Demirtaş: Parlamento halkın malı, bunu size öğreteceğiz
Demirtaş, 'Parlamento babanızın değil, halkın malıdır. Bunu size öğreteceğiz. Burası anonim şirket değil. Siz seçimle, biz KPSS ile gelmedik' dedi.
Halkların Demokratik Partisi (HDP) Eş Genel Başkanı Selahattin Demirtaş, partisinin grup toplantısında AKP'nin getirdiği, CHP ile MHP'nin de desteklediği "dokunulmazlık tasarısı" başta olmak üzere gündeme ilişkin önemli değerlendirmelerde bulundu.
Hafta sonu gerçekleşen 1 Mayıs kutlamalarına değinen Demirtaş, şunları söyledi: "Bu yıl birçok kentte her şeye rağmen alanlara çıkıldı. Birçok yerde ciddi provokasyonlar yapıldı. Şu dönemde halktan korktukları kadar hiçbir şeyden korkmuyorlar. Halk sokağa çıkmasın diye ellerinden geleni yaptılar. Oysa sizin göreviniz, yurttaş izin almaksızın gösteri yapar. Anayasal haktır bu. Valilikler sadece bunu düzenleyebilirler, hükümet yapılacak mitingin güvenliğini sağlamakla yetkilidirler. Fakat ne yapıyorlar aylarca gösterileri yasaklamak için olağanüstü hal ilan ediyorlar. Toplumun sokakla bağını kesmeye çalışıyorlar. Ama her türlü tehdide rağmen yüz binler alanlara çıkarak öylesine güçlü bir mesaj ortaya koydular ki kölelik yasasını da protesto edip, bunun barışla bağını da ortaya koydular. Sokağın canlı, diri olmadığı bir ülkede diktatörlük ilan edilmiş demektir. Biz buna izin vermemeliyiz, sokak meşrudur. Demokrasi sokakta kazanılmıştır. Demokratik barışçıl hakkımızı her yerde kullanmalıyız."
'IŞİD, KİLİS'İ VURUYOR, BİZİMKİLER ROKET DÜŞTÜ DİYORLAR'
Demirtaş'ın grup toplantısındaki konuşmasının satır başları şöyle; "Bir başka önemli mevzu, her nedense durup dururken Kilis'e düşen roket meselesi. Arkadaş öyle bir roket yapmışlar ki her yere giderken hedefe gidiyor, Kilis'e yanlışlıkla düşüyor. Böyle bir roket icat etmişler. Barbar, tecavüz ordusu bunu göstere göstere yapıyor, ama her seferinde Genelkurmay'dan açıklama yapılıyor. Yarım saat, bir saat sonra. 'DAİŞ vuruldu, 300 IŞİD üyesi öldürüldü'. Ne zaman vurdunuz da cenazeleri saydınız. Bari bir gün sonra açıklama yapın. Bütün ülke büyük bir aldatmacayla karşı karşıya. Ne DAİŞ ile karşı mücadele vardır, ne top atışı vardır, ne havadan atış vardır. Zaten Ahrar ül Şam ve Nusra hükümetin koalisyon yaptığı örgütlerdir. Terör örgütü listesinde bile değildir. Kendi aralarında iktidar mücadelesi verirken Türkiye'ye 'Aman bize desteği bırakma' diye roket atıyor, bizimkiler de roket düştü diyor.
'HÜKÜMETE GÖRE IŞİD, ÖFKELİ ÇOCUKLAR'
PYD bizim hükümetimize göre azılı bir terör örgütü. Kilis'e 60 roket atıp, 20 yurttaşı sınır ötesinden katleden, Ankara Garı'nda, Suruç'ta yüzlerce insanımızı katleden tecavüzcü barbar ordusu, Saray'ın ve Davutoğlu'nun 'öfkeli çocukları', tetikçi orduları. O yüzden kızamıyorlar. Başbakan Yardımcısı, 100 metre yanına roket düşüyor, 'Paniğe gerek yok, sokağa çıkmayın' diyor. Vali zaten komedyen midir, şaka mıdır nedir. Nasıl düşmesin, yer çekimi var diyor.
'HÜKÜMET KENDİ PARTİSİNİ YÖNETMEKTEN ACİZ BİR DURUMA DÜŞTÜ'
Kendi partisini yönetmekten aciz bir hükümete dönüştü. Güvenlik kaygısı herkeste var. Haksız da sayılmaz vatandaşlarımız. Her gün İstanbul'da, Ankara'da, Adana'da, Kilis'te, doğunun herhangi bir ilçesinde katliamlar yaşanıyor. Hükümet sanırsınız ki 1 Kasım'da ilk kez iktidara geldiler gibi davranıyorlar. Parlamentodaki, bakın, birkaç gündür, tartışma ve biçimi, özellikle AKP cenahının seçip komisyonlara gönderdiği tetikçi ekibin de niyetinden anlaşılıyor ki, bunlar şiddetle, silahla, zorbalıkla bütün Türkiye'yi dizayn etmeye çalışıyorlar. Parlamento başkanı öyle yanlışlıkla değil, Saray'dan habersiz de değil, laiklikle ilgili yaptığı açıklamalar bütün bu süreçle alakalıdır. Başkanlık ve laikliğin olmadığı, bütün yetkilerin sözde halifede olduğu bir Anayasa, bunu kabul etmeyenlerin de sopayla yola getirildiği bir süreç. İnsanlarımız korksun istiyorlar. İnanın ki hepsi toplumu bir anda korkuyla şoka uğratarak, reflekslerini çalışamaz hale getirerek referandumla mümkünse kendi yeni sistemlerini getirme çabalarıdır.
