Eve külçe gibi geliyoruz
Organize sanayide gıda, tekstil sektörlerinden sonra metal sektöründe de patronların son yıllarda daha fazla kadın işçi çalıştırdığı dikkat çekiyor.

Gökçe ARSLAN / Haşim DEMİR
Organize sanayi bölgelerinde gıda, petrokimya, deri, tekstil sektörlerinden sonra metal sektöründe de patronların son yıllarda daha fazla kadın işçi çalıştırdığı dikkat çekiyor. Bu durum Ümraniye Dudullu Organize Sanayi Bölgesi’nde (OSB) kurulu olan Entes Elektrik, Ünifil, Penta, BİLNET, ABB, ARMSAN Silah Sanayi, PELSAN Elektrik, GÜN-SA Elektrik, VİKO Elektrik gibi fabrikalarda da göze çarpıyor. Bu fabrikalarda çalışan kadın işçiler, ağır çalışma koşullarından, işçi sağlığı, iş güvenliği tedbirlerinin uygulanmamasından dolayı, başta bel fıtığı, akciğer rahatsızlıkları, deri kanseri, işitme kaybı, bel omur kaymaları, tüberküloz gibi hastalıklara yakalanıyor. Uzun çalışma saatleri üstüne bir de evdeki işler eklenince, uykusuzlukları ve yorgunlukları kronikleşen kadın işçilerin ücretleri de çok düşük.
Ümraniye’de metal sektöründe çalışan kadınlar, çalışma koşullarını dergimize anlattı.
‘BİZİ İNSAN YERİNE KOYAN YOK’
Palsan Elektrik’te çalışan bir kadın işçi, daha işe başlar başlamaz ustabaşı, müdür ve teknik eleman olan mühendislerin, işçileri “performans” adına adeta yarıştırırcasına parça başı mal üretmeye zorladığını ve ücretlendirmenin buna göre yapıldığını anlatıyor: “Bize yarış atı muamelesi yapılıyor. Her bölümde kadın işçi var. Sadece sevkıyatta yok. İnanın yükleme ve boşaltma işlerinde, depoda bile bizi çalıştırıyorlar. Asgari Geçim İndirimini (AGİ) ödemiyorlar. Ayda en az 50-70 saat arası fazla mesai yapıyoruz ve bunlar büyük oranda bordroya yansımıyor. Bize ödenen 1500-1600 lira. Asgari ücrete 100-150 lira ek veriyorlar. Bel ağrılarından, fıtıktan, eklem kireçlenmelerinden dolayı sakat kalma riskimiz var. Kadın işçiler olarak sürekli bir taciz altındaymışız hissiyle çalışıyoruz. Fazla mesai ile birlikte günde 10-12 saat çalışmaya insan dayanabilir mi? Hiçbir sosyal hayatımız yok. Külçe gibi eve gidip geliyoruz. Bizi insan yerine koyan yok. Sendika yok. Örgütlenme yok. Burada patron istediğini yapıyor. Buna karşı birleşmezsek bu sömürü çarkı sürgit sürer.”
HİÇBİR HAK HUKUK YOK
PENTA’da çalışan bir kadın ise bu sömürü çarkında Çalışma Bakanlığı’ndan OSB yönetimine kadar herkesin sömürü çarkında payı olduğunu düşünüyor. Hiçbir hakkın, hukukun olmadığı OSB’de patronların işçilere “eti senin kemiği benim” misali davrandığını söylüyor. “Fabrikamızda 600 kişi çalışıyor. Kadın işçilerin tamamı bir tedirginlik altında çalışıyor burada. Çeşitli tacizlerin hedefi oluyorsun. En önemlisi de ağır iş. Görünürde kolay gibi... Günde 10 saat çalışınca, yığılıp kalıyorsun evde. Benim gibi evli kadınların vah haline. Bir de çocuğun nazı, kocanın şiddeti eklenince hayat zindan oluyor. Ayda elime net geçen 1500 lira, bununla aile nasıl geçinsin. Bel fıtığı, boyun kireçlenmesi, kimyevi maddelerden korunamıyorsun; bir de sağlığımız elden gidiyor. Normalde ağır işlerde kadınların çalışmaması lazım. Mecburen çalışıyoruz. İnsanlar işsiz kalmayayım diye en kötü şeye razı oluyor. Kötü olan bu. Patronlar bunu fırsata çeviriyor.”
