4 Haziran 2016 10:12

Esen AKTAŞ
Bir Anneler Gününü geride bıraktık, çok şükür. Niye mi böyle dedim? Ahh dostlar, ah sormayın... Ya da sorun, zaten içim şişti, anlatmak istiyorum: 
Yıllardır duyarım; ‘Sana küçükken az mı baktım’, ‘Elimizde büyüdün’, ‘Annen pazara giderken seni bana bırakırdı’, ‘Annen doktora giderdi, sana ben baktım, altını değiştirdim, yedirdim içirdim’… Yalova’da konu komşu işi gücü bırakıp bana bakmış arkadaş, annem diye bildiğim kadın değil, beni bildiğin mahallenin kadınları büyütmüş. Hepsinin de üstümde hakkı var, hem de öyle komşuluk hakkı falan değil analık hakkı. Hele bir de annemin ‘Seni Romanlardan bir çuval patates verip aldık’ demesi yok mu... Üç kardeşin en kara kurusu olarak inanır ve yemek yemez yaramazlık yaparsam onlara geri verileceğim korkusu /travması yaşardım. 
Cennetin ayaklarının altına serilmesini istiyorsan anne olman lazım güzelim. Yoksa, sen de konu komşunun, ablanın, kardeşin, çocuğunu sahiplenecen... Öyle kolay olmuyo o cennetin ayaklarının altına serilmesi. Eline doğmuş, yedirip içirdiğin, annelik ettiğin en az bir çocuk olacak...
Bende yok öyle annesi olacağım kimse, kuzen yeğen tamam ama hepsinin halası, teyzesi, bi şeyiyim ama annesi değilim. Her Anneler Gününde zorla bunalıma sokarlar ve Anneler Günümü ilk kutlayanı topuğundan mıhlama isteği oluşur bende... 
Biyolojik olmasa da anne olan bir arkadaşım ya da daha anlaşılır söyleyeyim, toplum dilinde, yuvadan evlatlık alan arkadaşım, “Bak zamanında sen de alsaydın ne güzel kocaman bi çocuğun olurdu” dedi dumur oldum. Sanki Çerkezköy’de çok ucuza arsa satılıyomuş da ben o zamanki aklımla almayıp şimdi pişman olmuşum bu yatırımı yapmadığım için...
Anne olacan yani bi şekilde, o duyguyu tadacan... Tatmasan da tattırırlar arkadaş! 
Komşun çiçek, çikolata getirir; “Bugün Anneler Günü, biz kutladık, kokmuştur sana da şeediverdim…”
Yeğenler ‘anne yarısı’ diye kutlar, hadi o bi derece, arkadaşların çocukları büyük bir keyifle kutlar... Kutlamayın la ben sizin anneniz değilim, annenizin arkadaşıyım. Ama işte ya canın çektiyse!… “Her kadın biraz annedir, yemeğini yedik, suyunu içtik, üstümüzde hakkın var” diye teorisi de hazır. 
Bütün bu ritüellerin yapılması için evli olman şart, anne olma ihtimaline daha yakınsın çünkü, senden yaşça büyük de olsa bekar bir kadına aynı şeyler caiz değil. Bekar anne zinhar olmaz! 
Herkes gibi biz de kutladık annemizi, kaynanamızı, teyzemizi, halamızı, eline doğduğumuz, yedirip içiren, yeni anne olan, anne olacak olan kim varsa herkesin Anneler Gününü. Annem başka bir ilde olduğu için gidemedim tabi, telefonla aradım. Tam ‘Anne, Anneler Günün kutlu olsun’ diyecem, ses tonundan belli kızgın, ‘Ne diyon çabuk söyle, anaanneni yıkıyıcam” dedi. Mesaj açık ve net. Sonra aldık tabi gönlünü... Kayınvalidenin de Anneler Gününü kutladık; bir ara ma aile bir aradayken herkesin içinde eşime aldığım tişortü ‘Anneler Günün kutlu olsun’ diye eşime verince, kayınvalidenin yüzü görülmeye değerdi. Ama her sabah bana kahvaltı hazırlıyor, emekse o da bana harcıyor o emeği, hakkını yiyemem çok yemeğini yedim. Mevzu emek harcamaksa.... Nasıl kutlamam!

EVRENSEL'İNMANŞETİ

Milyonlar ‘fitre’lik, iftar sofraları boş

Milyonlar ‘fitre’lik, iftar sofraları boş

Erdoğan-Şimşek programıyla ücretleri açlık sınırının altına inen asgari ücretli işçiler ve emekliler, ramazan ayının ilk iftarını boş sofralarda karşılıyor: “Kırmızı eti zaten görmüyorduk, bu sene orucu açacak zeytin bile alamıyoruz…” Diyanet İşleri Başkanlığı da ‘Asgari ücretliler ve emeklilere fitre verilebilir’ fetvası yayımlamıştı.

İftar sofrasına 1 yılda gelen zam: Yüzde 45

Dört sene içinde güllaça gelen zam: Yüzde 1100

Pideye 2 yılda gelen zam: Yüzde 150

BİRİNCİSAYFA
SEFERSELVİ
2 Mart 2025 - Sefer Selvi

Evrensel'i Takip Et