İşçinin sağlığı üretimden önce gelmeli
Soma'daki kurum ve parti temsilcileri Soma Katliamının 2. yılında neler yaşandığını anlattı.
Levent ELBİRSOY(CHP Soma İlçe Başkanı): Biz sandık ki bu faciadan sonra Türkiye’de maden üzerine yeni bir sayfa açılır, bu bir milat olur, daha iyi çalışma ortamları yaratılır ama olmadı. Burada bir koordinasyon kurulmalı. Enerji Bakanlığı, Çalışma Bakanlığı, Maden Mühendisleri Odası, Tabipler Odası’nın içinde bulunduğu bu koordinasyon madenlerin çalışabilirliğini onaylamalı ve ondan sonra madenler açılmalı. Önce üretim değil, iş ve işçi sağlığı gelmeli. Bu maden faciasıyla ilgili iktidar partisi milletvekilleri tarafından verilen sözlerin hiç birinin yerine getirilmediğini de üzerine basa basa söylememiz gerek. İşsiz kalmayacak ve mağdur edilmeyecekti işçiler. Maalesef işsizlik hat safhada.
Ben de bir madenciyim. Bu madenler kamu sektöründe çalıştığı zaman böyle iş kazaları ölümlü kazalar yok denecek kadar azdı. Kamu işçisi bu konuda biraz daha bilinçliydi. Sendikalar bu konuda işçiye biraz daha eğitim veriyordu. Biz diyoruz ki Soma’da, örnek bir ayak açalım yeni işe girecek kişiler orada 6 ay veya 3 ay eğitim görsünler. Madencilik dünyanın en ağır işçiliği, yani siz sokaktan alıp getirdiğiniz adamı madende çalıştıramazsınız. İş sağlığı ve iş güvenliğiyle ilgili bazı düzenlemeler 2020’ye ertelendi. Bunların biran evvel yürürlüğe girmesi ve uygulanması gerekiyor. Gerekli girişimlerin önderliğini yapacak olanlar sivil toplum örgütleri, sendikalar ve siyasi partilerdir.
MÜCADELEYİ BİRLİKTE ÖRMEK ZORUNDAYIZ
Sait SÜRÜL (Eğitim Sen Soma Temsilcisi): Soma’da çok şey değişti ama iyiye dönük olmadı. Beğenmesek, eleştirsek de önceden bir mücadele, bir örgütlülük vardı. Ülkede olup bitenlerle ilgili eylem etkinlik varsa iyi kötü bir araya gelinebiliyordu. T. Maden-İş’in temsili de olsa katılımıyla, siyasi partilerle bir araya gelip bir basın açıklaması yapabiliyorduk. Şimdi yapılamıyor. Yoksulluk daha da arttı. Sözde asgari ücret arttı ama işçiler çıkarıldı, işsizlik daha da arttı. Madencinin ücreti arttı ama bir sürü de zam geldi. Katliam olduğu zaman dolar 2 lira düzeyinde idi, 3 lira oldu. İnsanlar doğuda olanlara, Kürt halkının taleplerine daha farklı bakıyorlardı. Şimdi kutuplaşma arttı. Dışarıdan buraya hâlâ göç var işsizlikten kaynaklı. Tekrar bir araya gelip birlikte çalışmalar yürütülmeli, platform oluşturulmalı. Eski geleneklerden gelip de burunlarından kıl aldırmayan insanlar var. “Onlar varsa biz yokuz” deyip işin içinden çıkıyorlar. Emek örgütleri bir araya gelmek ve mücadeleyi birlikte örmek zorunda. Başka türlü hiç kimse bir şey yapamaz.
BİR ŞEYLERİN DEĞİŞMESİ BİZLERE BAĞLI
İbrahim DAĞDELEN (EMEP Soma İlçe Başkanı): Katliamın üzerinden iki yıl geçti. Maalesef büyük bir maden havzası olan Soma’da çalışma hayatının genel koşulları açısından pek bir şey değişmedi. Halen yeraltında, her şey işverenlerin insafına kalmış vaziyette devam ediyor. Yasa, mevzuat, denetim hepsi hak getire! 6331 Sayılı İş Güvenliği Yasası ve işçiye verilen eğitimler kâğıt üzerinde kaldı. Hükümet olayın sıcaklığıyla işverenlere yükümlü oldukları kimi zorunluluklar geleceğini açıklamıştı. Yaşam odaları, yanmaz bantlar gibi... Bunların bazıları iptal edildi bazıları da 2017 yılı sonuna ertelendi.
