Cambasın Cenazesi
"İzlemeye geç kaldığımız bir oyun."
Ramazan FİDAN
Koç Üniversitesi
Cillop gibi bir oyun. İkincikat, Karaköy’de arada derede bir binanın ikinci katına kurulu küçük bir tiyatro. “Cambazın Cenazesi” de yalnız iki oyuncunun bin tane karakteri canlandırdığı, konusunu bir sahil kasabasının müteahhitler “sayesinde” zeytinliklerden havuzlu sitelere dönüşümden alan bir oyun. Bu dönüşüm, müteahhitlere karşı çıkan cambazın ölümünden sonraki günde yaşanan olaylar dizisinde kasabadaki karakterler üzerinden inceleniyor. Ama aslında oyundaki tiplemeler o kadar canlı ve oyunculuklar o kadar temiz ki, temanın yani sıra çok güzel oyunculuklar ve yaşam kesitleri görüyoruz.
Tiplemelere gülmemek elde değil çünkü hem hepsi bir yerlerden tanıdığımız kişiler hem de oyunculuklar çok iyi kurgulanmış. Ayakların bile bir tiplemede bu kadar titiz düşünülerek bu kadar başarılı kullanıldığını hiç görmemiştim. Sadece oyunun başında Seda Türkmen’in erkek çocuğunu oynadığını anlayamadım, belediye başkanı tiplemesi de çok iyi değildi. Bir de ilk birkaç sahnede tiplemeleri birbirinden ayırt etmek biraz zorlayıcıydı ama sonradan oturuyor her şey. İbrahim Halaçoğlu’nun anlatıcıykenki vurguları biraz garip; kendi özgün vurguları diye düşündüm. Kendisi kadın karakterlerde çok başarılı, hele o sigaralı teyze komik bir tipleme bile değil ama oyunculukla adam kırdı geçirdi resmen. Seda Türkmen’in de deli karakterini, bir de torunu ayrıca çok sevdim. İki oyuncunun da sesi çok güzel ama çok şarkı söylemediler. Belki oyunun açılış sahnesi daha canlı olabilirmiş sanki, sönük başladı gibi hissettim.
İZLEMEYE GEÇ KALDIĞIMIZ BİR OYUN
Hikayedeki çoğu şey, çoğunlukla anlatıldığı için takip etmek de biraz dikkat istiyor. İsimleri hafızada tutmak biraz güç ama oyunculuklar sizi oyundan hiç koparmıyor. İki oyuncunun da bu kadar farklı tiplemelere bu kadar iyi hakim olması çok başarılı bence. Gerçi bunda oyunu Temmuz 2014’den beri oynuyor olmalarının da etkisi vardır, ben izlemekte biraz (iki yıl) geç kalmışım.
Dekor çok sade, biraz gölge oyunu ve iki kutu. Kostüm de yine çok sade. Fakat her şey çok yerinde kullanılmış bence, fazla hiçbir şey yok gibiydi oyunda. Sadece bir ara Karagöz Hacıvat gölge oyununa gönderme vardı, onun o kadar başarılı olduğunu düşünmüyorum, yani kötü değil de olmasa da olurmuş gibi duruyor. Hazır yapmışken tam yapsalarmış dedim içimden Ama gölgelerle etkileşim içinde olan bölümler, gölgelerinin boyutlarıyla oynadıkları bölümler etkileyici.
OYUNUN MESAJI ÜZERİNE
Oyunun vermek istediği mesajın göze sokulmaması, hatta çoğu zaman biraz geri plana atılması iyi olmuş çünkü zaten verdiği çok bir mesaj yok. Durum bariz ortada çünkü hepimiz apartmanların, sitelerin etrafı ne kadar katlettiğini biliyoruz az biraz. Belki oyunun metni aile içine bu kadar odaklanmak yerine genel kasaba ahalisine daha çok yönelebilirmiş çünkü oyun, karakterleri biraz yanlış kötülüyor. Yani karakterler para için güzel hayatlarını satmış gibi gösteriliyor ama sanki biraz da insanlar buna mecbur kalmış gibi de duruyor, ya da mecbur bırakılmış gibi. Belki ekonomik çelişkiler daha derin irdelenebilirmiş tiplemeler üzerinden. Ya da cambazın neden öyle bir çabası var, o derinlikli açıklanabilirmiş. Oyun daha çok ikili ilişkilerle sınırlı kalmış gibi uzaktan bakınca, zaten alt metin de çok küçük ara repliklerle ve hikayenin kendisiyle şekilleniyor yani, aman aman bir alt metin de değil çünkü. Bazı geçişlerde sıkıntı var oyunda. Mesela cambazın ne ara gömüldüğünü anlayamadım. Saat değişimlerini de gölgelerde görselleştirebilirlermiş. Ya da Seda Türkmen’in torun karakteri, öbür torunun olmayan sahnelerde tam anlaşılmıyor gibi.
En nihayetinde hiçbir şey anlamak istemesek bile bağıra bağıra güleceğimiz bir oyun Cambazın Cenazesi. İkincikat’ın rahat koltuklarında az seyirciyle beraber oyuncularla yüzyüze ve çoğu zaman da beraber gülmek akşamınızı neşelendirmek için iyi bir seçim olabilir diye düşünüyorum.