Günde 10 saat çalışan işçi nasıl öğrensin!
Sürekli çalış, sık sık vardiya değiştir. Sosyal hayatımız yok. Bizi bilgilendirecek ne sendika var ne başka bir şey…

Gökçe ARSLAN / Haşim DEMİR
Sermaye çevrelerinin, uluslararası tekellerin bir dediğini iki etmeyen AKP Hükümeti, işçi ve emekçilerin haklarını hedefe koyan yasal düzenlemeler yapmayı sürdürüyor. Son olarak ‘Özel İstihdam Büroları’, TBMM’de oldubittiye getirilerek yasalaştırıldı. “Bu yasa Meclise gelirse üretimden gelen gücümüzü kullanırız” diyen sendikalar, göstermelik açıklamalar yapmaktan öteye gidemedi. Hiçbir aydınlatma ve bilgilendirme çalışması yapılmadı. Türk-İş, Hak-İş, Kamu-Sen, Memur-Sen gibi konfederasyonlar AKP Hükümeti’ne destek bile verdiler.
İşçilerin çoğunluğu, ister örgütlü olsun ister örgütsüz, bu yasadan haberdar değil. Dudullu Organize Sanayi Bölgesi’nde çalışan kadın işçilerin de, kiralık işçiliğin yolunu açan bu yasadan haberi yok. Dağıttığımız bildiriler ve gazete kupürleriyle yasayı anlattığımız kadın işçiler, “Okumaya fırsatımız yok. Sürekli çalış, vardiya değiştir. Sosyal hayatımız yok. Bizi bilgilendiren ne bir sendika ne başka bir şey var” diye yakındılar.
İşten atılma korkusuyla isimlerini ve görüntülerini vermekten çekinen kadın işçileri, bizim onlara verdiğimiz isimlerle tanıyacaksınız.
BU OLSA OLSA ZORBALIKTIR
OSB’de kurulu Umur Matbaacılık A.Ş önünde vardiya değişiminde servislere binen kadın işçilerle konuşuyoruz. Feryal adlı genç kadın işçi, yasayı ilk defa bizden duyduğunu söylüyor. Gazetemizde bu konuyla ilgili haberlerden, yorum ve köşe yazılarından örnekler sundukça öfkeleniyor: “Günde 8-10 saat çalışırsan, sende hal kalmaz, televizyon izlemez, radyo dinlemezsen olacağı budur! Ben hakikaten şimdi sizden öğreniyorum. Diğer işçi arkadaşlarımın da doğru dürüst bildiğini zannetmiyorum. İşçi nasıl öğrensin! Kimse öğretmezse, kimse konuyla ilgili bilgi vermezse ben nereden öğreneyim! Gazete okumuyoruz, kitap okumuyoruz… İşçi hakkını aramasın diye zaten patronlar bilmemizi istemez. Bu yasa bizi oradan oraya, şuradan şuraya atıp götürüp getiren bir yasa anlaşılan. Emekli olma şansımız yok bu gidişle. Desene kimsenin çalışma garantisi yok. Yarın hamile kalırsam yerime bir başka işçi kadını alıp ya da erkek işçiyi alıp bana güle güle diyecekler. Gel de buna demokrasi de, bu olsa olsa zorbalıktır!”
KÖLE TİCARETİNE BENZİYOR
Aynı fabrikada çalışan Gülsen, “Kendi haklarını bilmeyen bir işçinin yeni çıkan bir yasadan haberinin olması mümkün değil” diyor ve ekliyor: “Bizim okumaya fırsatımız yok. Sürekli çalış, sık sık vardiya değiştir. Sosyal hayatımız yok. Bizi bilgilendirecek ne sendika var ne başka bir şey… Yüzlerce işçi çalışıyor burada, Beşiktaş’ın şampiyonluğu daha fazla konuşuluyor. Ben haklarım için nasıl mücadele edeceğimi bilmezsem herhalde patron gelip bana öğretecek hali yok. Bu yasa köle ticaretine benziyor. Bir büro bizi alıp bir başka patrona kiralayabiliyor. Ne hak var, ne hukuk var!”
BU DURUMA DÜŞMEMEMİZ LAZIM
Ligna Decor fabrikası önündeyiz. Semra, kiralık işçi büroları yasasını bir tanıdığı vasıtasıyla az çok bildiğini, ama yasanın tam ne getirip ne götürdüğünü bilmediğini söylüyor. “Bu yasa taşeronun gelişmiş hali herhalde. Emeklilik hayal. Zaten mezarda emekli olacaksınız diyorlardı, yaptılar bunu bu vesileyle. Hiçbir sendika gelip bu iş şudur, böyle olacak demedi. Ne kadar kötü bir durum… İşçiler, halk bu duruma sessiz kalırsa hakikaten işte o zaman köle gibi alınır satılırız. Boynumuza bir de zincir takarlar. Bu duruma düşmememiz lazım.”
Neslihan da işten eve, evden işe gelip gittiğini, ancak çocuklarına ve ev işlerine zaman ayırabildiğini anlatarak, kiralık işçilikle ilgili tek kelime bilmediğini belirtiyor: “İnan, bu bize verdiğin bildiri ve bilgiler olmasa on sene de geçse bu yasadan haberim olmaz… Haklarımız elimizden alınıyor, ‘dur hele’ diyoruz. Ücretlerimiz ödenmez, ‘sabredelim’ diyoruz. Bunu biz yaparsak, eloğlu hayli hayli yapar. Bu AKP Hükümeti hani işçi dostuydu? Hepsi yalan, hepsi palavra. Kim hükümet oluyorsa o patronları kolluyor. Eşek olursak semer vuran çok olur. Bu duruma düşmememiz lazım.”
BİR SIRTIMIZDA KIRBAÇ EKSİK
Beybi Eldiven’de çalışan Yasemin, yasanın çıkışını televizyonda duyduğunu, avukat bir yakınına sorduğunu, onun kendisine bu yasanın işçilerin pek hayrına olmadığını söylediğini anlatıyor. “Zaten işçilerin, yoksulların hayrına yasa çıktığını görmedim, duymadım. Ben emekli olma şansına sahip olamayacaksam, oradan oraya gönderilip sonra da sigortasız çalıştırılarak işsiz kalacaksam, bu kölelik değil de nedir, soruyorum o hükümet yetkililerine. Bir tek sırtımıza kırbaç ve zincirle vurulmuyor.”
Aynı fabrikadan Kerime de yasayı bilmediklerini söylüyor, bilseler de bir şeylerin değişmeyeceğini düşünüyor. “Önemli olan bu yasa çıkmadan buna karşı mücadele edebilmekti. Bizde ses yok. Onun için yasa da geçer, işçi de ölür… Uyanıp ayağa kalkarsak belki bir şeyler değişir. Yoksa nafile...”
Evrensel'i Takip Et