OSB KREŞİNDEN FAYDALANMAK NE MÜMKÜN
BİLNET’de çalışan kadın işçiler de, çalışma koşullarının ağırlığından şikayetçi. “Kadınlar her yerde horlanıyor, eziliyor. BİLNET’de de öyle, iliklerine kadar sömürülüyorlar” diyen bir BİLNET işçisi, “Mecbur olmasam metal sektöründe çalışmam” diyor. İşyerinde 450 işçi çalıştığını söyleyen kadın işçi, çalışma koşullarını şöyle anlatıyor: “SGK var ama çoğu sosyal hakkımız yok. Doğum iznini yeterince kullanamıyoruz, çocuklarımızı verebileceğimiz kreş yok. OSB kreşi var, ama o da neredeyse aldığımız bir asgari ücret kadar istiyor. 30 yaşında kambur oluyoruz. İşçi sağlığı, iş güvenliği tedbirleri OSB genelinde de, bizim fabrikamızda da uygulanmıyor. Beslenme yetersizliği ve uykusuzluktan dolayı hasta olan arkadaşlarımız var. Örgütlenmez, bir araya gelip bu sorunlar için mücadele etmezsek vah halimize derim.”
28 YAŞIMDA İKİ BÜKLÜM OLDUM
GÜN-SA Elektrik’te montaj bölümünde çalışan başka bir kadın işçi, metal sektöründe kadın işçilerin sayısının artmasının “bilinçli bir tercih” olduğunu düşünüyor: “Bizim işyerimizi Schneider Elektrik kendi bünyesine kattı. Ama firma ismi değişmedi. 350 işçi çalışıyor, 100’den fazlası kadın. Montaj bölümü başta olmak üzere tüm üretim dallarında kadın işçiler çalışıyor. 35 yaş sınırlaması getirdiler. Patron bilerek Türk-Metal üyesi eski Packard Elektrik işçilerini işe aldı. Normalde Schneider Elektrik’e ait işyerlerinde Birleşik Metal-İş Sendikası örgütlü. Patron Türk Metal Sendikasını tercih ettirmeye çalışıyor. Üç işçi bir araya gelip konuşamıyor. İspiyonculuk çok. Koşullar çok ağır. Bir erkek işçinin bile altında kalkamayacağı zor işleri bize yaptırıyorlar. Kolayca rapor, izin alamıyorsun. 28 yaşında iki büklüm olmuş durumdayım. Nereye kadar sürecek bilmiyorum.”
İTİRAZ EDENE KAPI GÖSTERİLİYOR
ENTES Elektrik’te çalışan bir kadın işçi, erkek işçilerin küfürlü konuşmaları ve esprilerini “tacizin dik alası” olarak görüyor. Erkek işçilerin bile kaldıramadığı kolileri, malzemeleri kaldırmak zorunda bırakıldıklarını belirterek, “Sosyal haklarımız bir bir yok ediliyor. Ücretlerimiz düşük. Ürettiğimiz mal karşılığında istediğimiz ücreti alamıyoruz. Sık sık sınav gibi form doldurtup test yapıyorlar. Aklımıza yatmayan bir soruya yanıt vermediğimiz veya itiraz ettiğimizde bizden savunma isteniyor. Karşı çıktığımızda bize kapı gösteriliyor. Sık sık iş kazalarından yaralanmalar oluyor. İş yoğunluğunda mesai adı altında 10-12 saat çalışmak zorundayız. Ücret zammı bize sorulmadan ve çok düşük yapılıyor. Karşı çıktığımızda ise işten atma tehdidiyle karşılaşıyoruz” diye anlatıyor.
ÖRGÜTLENMEK ŞART!
ÜNİFİL işçileri fabrika sürekli büyürken, ücretleri artmadığı gibi sosyal haklarının sürekli budanmasına tepkili. Yıllardır ÜNİFİL’de çalışan bir işçi, “İşçilerin çoğunun ücreti açlık sınırında veya altındadır. Fazla mesailerle ancak biraz düzelebiliyor. Çalışma koşulları ağır. Bari eşit işe eşit ücret uygulansa...” diye anlatıyor. ÜNİFİL’deki çalışma koşullarına karşı geçmiş yıllardaki sendikal örgütlenme girişimleri engellenmiş. “Sendikal örgütlenmeye tahammül edemiyorlar. Çelik-İş örgütlendi ona bile müdahale ettiler. Eskiden Birleşik Metal-İş Sendikası örgütlenmişti, birçok işçi bu yüzden işten atıldı. Ama bize sendika lazım. Aksi halde köle olmaya devam edeceğiz” diyor.
BEYAZ YAKALI DA SÖMÜRÜLÜYOR
ABB’de teknik eleman olarak çalışan bir kadın ise “beyaz yakalı”ların da sömürüldüğüne dikkat çekiyor. “İnanın teknik eleman da olsan, mühendis de olsan sömürülüyorsun, eziliyorsun, alın terinin karşılığını alamıyorsun. Çifte standart burada da sürüyor. İşçiye göre 100-200 lira fazla alıyorsun. Mesai saatleri aynı. Aynı sosyal haklara tabisin. Taciz ve aşağılamalar burada da var” diyerek, fabrikada örgütlü Birleşik Metal-İş Sendikası’nın gerektiği gibi mücadele vermemesinden şikayet ediyor.
Evrensel'i Takip Et