10 Mayıs 2016 15:39

Yüksekdağ: Darbe 7 Haziran sonrası başladı

Partisinin grup toplantısında konuşan HDP Eş Genel Başkanı Figen Yüksekdağ, 'Darbe 7 Haziran sonuçlarını tanımayan Saray tarafından yapıldı' dedi.

Paylaş

Halkların Demokratik Partisi (HDP) Kadın Grubu toplantısına bu hafta Rojava'da yaşamını yitiren Aziz Güler'in annesi Elif Güler ve Cizre'de "vahşet bodrumunda" katledilen Azadiya Welat Yazı İşleri Müdürü Rohat Aktaş'ın annesi Meliha Aktaş ile birlikte Barış Anneleri İnisiyatifi üyeleri ve kadınlar katıldı.

DENİZLERİ ANDI

Grup toplantısında güncel gelişmelere ilişkin değerlendirmelerde bulunan HDP Eş Genel Başkanı Figen Yüksekdağ, konuşmasına idamlarının yıldönümü olması itibariyle Deniz Gezmiş, Hüseyin İnan ve Yusuf Aslan'ı anarak başladı.

Yüksekdağ, Gezmiş ve arkadaşları için, "Arada geçen süre içerisinde ne Denizleri unuttuk ne de Denizlere ulaşma sevdamızdan vazgeçtik. Dün idama el kaldıran milletvekilleri, bugün farklı şekilde karşımıza çıkıyor. Bugün de savaşa ve yeni ölümlere davetiye çıkarmak için el kaldırmaya hazırlanıyorlar. İdamlara el kaldıranların ruhu bugün Meclis'te yaşıyor. Ama Denizlerin ruhu da bizimle burada yaşıyor" dedi.

'AKP İKTİDARI ANNELİĞİ DE KADINLARA ZEHİR ETTİ'

Yüksekdağ, konuşmasına ise şu sözlerle devam etti: "Siyasetçiler gözyaşı döktüler. Annelerin kıymetini bilmenin değerinden söz ettiler ama bu şovların yapıldığı saatlerde anneler gözyaşı dökmeye devam ediyordu. AKP-Saray iktidarı, anneliği de kadınlara zehir etti. 'Annelerin gözyaşı son bulacak' diyerek siyaset yaptılar. Ama en fazla onların zulmü altında anneler gözyaşı döktü. Kadınlar, katledildi ve mağdur edildi. Siyasi iktidar, annelerin gözünün içine baka baka 'annelikten başka iş yapmayın' diyor. Adı konulmamış bir savaşta annelerin evladını savaş gönderiyor. O gün bütün kadınların acılarını dillendirdiği bir güne dönüştü."

'ANNELER, DAVUTOĞLU'NA HAKKINI HELAL ETMİYOR'

Başbakan Ahmet Davutoğlu'nun, Cumhurbaşkanı Tayyip Erdoğan tarafından görevden alınmasına da değinen Yüksekdağ, "Herkesten helallik istedi. Ama bu salondaki kadınlardan, annelerden helallik isteyemedi. Roboski ve Gezi annelerinden, Cizre'de, Silopi'de, Sur'da katledilen onlarca çocuğun annelerinden helallik istemeye yüzü yoktu. Çünkü çok iyi biliyor ki evladını bu savaşta yitiren anneler, Davutoğlu'na hakkını helal etmedi, etmiyor ve etmeyecek. Taybet İnan'ın bir hafta boyunca cenazesini sokakta çürümeye terk edenlere kadınlar hakkını helal etmez. Karnında doğmamış çocuğuyla kadınları ölüme gönderen bir siyasi iktidara hakkımızı helal etmeyiz. Bu savaş zihniyetine helal edecek hakkımız yok. Çocuklarının cenazelerini defnedemeden bu coğrafyada, Davutoğlu'na helal edecek hakkımız yok bizim. Davutoğlu'nun bırakın helallik istemeyi, bu kadınların yüzüne bakmaya hakkı yoktur. AKP-Saray iktidarının parçası haline gelmiş olanlara sesleniyoruz; Siz helal etseniz de biz etmeyiz. Biz bu zulmü unutmayız, yok saymayız" diye konuştu.

