 milyondan 7 milyona düştü.
Yine Belçika, Bulgaristan, Kıbrıs, Almanya ve Slovakya’da imzalanan toplu iş sözleşmesi sayısı da azalıyor. İşyeri düzeyinde anlaşmalara verilen öncülük toplu iş sözleşmelerini zaman içerisinde fiili olarak da geçersiz kılacak, en azından hedefin bu yönlü olduğu açık. Bu ülkelerde işçinin patronun karşısına yalnız kalması; kendi çıkarlarını örgütsüz ve diğer işçilerden bağımsız savunmasının maddi temelleri konusunda ciddi adımlar atılmış durumda.
1 MAYIS ÖNCESİ DÜNYADAN İŞÇİ EYLEMLERİ
AMERİKA’DA TELEKOMÜNİKASYON ÇALIŞANLARI
ABD’nin iletişim devinde işçilerin grevi ikinci haftasını geride bıraktı. Ülkenin en büyük cep telefonu operatörü ve en yaygın internet servisi sağlayıcısı olan Verizon şirketinin 40 bin çalışanı grevde. Çalışanlar emeklilik maaşlarının düşmesine yol açacak yeni düzenlemeleri reddediyor. Çalışanlar, son üç yılda 39 milyar dolar kâr sağlayan şirketin bir çok iş kolunu Meksika ve Filipinler’deki taşeron firmalara kaydırdığına dikkat çekiyor.
PORTEKİZ LİMAN İŞÇİLERİ
Başkent Lizbon, Setubal ve Figueria da Foz’daki liman işçileri iki haftalık greve çıktılar. İşçiler, patronun ücretleri düşmesine neden olacak yeni toplu iş sözleşmesi önerisini reddediyor.
ROMANYA MADEN İŞÇİLERİ
Romanyalı madenciler Bükreş’te yürüyüş yaparak 800 madencinin işten çıkarılması hazırlığını protesto ettiler. Devlet işletmesi olan Oltenia Enerji Şirketine bağlı madenciler, şirketin 2015 yılında zarar ettiği gerekçesiyle işçilerin işten atılmak istenmesine tepki gösteriyor.
İSKOÇYA OKUL ÇALIŞANLARI
Glasgow kentinde ilkokullarda ‘bekçi, kapıcı’ görevi yapan işçiler, üç günlük grev yaptı. Unison Sendikası üyesi olan ve Kent Meclisine ait şirketin çalışanı olan okul çalışanları, “işçi” statüsünde sayılmadıkları için yıllık 500 ila 1000 avro daha az ödeme alıyorlar. Çalışanlar “ağır ve kirli” işlerde çalıştırıldıklarını belirterek duruma tepki gösteriyorlar.
FRANSA’DA ENERJİ İŞÇİLERİ
Bugün genel greve çıkılacak Fransa’da EDF enerji şirketi çalışan elektrik operatörleri 1 Mayıs sonrası da grev kararı aldı. Hükümetin, şirket bütçesine destek adı altında stokların yüzde 50’sinin İngiltere’deki bir nükleer santral yapımında kullanılmak üzere özel şirkete satılacak olmasını protesto ediyor. İşçiler 3 Mayıs’ta grev yapacak.
YARIN: İngiltere ve Yunanistan’da 1 Mayıs hazırlıkları