17 Mayıs 2016 14:07

Baluken: Görüşülen dokunulmazlık değil, darbedir

HDP Grup Başkanvekili İdris Baluken, gündeme alınan dokunulmazlık tasarısının esasen Saray'ın Meclise yönelik bir darbe girişimi olduğunu belirtti.

Paylaş

Halkların Demokratik Partisi'nin (HDP), Ekonomi Bakanı Mustafa Elitaş hakkında verdiği gensoruyu geri çekmesinin ardından AKP'nin "dokunulmazlıkların kaldırılmasına" dair Anayasa değişikliği teklifi, Meclis Genel Kurulu'nda görüşülmeye başlandı. MHP'nin öneriye ilişkin görüşlerinin ardından HDP Grup Başkanvekili İdris Baluken konuştu. 

Baluken, kendileri açısında Anayasa değişiklik teklifinin İçtüzük ve Anayasaya aykırılığı hususunun açık ve net olduğunun altını çizerek, bu darbe teklifinin siyasal ve toplumsal yaşama yansımaları üzerine değerlendirmelerde bulundu. 

Düzenlemenin ulusal ve evrensel hukuk değerlerinin tümünü hiçe saydığını, en kutsal hukuk hakkı olan savunma hakkını bile ortadan kaldırdığı hususunun tartışmasız olduğunu ifade eden Baluken, getirilen mevcut Anayasa değişiklik teklifinin dokunulmazlıklar konusunda "demokrasiye karşı tam bir darbe mekaniği işlevi içerdiğini" söyledi.

ERDOĞAN'IN İÇİNE DÜŞTÜĞÜ TARİHİ ÇELİŞKİ: BAŞKANLIK 

"Teklifin sadece gerekçe kısmı incelendiğinde bile, amaçlananın, HDP milletvekillerinin dokunulmazlıklarının hukuk dışı bir şekilde kaldırılması olduğu ve HDP milletvekillerinin özel olarak suçlandığı hususu açık olarak görülecektir" diyen Baluken, şöyle devam etti: "HDP'nin parlamentodan ve demokratik siyasetten tasfiyesi ile birlikte tüm muhalefetin feshedilmesi ve nihayetinde halk iradesinin tamamen tasfiye edilmesi ile sonuçlanacak bir sürecin işletilmek isteniyor. Çünkü 7 Haziran'dan sonra devreye konan Saray darbesi, ülkemizde çok sesli, çoğul kimlikli parlamenter bir demokratik rejim yerine tek sesli, tek adam, tek parti kimliğine hapsedilmiş bir diktatöryal rejim tahkim etmeyi, varlık yokluk meselesi olarak görmektedir. Bir zamanlar Başkanlık sistemini 'Amerikan emperyalizminin bize dayattığı bir fikir' olarak değerlendiren Erdoğan'ın bugün AKP tabanının da büyük bir kısmının onay vermediği bu sistemi bize, halklarımıza dayatmak istemesi tarihe geçecek büyük bir çelişkidir."

'HDP TASFİYE EDİLİRSE, SIRA CHP'YE GELECEK'

Baluken, HDP'yi tasfiye etmenin son girişimi olarak hukuk dışı dokunulmazlık hamlesini gündeme getirdiğini söyleyerek, "Demokratik siyasetin tasfiye edilmeye çalışıldığı mesajını tüm muhalif kesimlere ve halklarımıza vermek istemiştir. HDP'nin parlamento ve siyasetten tasfiyesi başarılırsa, CHP başta olmak üzere tüm muhalefete sıranın geleceği hususu açık ve nettir" dedi. 