CHP VE MHP'YE YÜKLENDİ

Sözlerinin devamında CHP ve MHP'nin, AKP'nin politikalarına ortak olduğunu söyleyen Yüksekdağ, her iki partiye yüklendi.

CHP'nin 'Darbe süreci karşısında Anayasa'yı askıya alıyorsunuz ama biz yine de sizin darbenize evet diyeceğiz' dediğini, MHP'nin ise neredeyse partinin anahtarını AKP'ye, Saray'a vereceğini söyleyen Yüksekdağ, Meclis içerisinde muhalefetinden iktidarına halka karşı bu kadar düşmanlaşıldığı koşullar içerisinde bir kadın partisine yani HDP'ye ihtiyaç olduğunu "HDP bir zorunluluktur. Herkesin Saray karşısında biat ettiği koşullarda haklı olanın mücadelesini yürütmek tarihsel bir zorunluluktur" sözleriyle vurguladı.

"Dokunulmazlıkların kaldırılması" tartışmalarına da değinen Yüksekdağ, "HDP'yi Meclis dışına itmeye çalışıyorlar. Siyaset dışına demiyorum; hiçbir zaman bizleri siyaset dışına itemezler. Bizler Meclis'e girmeden önce de siyasetin öznesi ve alternatifiydik. Bu odağın Meclis'te karşılarına çıkmasını istemiyorlar" dedi.

'AKP'NİN DARBESİ KADIN İRADESİNE DÖNÜKTÜR'

AKP darbesinin aynı zamanda kadın iradesine dönük olduğunu dile getiren Yüksekdağ, bu konuda şunları söyledi: "HDP aynı zamanda bir kadın partisi olduğu için ezilmez bir demokratik iradeyi temsil ediyor. İşte bu nedenle HDP'yi, bu Meclis çatısı altında istemiyorlar. Ama bizler onların siyasi dayatmalarına göre şekil alan bir parti değiliz. Bizim yönümüzü belirleyecek tek güç vardır; Kadınların ve halklarımızın gücü. O güç bize direnin, asla geri adım atmayın diyor. Bizler kadınların ve halkların sesine güvenerek, siyaset yapan bir parti olarak buna yürekten inanıyoruz. Bu zulmü aşarak kazanacağımıza yürekten inanıyoruz."

'KADIN İRADESİNİN TASFİYE EDİLMESİNE İZİN VERMEYEĞİZ'

Yüksekdağ, kadınların HDP ile eşit temsiliyet yolunda radikal bir adım atıldığını ifade ederek, "Bu erkek egemen zihniyete eşitliği dayattı ve kabul ettirdi. Bu zemini çürütmeye çalışıyorlar ama bunu on yıllarca verilen mücadele ile bu mevzileri kazandık. Biz kadınlar yaşamın her alanında kazandığımız her hakkı birilerinin lütfü ile değil, dişimiz ve tırnağımızla kazandık. Bu kritik kavşak sürecinde kadınların iradesinin tasfiye edilmesine izin vermeyeceğiz. Bizler, sokakta evinde işinde katledilen kadınların hesap sorma gücüyüz. Kadınların iradesi ve temsiliyetiyiz. Emeği görülmeyen, iş yerinde fabrikada eşit ücret alamayan işçi ve emekçi kadınların hakkıyız, emeğiz. Bizler geleceğe yürüyen genç kadınların geleceğe yürüme iradesi ve kararlılığıyız. Bizler konuşturulmayan, susturulmaya çalışılan kadınların sözüyüz. Her koşulda kadının söylenmesi engellenen sözü olacağız" diye konuştu.

