Nerede bu sosyal devlet?
Yaşadıklarımız karşısında emekçilerin, kadınların, çocukların hayatını hiçe sayanlara karşı dayanışma ve mücadeleyi büyüteceğiz...
Adile DOĞAN
Esenyalı Kadın Dayanışma Derneği olarak kurulduğumuzdan beri kadınların yaşadığı birçok sorunla, olayla karşılaştık. Şiddet, istismar, yoksulluk ve daha tanımını bile yapamadığımız birçok vaka... Derneğe her gün en az bir kadın bu saydığımız sorunlarla başvuruyor. Kiminin sorununa çözüm buluyoruz. Yanımızda kalıp mücadelenin bir parçası olmayı seçenler de oluyor, bir daha derneğe uğramayanlar da oluyor.
Geçen gün bir dernek üyemiz aradı. Evlerinin yanındaki boş arazide, 6 yaşlarında bir oğlan çocuğunun sabahtan akşama kadar sokakta olduğunu, ayağında ayakkabı bile olmadığını anlattı. Üyemiz çocuğun bu durumuna çok üzülmüş ve etrafından yardım toplayarak bir ayakkabı almış, ama içi rahat etmemiş. “Cin gibi çocuk, sokaklarda büyümesin. Ailesi var, ama kimler, neredeler bilmiyoruz” dedi. Çocuğun daha 1. sınıf öğrencisi olduğunu, ama okulu bıraktığını öğrenmiş. Çocuğa “Neden?” diye sorduğunda ilk başta cevap alamamış. Sorulan soruları öyle hemen yanıtlamıyormuş. “Karnın aç mı?” diye sorunca da aç olduğu halde “Tokum” diyormuş. Sonra sonra, okulu neden bıraktığı sorusunun yanıtını almış: “Beslenme götüremediğim için.”
Dernekten birkaç kadın arkadaş, ne yapabileceğimizi öğrenmek ve aileyle tanışmak için evlerine gidiyoruz. Daha kapı açılmadan yoksulluğun kokusu buram buram geliyor. Evin duvarlarındaki rutubet yarıya kadar inmiş durumda, yerlerde halı yok. Bu evde en küçüğü 3 aylık –beşiği bile olmayan–, beş altı çocuk yaşıyor. Kapı açılınca karşımıza iki genç kadın çıkıyor. ‘Kardeşler mi’ diye içimizden geçirecekken kuma olduklarını öğreniyoruz.
Biri 28 yaşında, diğeri 20. Büyük olanın 4 çocuğu, diğerinin 2 çocuğu var. Bu ziyaretten birkaç gün sonra öğreniyoruz ki 4 çocuk annesi olan, eşinden şiddet görmüş, abileri de gelip almış. Onları elimizde birkaç oyuncakla tekrar ziyarete gittiğimizde çocukların gözleri ışıl ışıl oluyor. Bizi görünce 6 yaşında olan “Annem gitti” diyor.
Kapıyı açan genç kadın bizi içeri buyur ediyor. Kumasının nerede olduğunu sorduğumuzda önce söylemek istemese de sohbet ilerlediğinde eşinin ikisine de şiddet uyguladığını anlatıyor. “Ben daha 17 yaşındaydım. Evli olduğunu söylemedi, kandırdı beni, kaçırdı. Şimdi bu çaresizliğin içinde yaşamaya çalışıyorum. Kumamın ağabeyleri sahip çıktı, ama kaçtığım için kimse beni istemez” diyor. Biz sohbet ederken kapı çalıyor. 10 yaşında olan büyük çocuk “Annem gelmiş!” diye içeri sevinçle giriyor. Bizi görünce de gözlerine aniden düşen hüzün hepimizi derinden yaralıyor.
Bir çözüm bulmalı, bir şey yapmalı diye düşünürken okula gitmeye karar verdik. Okul yönetimiyle görüşüp; “Bu çocuklar okula gelmiyor. Neden arayıp sormuyorsunuz, niye yasal işlem başlatmıyorsunuz?” dedik. Okul yönetiminin bile etraftan duyduklarından ötürü babadan çekindiğini düşündük.
10 yaşındaki çocuk öğretmenini sevdiği için okula gitmeye devam ediyor. Ama onun da ne beslenmesi var ne de düzgün kıyafeti. Biz kadınlarla kendi aramızda para toplayıp beslenmesi için kantinle okul bitinceye kadar anlaştık. Çünkü okula devam etmesinin koşullarından biri de bu.
Şimdi işin başına dönecek olursak, bizler dayanışma gösterdik. Mahallede zaten birçok aile de böyle yapıyor. Kendi durumları da çok iyi değil ama okulda hangi sınıfta hangi çocuğun beslemesi ya da defteri, kalemi yoksa dayanışmayla çözüyorlar. Aynı durumda olduğumuz için birbirimizi anlıyor, yoksullukla baş etmeye çalışıyoruz.
Peki, biz bunları yaparken Belediye, Kaymakamlık, Milli Eğitim ne yapıyor? Bir evde kuma olan iki kadın, ikisi de koca tarafından işkence görüyor. Karakolluk oluyorlar, ama bakıyorsun, üç gün sonra bir aradalar. Yoksulluk diz boyu... Biz kaç defa bu çocukların çöpten ekmek çıkardıklarına tanıklık ettik. Belediye ve Kaymakamlığa başvurmuşlar; ama yine de bir şey yok. Bu çocuklar aylardır okula gidemiyor. Milli Eğitim’den “Bu çocuklar neden derse girmiyor?” diye bir uyarı yok. Yani hiçbir alanda denetim yok. Sadece göz yumma var, görmezden gelme var.
Her gün çocuk istismarı haberlerini okuduğumuz, izlediğimiz halde ne yazık ki bu çocukların sokaklarda her türlü istismara açık durumda olduklarını görmezden geliyorlar. Geçen gün 6 yaşındaki çocuğu hem uyuşturucu kullanan, hem de daha önce çocukları istismar ettiği iddia edilen birinin yanından kendi elimle aldım. Elinden tutmuş bir yere götürüyordu, bense tesadüfen oradan geçiyordum. Peki, orada olmasaydım ne olacaktı? “Bir kereden bir şey olmaz mı?” diyeceklerdi...
Bu yaşadıklarımız karşısında bizler emekçilerin, kadınların, çocukların hayatını hiçe sayanlara karşı dayanışma ve mücadeleyi büyüteceğiz. ‘Yeni Türkiye’ diyenlere her fırsatta “Nerede sosyal devlet?” diye soracağız.