İşçi sınıfı, kendi sorunlarına kendisi sahip çıkmaz ise; hiçbir şeyin düzelmeyeceğini bu iki yıllık süreçte bir kez daha görmüş olduk. Bir de bu sorunların üzerine, devasa bir işsizlik sorunu eklenmiş durumda. Bu da işçinin aleyhine bir durum olarak işliyor. Yapılması gereken zor ama belli. İşveren sendikacılığından kurtulmadan, hükümetlerden bir şeyleri düzeltmelerini beklemekten vazgeçmedikçe sorunlarımızı çözemeyeceğiz.
Örneğin metal işçilerinin mücadele ruhunu, yolunu doğru kavramalıyız. Onların en gerici sendikal anlayışları nasıl geri püskürttüğünü, tüm metal işverenlerini nasıl dize getirdiğini, birlik ruhunu doğru anladığımızda, Soma’nın maden işçisinin geleceği de aydınlanacaktır. İlk günden beri çalışmalarımız bunun için. İşçi komitelerinin oluşturulmasından Soma’da bir emek ve demokrasi platformunun oluşturulmasına kadar birçok konuda çabalarımız var. İşçi arkadaşlarımızla her platformda yan yana gelmeye devam ediyoruz. Yoksa ekmeği, çoluğu-çocuğu uğruna hayatını kaybeden 301 arkadaşımızı anmak 13 Mayıslarla sınırlı olamaz.
PLATFORM TEKRAR KURULMALI
Halil İbrahim BALCI (ÖDP Soma İlçe Başkanı): Soma’da geçen 2 yıla baktığımızda; madenlerdeki çalışma şartları daha da kötüye gidiyor. Özelleştirme, taşeronlaştırma anlamında hızla olumsuz bir süreç yaşanıyor. İşçi hakları gasbediliyor. Sendikalar tamamen patronun denetiminde. Katliamdan sonra tek tük olumlu düzenlemeler oldu ama yeterli değil. Bu düzenlemeler de hayatını kaybeden işçi sayısının bu kadar çok olması, ülkede konuşulur olması ve iktidarın zor durumda kalmasından kaynaklı gerçekleştirildi. Soma’da çok fazla hava kirliliği var. Termik santralin bacasında filtre yok. Katliamdan sonra madenlerde küçülme oldu. Bu da işsizliği arttırıyor. İşçiler arasında rekabete neden oluyor. Soma’da yapılmak istenen 2. termik santral hava kirliliğini artıracak, tarımı tamamen bitirecek. Soma’da 90’lı yıllarda Demokrasi Platformu vardı. İçinde demokratik kitle örgütleri ve sendikalar vardı. Şu anda Soma’daki en büyük eksikliklerin başında böyle platformun olmaması geliyor. Demokrasi Platformu tekrar kurulmalı.
AİLELERİN ADALET ARAYIŞINA YARDIMCI OLDUK
Kamil KARTAL(Sosyal Haklar Derneği Başkanı): Katliamdan sonra buraya geldiğimizde bizim dertlerimizden bir tanesi burada örgütlü işçi faaliyetini dönüştürüp kalıcı kılabilmek ve uzun vadede DİSK’in örgütlenmesini gerçekleştirmekti. Komite-konsey çalışmalarını temel aldığımız bir örgütlenme çalışması yürüttük. Ağırlıklı köylerde çalışmalar yürüttük ve oldukça iyi gitti bu çalışma. Sosyal Haklar Derneği ilk olarak Soma’da, oluşturmaya çalıştığımız Soma Maden İşçi Meclisi’nin mekan sorununu çözdü. Özellikle işçi sağlığı iş güvenliği konularında zaman zaman toplantılar ve eğitimler yapmaya çalıştık. Fakat Soma’nın kendi nesnelliğinden de kaynaklanan, bu katliam nedeniyle ortaya çıkmış olan ailelerin örgütlenmesi konusunda önemli adımlar attı dernek. Soma’da şu anda kalan aile sayısı yaklaşık 160 civarında, yani 301 ailenin 160’ı Soma, Savaştepe ve Kınık bölgelerinde yaşamlarını devam ettiriyor. Davanın başladığı günden bu güne kadar davaya gelip gitme gibi çalışmaların organizasyonlarını üstlendik. Düzenli olarak her ayın 13’ünde “Soma’yı unutma unutturma” adı altında sokağa çıkarak yürüyüşler, açıklamalar yapıyoruz. Bu dava bitene kadar ailelerin adalet arayışı devem ettiği sürece her ay düzenli olarak bu etkinlikleri yapmaya devam edeceğiz.