'BU DARBEYİ AL AŞAĞI EDECEĞİZ'

Yine dokunulmazlıkların görüşüldüğü Anayasa Komisyonu'da, HDP'ye dönük saldırıları anımsatan Yüksekdağ, orada AKP'li vekillerin sarf ettikleri 'konuşma, vururum' tehditleriyle içlerindekini dışa vurduğunu da ifade etti. Yüksekdağ, AKP'lilerin bu söylemlerine "Bizler konuştuk ve konuşmaya devam edeceğiz. Yemin olsun ki eğer konuşmazsak vurun bizi.Bu darbeyi alaşağı etmezsek sizler bizden hesap sorun. Kadına dönük darbeye yılların verdiği mücadele ile direneceğiz. Bu darbe kadın iradesine dönük bir darbedir. Ama bizler kadın iradesine karşı başlatılan bu darbeye karşı yaşamın her alanında direneceğiz" sözleriyle karşılık verdi.

Yüksekdağ, Şirnex'de (Şırnak) HDP'li vekiller Leyla Birlik ve Aycan İrmez'in evlerine yapılan polis baskınlarına da tepki gösterdi. Yüksekdağ, bu olay üzerinden dokunulmazlıklarının zaten hiçbir zaman olmadığını ifade etti.

KATLEDİLEN KAYINBİRADERİNİN CENAZESİNE KATILAN BİRLİK'E FEZLEKE

Leyla Birlik'in katledilen kayınbiraderinin cenazesine katıldığı gerekçesiyle hakkında fezleke hazırlandığını hatırlatan Yüksekdağ, "Bunlarda tutacağımız en ufak bir ahlaki değer göremiyoruz. Bir kadın milletvekili kayınbiraderinin cenazesine katıldığı için suçlanıyor. Hacı Lokman Birlik, hani katledildikten sonra cenazesi panzerin arkasında sürüklenen, ölümü resmedilen Birlik'ten söz ediyoruz. Bu suçu işleyenleri güvence altına alanlar, onun cenazesine katıldı diye yengesine dava açıyor ve Meclis'ten atılması için fezleke hazırlıyor. Bu zulmünüz batacak. Böyle bir ahlaksızlığa boyun eğmeyeceğiz" diye konuştu.

'DARBE MEKANİĞİ 7 HAZİRAN'DA DEVREYE GİRDİ'

Davutoğlu'nun görevden alınmasına dair de konuşan Yüksekdağ, darbenin 7 Haziran sonuçlarını tanımayan Saray tarafından yapıldığını söyledi. Yüksekdağ, "1 Kasım seçimleri yapıldı. Onun arkasında 7 ay geçti. 7 ay sonrasında 1 Kasım sonuçlarına darbe yaptı. Bugün bazıları bu darbeci pratik daha yeni ortaya çıkmış gibi konuşuyor. 11 aydan bu yana söylediğimiz çok nettir; 8 Haziran'dan bu yana Saray'a dayanan bir darbe mekaniği devreye girmiştir diyoruz. Saraydaki oturup kalkıp, seçilmiş olarak övünür ama seçilenleri Meclis'ten atmak başvurduğu en temel politik yöntemlerden birisidir" dedi.

'SARAY'A YARANILMAZ, DİRENİLİR…'

Yüksekdağ, Cumhurbaşkanı Erdoğan'ın her gün seçme ve seçilme hakkına hakaret ettiğine de işaret etti. Bu darbenin hedefinin sadece kendileri olmadığının altınım çizen Yüksekdağ, "Bizler darbeler karşısında yıkılmamayı, ezilip düşmemeyi öğrendik. Hiçbir darbe bizi yıkamadı. Ama bu darbe sadece bize karşı değil, hepinize karşıdır. Ama sizler darbenin ucunu gördüğünüz de sarsılıp, düşersiniz. İşte bugün darbe ile devrilenler sürünür vaziyettedir. Davutoğlu, 'Neyi eksik yaptım' diyor. Bu Saray iktidarına yaranmanın yolu yoktur. Saray'a karşı yaranılmaz, direnilir. Ama sizde de o yok, direnmiyorsunuz, direnmeyi bilmiyorsunuz" ifadelerini kuyllandı.

