TOFAŞ işçileri: Direniş bize düşünmeyi öğretti
Metal direnişinin yıl dönümünde TOFAŞ işçileriyle metal direnişinden sonra yaşananları konuşmak üzere bir araya geldik.
Eren ÖNER
Bursa
TOFAŞ, üretim ve ihracat kadar çalışma koşullarının kötülüğü ve ücretlerin düşüklüğü konusunda da lider fabrikalardan. Bu nedenle de geçen yıl mayıs ayında Renault’nun arkasından direnişe katılan ikinci fabrika oldu. Biz de direnişin yıl dönümünde TOFAŞ işçileriyle metal direnişinden sonra yaşananları konuşmak üzere bir araya geldik.
İşçilerin Türk Metal’den istifa etmesinin ardından Çelik-İş’in örgütlendiği fabrikada 9 yıldır çalışan bir işçiyle bir araya geliyoruz. Çelik-İş üyesi. Fabrikadaki son durumu şöyle anlattı:”Fabrikada herkes çalışmaya devam ediyor. Herkes herhangi bir mücadeleye, bir söze kulak kabartıyor. Ancak sendikanın ve patronun üzerine çullanacağından korkan işçi hareket edemez durumda kalıyor. Yoksa sendikaların bile gündemine doğru düzgün almadığı birçok şey fabrikada tartışılıyor. Kiralık işçi meselesinden, özel istihdam bürolarına her şey bir şekilde konuşuluyor. Sözleşmede ne olacağı tartışılıyor. İş koşullarının ağırlığı ve yeni alınan işçilerle birlikte hedeflenen üretim tartışılıyor. Su akıyor ama başka hiçbir şeye etki etmiyor. Hararetli ama hareketsiz...”
GÖZLER 2017 SÖZLEŞMESİNDE
Geçen sene yaşanan direnişin ardından işçilerin daha çok araştırıp tartıştığını ve daha çok üzerine düştüğünü ifade eden işçi, “Sendikaları yük olarak görüyor işçi ama patron işçinin kendi hakkını savunup kendi sözleşmesini yapmasına izin vermediği için sendikaya mecbur kalıyor” dedi. İşçilerin bütün sendikalara tepkili olduğunu anlatan işçi, metal direnişinin ardından fabrikada yaşanan değişime ilişkin ise şunları dile getirdi: “Direniş bize birçok arkadaşımızı kaybettirdi. Sendika, patron, temsilci seçimi derken biz arkadaşlarımızı kapı önünde gördük. Direnişten sonra bizler her ne kadar harekete geçme, bir hakkımızı alma bakımından ileri gidememiş olsak da, artık fabrikada bazı şeyler tartışılır hale geldi. Direniş bize düşünmeyi öğretti. Direnişte düşünmediklerimizi sonradan düşündüğümüz için arkadaşlarımız fabrikadan gitti.”
Metal eylemlerinin başlamasının en temel sebebinin Bosch sözleşmesi olduğunu belirterek 2017 sözleşmesine dikkat çeken işçi, tüm işçilerin sözleşmeyi merakla beklediğini anlattı: “Şimdi yeni sözleşme dönemi geliyor. Artık biliyoruz ki imzalandıktan sonra değil imzalanmadan yapmak gerek ne yapılacaksa yoksa patron seni bir şekilde parçalayıp olanı da alıyor. Ha işçiye sorarsanız geçen seneye göre daha akıllı daha ince eleyip sık dokuyor ama atılma korkusuyla hiçbir şey yapmıyor. Sendikacılara sormak yerine kendi kendine araştırıyor. Öğrenmeye çalışıyor sözleşmeyi.”
İŞÇİLER 2017 SÖZLEŞMESİNİ BEKLİYOR
Bir başka işçiyle konuşuyoruz. TOFAŞ’ta mayıs direnişinin ardından girmiş. Türk Metal üyesi ama kendi deyimiyle “taraftarı değil.” Hatta Türk Metal taraftarı olmanın şartlarını şöyle sıralıyor: “Arkadaşlarının parasını pavyonda yemek, otellerde o parayla tatil yapıp, kendine özel zam veya maaş almak.” Bakması gereken çocukları ve ödenesi gereken borçları olduğu için TOFAŞ’a girdiğini anlatan işçi, Türk Metal’e bu nedenle üye olmuş. İşe girer girmez Türk Metal yöneticilerinin kendini arayıp tehdit ettiğini anlatan işçi, sendikacıların fabrikada yapmadığını bırakmadığını ama işçilerin sorunuyla ilgilenmediğini dile getirdi: “Geldim geleli 50 defa serviste ayakta gittim. Mesaiden çıkıp ayakta gitmek kadar büyük bir işkence yok. Sözleşme yapılacak taslak hazırlanıyor. İşçiyle en ufak bir şey paylaşıp soru soran yok.” Çelik-İş’i ise pasif kalmakla suçlayan işçi, “Servis sorunu facebook üzerinden TOFAŞ yönetimine atar yapmakla çözülmez” dedi.
İşçi “Sendikaların hepsi için dönüm noktası. İşçi kulak oldu bekliyor. Nerede ne alındı hepsini takip ediyor. Böyle uzun bir durgunluğun sebebi bence 2017’yi bekleyiş. İşçilerin büyük çoğunluğu sendikalarını seçti üye oldu ama hiçbir şeyin garantisi yok. Sendikaların ne yaptığının farkında işçiler sadece sabredip sözleşmeyi bekliyor” diye konuştu.
İŞÇİNİN İŞÇİDEN BAŞKA GÜVENECEK BİR ŞEYİ YOK
Tecrübesi ve fabrikadaki geçmişi nedeniyle konuşması çıt çıkmadan ve saygıyla dinlenen bir TOFAŞ işçisi ise durumu en net ve sade şekilde şöyle anlattı: “Ben çok uzun yıllardır TOFAŞ işçisiyim. Koç Vakfından alacağım olmasa neler yaparım. Aslında yaptım da benim kıdemimde çok az işçi vardı direnişte bu çocuklar haklıydı. Haklının yanında olmaya çalıştım. Ama kolay değil hayatımı verip hak ettiğim paraları alamamaktan korktum. Ben fabrika dışında hayat görmedim. Korkumun bir sebebi var. Benim bütün birikimim bütün emeğim alacağım paralar. Başka hiçbir şeyim yok. Daha sağlam basılsaydı, direnişten sonra işten kimse attırılmasaydı. Hâlâ önlerde dururdum ama zayıfladık.”
İşçilerin 2017 sözleşmesinde de istediklerini alabilmeleri için direnişten öğrendiklerini hayata geçirmeleri gerektiğini söyleyen işçi, şunları dile getirdi: “Herkes her şeyi biliyor ama işçiyi birbirine kenetleyecek bir bağ yok.” İşçilerin arasındaki bağın güçlenmesinin, birlik ve beraberliğin maaşlarından da, çalışma koşullarından da kıymetli olduğuna dikkat çeken işçi “Birlik olursa diğerleri zaten gelir. Ben yapamadım onlar yaparlar umarım. İşçi birbirine kenetlenmeli çalıştığım sürede gördüğüm bütün her şeyden öğrendiğim tek şey de bu.” Deneyimli bir işçi olarak yeni işçilere ise şu nasihatta bulundu: “Sendika çözer sorunu ama sen sendika olmazsan patron konar tepene. Birliği sendikayla sağlarsın, ama sendikayı elinde tutarsan, yoksa birbirinizden başka güvenecek bir şeyiniz yok.”