‘Adı gibi sorusu da EVRENSEL’
Sultan Özer Evrensel'in 22. yılı için yazdı.
Sultan ÖZER
7 Haziran 1995 yılının üzerinden 21 yıl geçmiş, koskoca 21 yıl. O gün doğan çocuklar bugün 21 yaşında genç kız, genç erkek oldular. Evrensel de onca, baskı, saldırı, kapatma; en önemlisi de Metin’ini, Metin Göktepe’sini kaybetmesine rağmen, Ona verdiği söz doğrultusunda yoluna devam etti, 21 yılı geride bıraktı. Metin’in katledildiği haberini aldığımızın ertesi günü yani 10 Ocak 1996 tarihli Evrensel’in manşeti, “Metin Göktepe katledildi susmayacağız” olmuştu.
Metin’e verdiğimiz sözü bugüne kadar tuttuk, tutmaya da devam edeceğiz. Evrensel daha nice 21 yıllar, “işçilerin, emekçilerin, kadın, erkek, çocuk, Türk, Kürt, Alevi tüm ezilenlerin sesi” olmaya, adı gibi EVRENSEL olmaya devam edecek.
AKP Hükümeti’nin Sözcüsü, Adalet Bakanı Cemil Çiçek’in dediği gibi “SORULARI DA ADI GİBİ EVRENSEL” olmayı sürdürecek.
Tarihi konusunda yanılmadığımı düşünerek “sorusu da adı gibi Evrensel”in kısa hikayesini anlatmak isterim:
Başbakanlık muhabiriyim, henüz akreditasyonum iptal edilmemiş. Yıl 2005 mart ayı diye hatırlıyorum. Bakanlar Kurulu var ve sonrasında Hükümet Sözcüsü, Adalet Bakanı Cemil Çiçek açıklama yapıyor. Bir gün önce de Mersin’de Newroz mitingi sonrası çocukların “Türk bayrağını yerlere attıkları” iddiasıyla bir provokasyon yaratılmış, altı çocuk gözaltına alınmıştı. Bakanlar Kurulunun olduğu pazartesi günü de neredeyse tüm gazetelerde çocuklara bayrağı kahverengi takım elbiseli birisinin verdiği ve yere attırdığına dair haberler ve fotoğraflar vardı.
Ben gazete haberlerini Hükümet Sözcüsü Cemil Çiçek’e hatırlatıp, “Sayın Bakan Hükümetiniz bu konuda bir araştırma yapacak mı? Ne yapacaksınız?” diye sormuştum. Cemil Çiçek ise bana Anayasa’yı hatırlatıp, “yargının bağımsız” olduğunu iddia etmiş ve olayın yargıda olduğunu, hükümetin güçler ayrılığı ilkesi doğrultusunda yapacağı bir şey olmadığını ileri sürmüştü.
Ne söylediklerini uzun uzun anlatmayacağım...
Ama bir iki gün sonra Meclise gittiğimde, bir Yeni Şafak muhabiri bana “O soruyu sen mi sordun?” dedi. Ben de ‘evet” deyince, “Yazma ama Adalet Bakanı Cemil Çiçek bana o soruyu soranı tanıyor musun? diye sordu. Ben de ‘Evrensel Muhabiri’ dedim. O da ‘Belli, sorusu da evrenseldi. ‘Hükümetimiz değil, hükümetiniz’ diye sordu’ dedi” diye anlattı.
Gazeteciliğin en asgari ilkelerinden birisi de “hükümetimiz”, “paşam”, “komutanım”, “başbakanım”, “bakanım” gibi, muhabirin kendisini de içine kattığı ifadeler kullanılmaz. “Siz”, “hükümetiniz”, sayın bakan, “sayın başbakan”, “sayın komutan” gibi ifadeleri kullanması gerekir. Ama ne yazık ki o zaman bile gazeteciliği öyle bir hale getirmişlerdi ki, benim temel gazetecilik ilkelerine uyarak sorduğum soru bile dikkatlerini çekmişti...Üç yıl sonrasında ise zaten akreditasyonum da iptal edilerek, Başbakanlığı izlememe engel olunmuştu...