'AKP NEDEN KONGREYE GİDİYOR Kİ HEPSİ DÜŞÜK PROFİL'

AKP'nin yeni genel başkanının "düşük profilli olacağı" tartışmalarına da değinen Yüksekdağ, "Madem karar vermişler, sırt eğik olacak neden kongre yapılıyor. Niye seçim yapacaksınız. Cumhurbaşkanı gözünü kapatsın, parmağını uzattın parmağının değdiği başbakan olur. Çünkü hepsi düşük profilli" değerlendirmesinde bulundu. Yüksekdağ, "Davutoğlu nasıl jübilesini yaptıysa, onu göreve getiren de yakında onun yanına gidecek. Artık yaş yerinden oynadı" dedi.

Yüksekdağ, konuşmasını geçtiğimiz günlerde Meclis'ten geçirilen "Kölelik Yasası"na ilişkin bu yasa ile işçilerin ölmeden mezara konulmak istendiğini söyleyerek noktaladı.

ANNELER KONUŞTU

Yüksekdağ'ın ardından ise ilk olarak Azadiya Welat Yazı İşleri Müdürü Rohat Aktaş'ın annesi Meliha Aktaş, ardından da Rojava'da yaşamını yitiren Aziz Güler'in annesi Elif Güler birer konuşma yaptı.

'ANNELER GÜNÜNDE HEDİYE BEKLERKEN, ÇOCUKLARIMIZIN CENAZESİYLE KARŞILAŞTIK'

"Vahşet bodrumunda direnen çocuklarımızın ruhuyla hepiniz hoş geldiniz" diyerek, konuşmasına başlayan Meliha Aktaş, şunları söyledi: "Çocuklarımızın feryadını sadece biz duyduk, etraftakiler duymadı. Biz günlerce girişimlerde bulunduk ama hiçbir yol tanınmadı, vahşice katledildiler. Anneler Günü'nü güzel hediyeler beklerken, çocuklarımızın cenaze torbalarıyla karşılaştık. Hangi gün barış günü olursa, müzakereler olursa, o günü Anneler Günü olarak göreceğim." 
Aktaş'ın bu sözlerle konuşmasını tamamlaması sırasında salonda duygusal anlar yaşandı.

59 GÜN SONRA EVLADININ CENAZESİNE KAVUŞAN BİR ANNE…

Anne Elif Güler ise şöyle konuştu: "59 gün boyunca Aziz'imizi almak için direndik. Aziz bir insani görev olarak, insanlık onuru için oraya gitti. Aziz kendi ideallerinin peşinden gitti ve Rojava'da şehit düştü. AKP'yi hiçbir zaman affetmeyeceğiz. Bu ülkede hep kötüler mi kazanacak. Bizim çocuklarımız insanlık için savaştı. HDP ve CHP'liler, arkadaşları ve yoldaşları hepimiz çok direndik. Aziz Soma'daydı, TEKEL işçilerinin yanındaydı. Her zaman 'Geri dur oğlum' diyordum. Ama o 'Asla yılmayacağım anne, geri adım atmayacağım' diyordu. O 59 gün, AKP'nin kara lekesi olarak duracak. Hiçbir anne onları affetmeyecek. Denizler, nasıl bugün hala yaşıyorsa, Azizler, Bedrettinler de hep yaşayacak." (DİHA)

ÖNCEKİ HABER

İTÜ ‘Edebiyat Günleri’ni ‘güvenlik’ gerekçesiyle iptal etti

SONRAKİ HABER

AKP'den 'başkanlık sistemi' için Anayasa değişikliği

Sefer Selvi Karikatürleri
Evrensel Gazetesi Birinci Sayfa