13 Mayıs 2016 00:23

Profesyonellik zırhının işe yaramadığı dosya

Soma Davası Avukatı Evren İşler katliamdan sonra davada yaşananları yazdı.

Paylaş

Evren İŞLER
Soma Davası Avukatı

Duruşma salonunda çok defa söylediğimiz gibi, Soma Davası dosyası, “sınırlarını avukat olmanın değil insan olmanın çizdiği bir dosya.”

Profesyonellik zırhının hiç de işe yaramadığı bir dosya bu. Faciadan nasıl kurtulduğunu anlatan bir işçiyi ağlamadan dinlemek neredeyse imkânsız mesela. Sanıkların kendilerini savunabilmek için anlattıkları “hikâye”lere tahammül etmek; sanık müdafilerinin aileleri üzecek, yaralarını kanatacak kelimelerle savunma yapmalarını dinlemek bizim için bile zorken, ailelerin susmasını rica etmek insanüstü bir çaba gerektiriyor. Üstelik biz zorlanırken, aileler dosyanın sağlıklı şekilde ilerlemesini sağlamak için sessiz kalıyorlar; bağırmamak için yumruğunu ısıran bir anne, sessiz sessiz ağlayan bir eş, başını öne eğmiş acısını bastırmaya çalışan bir baba görüyoruz karşımızda…

Duruşma sırasında bayılan müvekkillerimiz oluyor sıklıkla; her seferinde içimiz acıyor, onların dayanamadıkları acıya rağmen duruşmaları takip etmekteki ısrarları bize hayatı her seferinde yeniden “öğretiyor”.

Facianın yaşandığı günden bu yana birlikteyiz ailelerin çoğu ile. Ama duruşmaların başlamasından sonra, aramızda vekil-müvekkil ilişkisinin çok çok ötesinde bir “bağ” oluştu hemen hepsiyle. Benim için onlar G… abla, İ... Ağabey, F… teyze, B… dayı. Kimisi duruşmaya hangi gün geleceğimizi sorup yaprak sarması getiriyor, kimisi iki arada bir derede yakalayıp onlarda kalmadığımız için azarlıyor. Kimisi derdini anlatıyor, kimisi elimizi öpmeye çalışıp helallik istiyor, kimisi durup durup teşekkür ediyor, kimisi duruşmada sanık müdafilerine yeterince müdahale etmediğimiz için sitem ediyor; günün sonunda hepsi bizi evlatları, kardeşleri yerine koyuyor… Birlikte mücadele ettiğimizi, birlikte bu dosyayı yürüttüğümüzü, birlikte gülüp birlikte ağladığımızı hiç unutmuyor, hiç unutturmuyorlar.

Duruşma salonunun içinde ve dışında yaşadıklarımızı hiçbir zaman unutmayacağız belki… Ben Mayıs duruşmasında “Oğlum baharı çok severdi, ben artık bahar gelsin istemiyorum” diyen anneyi hiç unutmayacağım… Ben de baharı çok severdim, artık her açan bahar dalı benim için Soma’da para hırsı ile katledilen bir eş, bir baba, bir evlat… Onlar sıklıkla kömür karası vurgusu yapıyorlar, benim için ne kömür var, ne kara… Artık hepsi birer bahar dalı… 

ÖNCEKİ HABER

Soma’da egemenlik mücadelesi

SONRAKİ HABER

Aileler üzerinde müthiş bir baskı var

Sefer Selvi Karikatürleri
Evrensel Gazetesi Birinci Sayfa