CHP TARİHİ BİR SINAVLA KARŞI KARŞIYA 

CHP'ye de bu konuda tarihi bir çağrıda bulunan Baluken, şu ifadeleri kullandı:
"Tarih, diktatörlüğe yürüyen tüm siyasi aktörler için felaket tohumlarını ülkenin her köşesine savurma pratikleri ile doludur. Bugün Saray darbesinin Meclise uzanması, sadece HDP'yi tasfiyeyle sınırlı kalmayacaktır. Gelişmeler Saray darbesinin diğer bütün partilere uzandığını ve daha da derinleşeceğini zaten göstermektedir. CHP'nin, HDP ile başlayacak Meclisin tasfiyesi ve halk egemenliğinin 'kayıtsız şartsız milletten alarak tek bir kişiye' bağlanması hususunda kendi tabanı başta olmak üzere Türkiye'deki tüm demokrasi ve barış çevreleri önünde tarihi bir sınavla karşı karşıya olduğunu belirtmek isteriz. Yine net bir şekilde ifade etmeliyiz ki; CHP'nin, tarihsel bir kırılma yaratacak bu Saray darbesine vereceği cevap halklarımızın ve ülkemizin ortak demokratik geleceğini doğrudan belirleyecek, tarih önünde parlamenter demokrasinin ana muhalefet partisi eliyle saray bahçesine gömülüp, gömülmeyeceğini açık olarak not düşecektir. 

Kaldı ki getirilen teklifin Anayasa'ya aykırı olduğu, içerik itibari ile siyasi ahlaktan yoksun olduğu ve belki de en önemlisi toplumsal barışımızı geri dönülemez bir biçimde havaya uçurduğu hususları, CHP'li yetkililer tarafından da ifade edilmektedir. 

CHP'nin, yani ana muhalefet partisinin Anayasa'ya aykırı böyle bir teklife onay vermesi bulunduğu misyonu inkâr etme ile eş değer gördüğümüzü ifade etmek isterim. Çünkü aksi durumda Saray'ın ve AKP'nin neredeyse her gün Anayasa'ya aykırı tüm uygulamaları CHP tarafından meşrulaştırılmış olur. CHP şahsında 'Anayasayı, halk iradesi ve egemenliğini' esas alan bütün milletvekillerine bu tarihi hatırlatmayı yapmayı, şahsım ve partim adına ahlaki ve vicdani bir sorumluluk olarak gördüğümü ifade etmek isterim."

AKP VE TABANINA HATIRLATMA

Baluken, şöyle devam etti: "Dünyanın büyük acılar çekmesi kötü insanların gücü ve şiddetinden değil, iyi insanların sessizliğindendir" diyen Baluken, sözlerinin devamında ise "AKP'nin parlamento grubunda ve tabanında bulunduğuna inandığımız vicdanlı insanlara da acı çeken ülkemize yeni acıların eklenmemesi için önümüze getirilen bu yanlışa karşı sessiz kalınmaması çağrısını yapmak istiyoruz. Tek adam otoriterliğinin hangi sonuçlara yol açabileceğinin, aslında en yakın tanıkları sizlersiniz! Bunun için; AKP'nin ilk yıllarında işlettiğiniz siyasi istişare ve diyaloğun kendi içinizde bile nasıl ortadan kaldırıldığı, sosyal ve politik tarafları kapsayan değil, onları dışlayan ve kutuplaştıran bir hatta doğru nasıl savrulduğunuz hususu bile hatırlatma babında bile yeterli olacaktır, kanaatindeyiz." 

Baluken, Abdullatif Şener, Abdullah Gül, Bülent Arış, Hüseyin Çelik gibi AKP'nin tasfiye edilen isimleri hatırlatarak, son olarak yüzde 49 oy almış bir Başbakan'ın, yani Ahmet Davutoğlu'nun tasfiyesinin bir çağrışım yapması gerektiğini ifade etti. Baluken, bu konuda "AKP tabanıyla da irtibatı olmayan devşirme şarlatan takımının kurucu kadrolara ve en son Davutoğlu'na dönük 'hain' söylemleri ve linç kampanyalarıyla, aslında AKP'deki kolektif aklın hedeflendiği, tek adam sultasıyla kendilerinin ömür boyu besleneceği bir saray sofrasının hedeflendiği hususunu, görmeyecek misiniz?" diye sordu.

