Soma kömür tarihinden bir yaprak
Eli Personel Şefi Mustafa Küçükkayapalı, Soma linyitlerinin tarihini yazdı.
Mustafa KÜÇÜKKAYAPALI
ELİ Personel Şefi
Soma 2012-14 yıllarında kömür işletmeciliğinde 100. yılını kutladı. Kömür tarihi üzerine araştırma yapan az sayıdaki tarihçinin araştırmalarına göre, Soma linyitlerinin ilk ortaya çıkışı 1860’lı yıllara dayanıyor.
Osmanlı Hükümeti, Soma’da yüzeysel olarak keşfolunan kömürün maden kömürü olabileceği düşüncesiyle Soma’ya bir araştırma grubu gönderir. Fakat bulunan kömürün toprak yüzeyinde (mostra) ve linyit türü kömür olabileceği belirtilir.
Önce şunu açıkça belirtelim: Kömürü Soma’da ilk olarak Osman Ağa bulmamıştır. Tam anlamıyla bir kömür sevdalısı olarak bilinen Osman Ağa (1876-1920), Soma havzasındaki linyit kömürünü noktasal olarak ilk işleten kişidir. Soma’da kömür bulunduktan on yıllar sonra Darkale köyünden Emin oğlu Osman Ağa, Darkale köyü Karderesi mevkiinde ilk maden işletmesini açar.
Zamanının cesur bir girişimcisi olan ve yıllarca Darkale’nin dağlarında kömür arayan Osman Ağa, Darkale/ Kırkoluk’taki köy kahvesinde arkadaşlarının ince alaylarına maruz bile kalır. Arkadaşları, önüne bir taş parçası atarak “Ağa! Bak bakalım, senin aradığı kömür bu mu?” diyerek dalga geçerler.
Osman Ağa, sonunda Darkale köyünün Karderesi mevkiinde kömürü bulur ve 1912 yılında 20-22 arşın (yaklaşık 13-15 metre) derinlikte kuyu şeklinde ilk ocağını kurar.
Kömürü, savaşlar nedeniyle erkek nüfus kıtlığında, büyük çoğunluğunu kadınların oluşturduğu 20-25 kadar işçisiyle birlikte, zaman zaman kendisi de ocağa inerek çıkarır.
İşçilerin başında da yine kadın emekçiler vardır. Bunlar Berber Ana (Fatma Çoban 1860-1930), Göllü Abla (Atike Göllü 1875-1940) Keskinlerin Fatma Abla (Fatma Keskin) ve Akile Keskin’dir. (Yıllar yaklaşık tarihlerdir.)
Osman Ağa’nın liderliğinde, Berber Ananın ustabaşılığındaki bu emekçi kitle ilk gaz ölçümlerini kanarya, serçe, bülbül gibi küçük kafes kuşlarını kullanarak yaparlar.
Osman Ağa çok güç ve ilkel koşullarda çıkardığı kömürün önemli ve büyük bir bölümünü ordunun gereksinimi için develerle ve katırlarla istasyona taşıtır ve trenlerle çeşitli yerlere nakleder.
Bu arada, Osman Ağa, Yunus Nadi’ye Merkez Mumya Dağı civarını göstererek “Bence burada çok kömür var, benim gücüm yok, istersen sen ara” der. Ayrıca Akhisarlı Ragıp ve Çimeris Bey’leri Merkez Mumya denilen mevkide linyit kömür yatırımı konusunda ikna eder. Nitekim bu işletmeciler, belirtilen Mumya dağında kömür işine girince yanılmadıklarını anlarlar.
Anlaşılır ki Osman Ağa hayalci değildir.
Soma’da kömürü bulunca ününü ve servetini daha da çoğaltan Osman Ağa bu yıllarda kravat takar, yeleğiyle tamamladığı ütülü takım elbisesini ve boyalı ayakkabılarını giyer ve İzmir’in en ünlü fotoğrafçısı Hamza Rüstem’e gidip 1914 yılında fotoğraf çektirir.
İleri görüşlü bir insan olan Osman Ağa, oğlu Emin Âli Özgür’ün deyişine göre gerek fotoğrafıyla gerekse “Gün gelecek kadınlar ve erkekler lokantalarda kahvelerde yan yana oturup yemek yiyecekler, çay içecekler, sohbet edecekler” söylemiyle “Tövbe tövbe… Osman Efendi dinden imandan çıkıyor” şeklinde tepkilerle karşılaşır.
Padişah fermanıyla kömür işletmeciliğine başlayan Osman Ağa, kömürün bir kısmını kendi ihiyaçları için kullanmıştır. Çıkan kömürün bir kısmını ordunun gereksinimleri için devlete vermiş; bir kısmını da Kırkağaç’ta Karekin Efendi olarak tanınan Karekin Şahbazyan’a satmıştır.