14. yıl marşı ve 1 numaralı bildiri
Günler sonra ancak bir oylamada, vekillerin hapse gönderilmesinin önünü açan değişikliğe 32 diş gülerek ve gururla onay veren bir grup göründü.

Hakkı ÖZDAL
1 Mayıs sabahı Başbakan olarak uyanan Ahmet Davutoğlu, akşam saatlerinde –metnin siyasal derinliğine uygun bir tabirle söylersek–“kendisine salça olan” bir blog yazısıyla başlayan fırtınaya 3 gün dayanabildi ve 4 Mayıs günü hükümet darbesi gerçekleşti. Türk Silahlı Kuvvetleri’nin tüm teçhizatını ve personelini kullanan 12 Eylülcüler için bile hükümeti devirmek bu kadar “kolay” olmamıştı.
Devrik başbakan 5 Mayıs günü Konya’ya gitti, kalabalıkça karşılandı; orada burada bir iki gün daha göründü ve sonra birden ortadan kayboldu. “Hoca”nın, sadece, hamasi ve sıkıcı “bayram nutuklarını” andıran o uzun konuşmalarını yaptığı podyumdan indirilmesi değil, “buharlaştırılması” da bir hafta geçmeden tamamlanmıştı. Tanıyanların, –maruz kaldığımız süre boyunca bizim edindiğimiz izlenimle de örtüşecek şekilde– çok “kibirli” olduğunu söyledikleri Profesör Davutoğlu’nun ve “kibrinin”, yer yer gülünç bir hatıraya dönüşmesi için birkaç gün yetmişti. Günler sonra ancak bir anayasa oylamasında, bazı vekillerin hapse gönderilmesinin önünü açan değişikliğe 32 diş gülerek ve gururla onay veren bir grup iktidar vekilinin arkasında yalnız ve gündem dışı bir adam olarak göründü. O fotoğrafa girmesi çok isabetli oldu elbette. İleride, onun 20 aylık başbakanlığı dönemini tarif etmek isteyenlere, gösterge dolu bir kare: “Azgın çoğunluğun” tek elde toplanmış gücü karşısında boynu bükük bir teferruat…
4 Mayıs hükümet darbesine sosyal ve siyasal meşruiyet zemini sağlayan ve temelleri 7 Haziran’da atılan koalisyon, “bereketli toprak” olarak hemen yeniden tohumlandı ve tüm sistemi Saray’ın emrine verecek “Başkanlık” için, “dokunulmazlık dönemeci” de 20 Mayıs’ta dönüldü. Hükümet darbesini iki hafta geriden izleyen ve onu “tamamlayan” bu meclis darbesi, Saray eksenli koalisyonun bileşenlerini de kristalleştiren bir işlev de gördü. AKP ve AKP’ye doğru “sıvılaşmakta” olan MHP, barajı aşmayı başarmış Kürt vekilleri Meclis’ten atacak anayasa değişikliğini; CHP’lilerin “gönüllü” ve “mahcup” bileşenlerden oluşan “taktik” desteğiyle gerçekleştirdiler. Bu,oluşan yeni koalisyonun ilk icraatı olarak da görülmeli. 4 ve 20 Mayıs arasında, Saray-AKP ve iç muhalefetinin kongre baskısındaki MHP Genel Merkezi’nin “cilveleşmeleri”, Bahçeli ile parti saflarını terk ederek iktidar sıralarına oturan Tuğrul Türkeş’in genel kurul salonunda çekilmiş fotoğrafıyla nişan yüzüklerini kesmişti aslında. Saray düğününün şahitleri ve kimilerinin “eski devlet” olarak andığı, militer-paramiliter güçlerin bir süredr saklamak gereği duymadıkları desteği, koalisyonun diğer “bileşenlerine” işaret ediyor.
Bu işbirliğinin gerçekleştirdiği 20 Mayıs müdahalesi, bizzat “sahnelendiği” yerde, Meclis’te, figüranlarınca da doyasıya kutlandı. Davutoğlu’nun, elinde anayasa oylaması pusulasıyla girdiği ilk gün karelerinin ardından, değişikliğin geçtiği gün daha da cüretkar kutlama pozları geldi. Türk siyasi tarihine bir ikiyüzlülük ikonu olarak kazımayı başardıkları o dört parmaklı Rabia işaretini yapan ve aynı taşkın gülüşmeyi sürdüren –bu kez kadın– vekiller… “Mağduriyet” başlıklı istismar defterlerinden eksik etmedikleri “Ahmet Kaya’ya linç” gecesindekine –hiç değilse psikolojik olarak– benzer bir atmosfer, “zamanın ruhu”na uygun olarak, pop starlar yerine, yeni rejimin “makul” simgeleriyle bezenmiş “yasa otomatları” aracılığıyla yaratıldı. Ahmet Kaya’yı magazinciler gecesinden püskürtmeyi başaran selefleri, kendi “vatan-millet” ayinlerinin bayrağına çevirdikleri 10. Yıl marşını söylemişlerdi, hançerelerini yırtarak. “Eskisiyle” bağını kopardığını söyleyegelen “yeni” rejimin de, motivasyoniçin bir “14. Yıl Marşı”na ihtiyacı olabilir.
Zira aynı gün Rize’de okunan ve tıpkı benzerleri gibi, “teröre ve anarşiye son vermek için sertlik” vaat eden “1 Numaralı bildiri”, Türkiye parlamentosunun kendi defin iznini imzaladığını ve 20 Mayıs müdahalesinin, çok daha zorlu “yeni” bir dönemi başlattığını ilan ediyor:
“Bu vatanımızda operasyon, ameliyat yapmak isteyenler işte bugün düştükleri hale düşerler. Bu günler onların iyi günleri. Bilsinler ki bu mücadele burada kalmayacak. Daha kararlı bir şekilde devam edecek.”
Evrensel'i Takip Et