Hak temelli bütüncül bir çocuk politikası gerekli
İktidar nasıl bir yaşam biçimi istiyor? Kimlerle yaşamak istiyor? Çocuklarla yaşamak istemiyor, kadınlarla yaşamak istemiyor mesela...

Burcu YILDIRIM / Derya KAYA
Gündem Çocuk Derneği yaklaşık 10 yıldır çocuk hakkı ihlalleri üzerine çalışan bir dernek. Dernek, “erken evliliğe izin” veren kanuna karşı bir topluluk davası açtı. Bu dava aynı zamanda Türkiye’nin ilk topluluk davası. Davanın ilk duruşması ise geçtiğimiz günlerde Ankara 10. Aile Mahkemesi’nde görüldü. Mahkeme dosyayı, çocuk evliliğine iznin anayasaya ve uluslararası sözleşmelere aykırı olduğu iddiasının incelenmesi için Anayasa Mahkemesi’ne gönderdi. Hukuksal süreç devam ederken biz de hem çocuk yaşta evlilikleri ve davayı hem de çocuk istismarını Gündem Çocuk Derneği’nden Sosyal Hizmet Uzmanı Esin Koman ile konuştuk.
İHLALLERİ ORTAYA ÇIKARMAK YETMEZ
Esin Koman ile Gündem Çocuk Derneği’nde buluşuyoruz ve sohbetimize derneğin açtığı davaya ilişkin süreçle başlıyoruz. Koman, çocuklarla ilgili bir dernek oldukları için, erken yaşta evliliğin çocuk hakkı ihlali olmasını gerekçe göstererek topluluk davası açmaya karar verdiklerini belirtiyor. Bu davanın bundan sonraki süreçler için de emsal oluşturması bakımından önemini vurguluyor Koman. İhlalleri ortaya çıkarmanın yeterli olmadığını söyleyen Koman, bunların bir daha yaşanmaması için yapılması gerekenlerin önemine dikkat çekiyor. “Diğer yandan hukuksal süreç çok zor” diyor ve dernek olarak üzerinde çalıştıkları konuları özetliyor: “Bu tür davalar nerede tıkanıyor, aile ve çocuklar sürecin neresinde mağdur oluyor, çocuk davanın hangi aşamasında görünmez oluyor, yok sayılıyor, hangi aşamada aile çocuk evliliğine izin vermek zorunda kalıyor, bunları izliyoruz.”
ASIL MAĞDURİYET EVLİLİK SONRASI BAŞLIYOR
Hâkim, savcı, avukat ve ailelerin sahip olduğu çarpık çocuk algısının yıkılması gerektiğini belirten Koman, “çocuğun daha fazla mağdur edilmemesi” gerekçesiyle evliliklere izin verildiğini, mağduriyetin ise asıl evlilik sonrası artarak devam ettiğini söylüyor. Aile için sürecin zorluğuna da dikkat çeken Koman, ekonomik yoksunluklara ve aile içi şiddete de vurgu yapıyor. “O yükü kaldıramıyor aileler, toplum zaten kendi çocuğuyla ilgili bir sürü şey söyleyecek, namussuz diyecek, kötüleyecektir. Çocukla ilişki kurmak istemeyeceklerdir. Aile göç etmek zorunda kalacaktır. Tüm bunları düşündüğümüzde sanki oradan bir şekilde kurtuluyormuş gibi ‘evlilik olsun ve bitsin bu süreç’ görüşünde oluyorlar” diyen Koman, kız çocuğunu yok saymanın ailenin yoksulluğunu azaltmaya dönük etkisine de dikkat çekiyor: “Bu şekilde ailenin üzerinden bakmakla zorunlu olduğu bir yük de kalkmış oluyor!”
UZUN SÜRELİ DESTEK VERİLMELİ
Türkiye’de eksik olan şeyin, bütüncül bir çocuk politikası ve çocuğa hak temelli bir bakış açısı olduğunu belirtiyor Koman. İstismar davalarında ise asıl meselenin çocuk olduğunu, bundan sonra hayatlarına ve eğitimlerine nasıl devam edeceklerinin önemli bir nokta olduğunu vurguluyor. Şiddetin şiddeti doğurduğunu ve çocuklara başka bir yol gösterilmediyse bunun olumsuz sonuçlarının ileri yaşlarda ortaya çıkacağını söylüyor Koman. Çocukların hayata kaldıkları yerden, kendilerini kötü hissetmeden, kendilerini severek devam etmelerinin yollarının yaratılması gerektiğini söyleyen Koman, yapılması gerekenleri şöyle anlatıyor: “Zaten bu olaylar, kendisine yönelik değersizlik duygusunu ortaya çıkarıyor. Kendisini kirlenmiş hissediyor, yaşıtlarından farklı olduğunu düşünüyor. Herkes onu etiketlemiş olacak zaten. O yüzden uzun süreli bir destek verilmeli. Ama bu destek alelade değil, hak temelli, çocuğu merkeze alan ve iyileştiren, güçlendiren, hayatına kaldığı yerden devam etmesini sağlayacak, toplum içinde yeniden kendisini iyi ve güçlü hissettirecek bir iyileştirici program uygulanmalı.”
Koman istismar konusunda başka bir tehlikeye de dikkat çekiyor; o da çocukların artık okullarda öğretmenlerin kendilerine herhangi bir dokunma durumunu istismar olarak algılamaları. Özellikle erkek öğretmenlerin iletişim şeklindeki dokunmasının istismar olarak değerlendirilmesinin “vahim bir durum” olduğunu ifade eden Koman, istismarın topluma yayılan, yaşamı etkileyen, kurulan ilişkiler konusunda güvensizlik, bir arada yaşama durumunu ortadan kaldıran sonuçlara sebep olduğuna işaret ediyor.
KADINI, ÇOCUĞU YOK SAYMAK EN KOLAYI
İnsanların yasaları bilerek, cesaretli olmaları ve kendi başlarına olmadıklarını bilmeleri gerektiğini söyleyen Koman, geçtiğimiz günlerde bir rehber öğretmenle gerçekleştirdikleri konuşmayı aktarıyor: “Büyük bir cesaretle aradı bizi. ‘Okulda o kadar çok şey yaşanıyor ki sürekli örtülüyor. Bu üçüncü vaka, artık dayanamayacağım’ dedi mesela. İnsanlar bunun vicdanını da, bu psikolojik baskıyı da yaşıyor. O yüzden gerçekten cesur bir şekilde bir arada olmak ve dillendirmek gerekiyor.”
Devletin yasalarda verdiği sözleri unuttuğunu ya da yok saydığını söyleyen Koman, bir kadını, bir çocuğu, bir engelliyi yok saymanın herkes için en kolayı olduğunu dile getiriyor. Çocuk meselesinin iktidarın gücünü en iyi kullanabildiği ve baskı kurabildiği alanlardan birisi olduğunu vurgulayan Koman, “İktidar nasıl bir yaşam biçimi istiyor? Kimlerle yaşamak istiyor? Çocuklarla yaşamak istemiyor, kadınlarla yaşamak istemiyor mesela. Çok rahat kendi politikası üzerinden onu biçimlendirmek isteyebiliyor. Tek tip çocuk yaratmak istiyor. O tek tip kız çocuğunu da kendi kadın algısı üzerinden yürütmeye çalışıyor. Evde oturan, okumayan, herhangi bir şeyi sorgulamayan, bir şey talep etmeyen bir çocuk.”
Evrensel'i Takip Et