'DEP'LİLERİ TUTUKLAYANLAR TARİHİN ÇÖP SEPETİNDE'

Baluken, 2 Mart 1994 darbesi ile Meclis'ten cezaevine yaka paça götürülen Orhan Doğan başta olmak üzere diğer milletvekillerine dönük geliştirilen darbenin halen hafızalarda taze olduğunu da dile getirdi. Baluken, "Parlamentodan milyonlarca oyu atmak çözüm getirseydi, Türkiye'nin köklü sorunları o dönem çözülürdü. Ama tarih DEP milletvekillerini cezaevlerine gönderenleri kendi çöp sepetine yollarken, Sırrı Sakık, Hatip Dicle, Ahmet Türk, Leyla Zana örneğinde de görüleceği üzere milletvekillerimizi ise tekrar halk iradesini temsil eden demokratik siyasetin önemli kurumlarının başına getirmiştir" diye konuştu. 

ORHAN DOĞAN'IN SÖZLERİ BİR KEZ DAHA KÜRSÜDEN OKUNDU

Baluken, Doğan'ın o dönem dokunulmazlık tartışmalarında Genel Kurul'da yapmış olduğu konuşmasında sarf ettiği; "Dokunulmazlığımın kaldırılmasından ve yargılanmaktan korkmuyorum. Çünkü ben rüşvet almadım, ihaleye fesat karıştırmadım, vergi kaçakçılığı yapmadım. Ben tarihe ve tarih içinde, halka hesap vermekten korkarım. Bugün Yüce Parlamentonun katkısıyla birileri, beni ve arkadaşlarımı yargılayabilirler. Beni, fikir ve düşüncelerimi, düşünceleriyle mahkum edemedikleri için, ellerime kelepçe vurulmasına da onay verebilirler ama beni, beynimi, demokrasiye olan sevdamı, insanlara olan tutkumu asla mahkum edemeyecekler" sözlerini de hatırlattı. 

Bu sözleri hatırlatan Baluken, "Biz de rahmetli Orhan ağabeyimize rahat uyumasını söylüyoruz. Bizim de demokrasiye olan sevdamızı, insanlığa ve barışa olan tutkumuzu, hiç kimse asla teslim alamayacaktır" dedi. 

'DÜN ZALİM KARŞISINDA MAZLUM OLANLAR BUGÜN MAZLUMUN ÜZERİNE ZULÜMLE YÜRÜYOR'

Yine milletvekillerine 22 Mayıs 1999 tarihinde Merve Kavakçı'nın yaşadıklarını hatırlatan Baluken, "Bugün trajik olan durum ise dün 'had bildirilenlerin' bugün muktedir olduklarında 'had bildiren' konumuna geçmeleridir. Dün zalim karşısında mazlum olanların, bugün mazlumun üzerine zulüm ile yürümesidir. Acı olan, devlet ile birey ya da toplum ilişkisinde dün toplumu, insanı, insan hakkını kutsayanların, bugün devleti kutsaması pervasızlığını göstermesidir" dedi. 

'DARBEYLE BÜYÜN ÜLKE VE HALKIMIZ TEHLİKE ALTINDADIR'

Konuşmasının sonunda bu teklifin tüm farklılıkları bir araya getiren HDP'ye karşı darbe olduğunun altını bir kez daha çizen Baluken, "Kadın örgütlerinden azınlıklara, farklı halklardan inanç gruplarına, çevreci ekolojist hareketlerden ezilen yoksul kesimlere, engelli haklarından sesi duyulmayan bütün kesimlerin sesi kamusal alandan silinmeye çalışılmakta, meclis tek sesli bir koroya dönüştürülmek istenmektedir. Bu darbeyle, tehdit ve tehlike altında olan sadece Kürtler ya da muhalifler değil, aslında bütün ülkedir, halklarımızın bütünüdür. Bunun en açık kanıtı da tekrar söylüyorum, bu darbeci anlayışın kendi Başbakanını yemesidir" diye konuştu. (DİHA)

ÖNCEKİ HABER

18 Mayıs'ta müzelere gece ziyareti ücretsiz

SONRAKİ HABER

AYM'den Baransu'nun başvurusuna ret

Sefer Selvi Karikatürleri
Evrensel Gazetesi Birinci Sayfa