'TEK TİP İNSAN YARATACAKLAR'
Dokunulmazlıklar mevzusu bu darbe sürecinden asla bağımsız ele alınmayacak bir girişimdir. 7 Haziran akşamı Türkiye'de bir saray darbesi gerçekleşti.
7 Haziran'dan bir hafta önce planlandı, anketler netleşince, tek başına iktidar olamayacakları ortaya çıkınca, HDP'nin barajı aştığı ortaya çıkınca Saray'da darbe planı yapıldı ve MHP Genel Başkanı'yla 7 Haziran öncesi anlaşma sağlandı. Senin de gidişatın iyi değil, bizim de değil diye anlaştılar. Güvenlik kaygısıyla oylar toparlanacak, rejim değiştirilecek. 7 Haziran darbesi Türkiye'de askeri darbelerin dışında gerçekleşmiş başka tür bir darbedir. Darbe şu anda işlemeye devam ediyor. Hala amacına ulaşabilmiş değil. İnanç, kimlik, etnisite, mezhep açısından hiçbir farklılık asla kabul edilmeyecek. Darbe amacına ulaşırsa eğer, tek tip bir insan tipi yaratacaklar.
'SARAY'DAKİ ZAT EN TEHLİKELİ İNSAN TİPİDİR'
Saray'daki zatın konuşmalarına dikkat edin. Yaratmak istediği gençlik tipini anlata anlata dolaşıyor. Nasıl bir düzen istediğini anlata anlata geziyor. Bu zat bir filozof, bir entelektüel değil. Bugüne kadar toplumsal sorunların çözümüyle ilgili tek bir fikri yoktur. Zaten üniversiteyi bitirip bitirmediği muammadır. Kitap okumadığını zaten kendisi söylüyor. Bir insan ilkokulu bile bitirmemiş olabilir, cehalet başka bir şey. Kitap okumam diyor. Danışmanlarım okur, özetini anlatır diyor. Entelektüel birikimi bu kadar ve bu adam ülkenin gelecek yüz yılını ben 'dizayn edeceğim' diyor. Adaletten, demokrasiden, insan haklarından anlamaz. Tarih bilmez, emperyalizm bilmez, sabah akşam buna saydırır. Ona sorsanız, bütün millet cahildir, her şeyi kendisi bilir. İşte en tehlikeli insan tipi, işte en tehlikeli insan tipi 7 Haziran'da darbe yaptı.
'ERDOĞAN YALAN ÜNİVERSİTESİNİ BİTİRMİŞ'
Hangi yetkiyle parlamentoya bunların dokunulmazlıkları kalkacak diye yetki veriyorsun. HDP var olduğu müddetçe bu darbe amacına ulaşamaz biliyor. Bunu benim çıktığı gibi 'Ey halkım, ben darbe yaptım, önünde de HDP'liler engel, o yüzden dokunulmazlıklarını kaldırıyorum. Çin malı milliyetçi partiyle ortak oldum' diyemiyor. O yüzden yalan atıyor. 50 üniversiteyi bitirseniz, onun kadar yalancı olamıyorsunuz. Yalan Üniversitesi'ni bitirmiş. Stajyer başbakan öyle değil, yalan söyleyince belli ediyor. Ustası öyle değil, maşallahı var. Ustası söylüyor, sonra stajyeri tekrarlıyor.
Dokunulmazlıklar bunlardan bağımsız değil. Ne dediler, 'Milletvekilleri bagajında silah taşıdılar, dokunulmazlıklarını kaldıracağız.' Bu yalanla başladılar. Uzun uzun okumayayım fezlekeyi. Silah, mühimmat ve diğer malzemelerin Faysal Sarıyıldız'ın aracına yerleştirilmediği, çünkü söz konusu operasyonun yapıldığı yerde Sarıyıldız'ın aracı 18 saat öncedir.
Polis muhtemelen bir yerde silah yakalamış, 18 saat sonra bir tane akıllının orada birden bire bir komplo aklına gelmiş. Biz bunu Faysal Sarıyıldız'ın üstüne yıkalım demişler. Fakat operasyon saatleri, tutmamış. Bu ekip kötü çalışmış olacak ki, savcı işin içinden çıkamamış. Fezleke düzenlenmiş. Faysal Sarıyıldız'dan kilometrelerce uzakta. Faysal Sarıyıldız benzin alırken fotoğraf çekilmiş. Sadece bu var. Bu iki görüntü birleştirmeye çalışılmış. Savcı, 'Evet, silahın Sarıyıldız'ın aracına yerleştirilmediği anlaşılıyor. Fakat yine de, dokunulmazlığının kaldırılmasına... HDP'li vekiller silah taşıdı' fezlekesi budur.
'BU HÜKÜMET SİZİ KANDIRIYOR'
Birkaç milletvekilimiz üzerinden fırtına koparıp, mümkünse içeri attırıp kamuoyunun gazını almaya çalışıyorlar. Evladı askerde olan, nöbette olan, güvenlik görevlisi, polis olan anne babalar bilsinler; Bu hükümet sizi kandırıyor. Ortada başarı yok, felaket var. İnanılmaz bir hükümet başarısızlığı var. Şimdi bizi sözde bu yargının önüne atıp, sizin duygularınızı okşayarak bütün bu ölümlerin üstünü örtmeye çalışıyorlar. Sözde terörle mücadele ediyorlar ya, bundan yine PKK kaybetmeyecek, yine kazanacak.
DAVUTOĞLU'YA GÖNDERME: TEZKERENİ ALDIN, GİDİYORSUN
Bunun çözümü Sur'da yaptığınız da değil, parlamentoda yaptığınız da değil. Bunun yolu müzakeredir. Bunu anlatmayalım diye tetikçi bir ekip göndermişler. Özellikle kafası basmayan bir grup tetikçiyi, kazma olarak, kalas olarak kullanmak için özellikle seçmişler. Stajyer Başbakan bunları kutluyor, 'Destan yazdılar' diye. Senin tezkereni yazmışlar haberin yok. Aldın tezkereni gidiyorsun işte. 50 defa seni uyarmadım mı? Kazansan da, kaybetsen de gidicisin demedim mi? HDP büyürse sen de kurtulursun demedim mi? Ne oldu, dediğimize geldi. Hiçbir zaman gelemedin gerçi. 23 Nisan'da oturan çocuklar bile daha keyifli oturdu, sen o koltukta bir gün oturamadın.
Peşini bırakmayacağız diyor. Şu grubun ömrü cezaevinde geçmiş ya. Mesele biz olsak, biraz da kafa dinlemek için gider yatarız. Dün komisyonda büyük iş başarmış gibi birbirlerini kutluyorlar. Olacaklardan korkmasak evet oyu verip bir an önce süreci hızlandırabiliriz. Bizim vicdanımız var, ahlakımız var, halka verdiğimiz sözler var.
Komisyon aşaması geçildi, genel kurula getireceksiniz. Parmak sizde, kol sizde, sayı sizde. Gücünüz yeterse çıkarır, kaldırırsınız. Bunların adı 'dokunulmazlığın kaldırılması' değil, 'HDP'nin tasfiye edilmesi yasası'dır. Bizim teklifimiz sizinkinden daha radikal. Şu süreye kadar değil, tümden kürsü dokunulmazlığı hariç hepsini kaldıralım. Evet diyorsanız, hemen bunu komisyona alalım, evet oyu vermeye de hazırız.
'BİZİ BAĞIMLI MAHKEMELERİNİZDE YARGILAYAMAYACAKSINIZ'
Bir grup milletvekilimizi, AKP hukuk komisyonu haline gelmiş mahkemelerin önüne atıp linç ettirmeye çalışacaklar. Biz buna karşı sessiz mi kalacağız. Daha önce de ifade ettim. 330 ya da 367'yi bulursanız, bizi kendi bağımlı mahkemelerinizde yargılamanıza izin vermeyeceğiz. Asla böyle bir şey yapamayacaksınız. Tek bir arkadaşımız, ifade vermeye çağrıldığında polise, savcıya, mahkemeye gitmeyeceğiz. Tutuklamak mı istiyorsunuz? Biz tıpış tıpış kendi ayağımızla gitmeyeceğiz. Bu parlamento sizin babanızın malı değil, halkın malıdır. Bunu size öğreteceğiz. Sende irade kalmamış, saraydaki seni eze eze yerin dibine sokmuş, Meclis'e gelmeye yüzün yok. Bizi Meclis'e sokmamakla tehdit edeceksin.
Parlamento halkın iradesidir. Savunacağız. Ama arkadaşlarımız tutuklanır, milletvekilliklerinin düşürülmesine kadar gidilirse, hiçbir seçenek bizim açımızdan tartışılmaz olmayacaktır. Parlamentoyu partiler değil, halk kurar. Halk isterse birden fazla parlamento da kurar. Halk böyledir.
AKP yenilecektir. Saray yenilecektir. Bundan şüpheniz olmasın. Kazanacak olan biz olacağız. Bir kez daha bu zorlu dönemde tek vücut halinde duran bütün milletvekili arkadaşlarıma, kendisinden çok kendisini seçen halkın iradesine bağlı olan, saygı duyan arkadaşlarıma cani gönülden teşekkür ediyorum." (DİHA)