Şampiyonluk çözüm mü?

Alper KAYA

Zaman zaman yangın yerine dönen, amacı futbol ekolü oluşturmaktan öte “ayakta kalmak” olarak özetlenebilen; istikrarsızlığı prensip edinen alt liglerde şampiyonluk çoğu zaman bir kurtuluş veya daha pratik bir söylemle ‘çözüm’ olarak görünüyor. Gerçekte öyle mi? İlk olarak 2010 yılında oynanan Bölgesel Amatör Lig’de beş sezonda şampiyon olarak profesyonel liglere adım atan takımlara bir mercek tutalım dilerseniz...

POSTERLİ ŞAMPİYON

2010 yılında şampiyon olarak 3. Lig’e yükselen takımlardan Ergani, Çarşamba ve Küçükçekmecespor çıktıkları sezonda geri düşerken; Beşikdüzü ve Kilimli Belediyespor iki, Elazığ Belediyespor ise üç yıl mücadele ettikleri 3. Lig’de tutunmayı başaramadılar. Son olarak 5 yıldır direnen Elibol Sandıklıspor ise bu yıl küme düştü. BAL’a düşen takımlardan kapanan Elazığ Belediyespor ve bu yıl düşen Sandıklıspor hariç hepsi bir alt statüdeki SAL’a düşmüş durumda... Manavgat Evrenseki ve Maltepespor ise yükseldikleri 3. Lig’de tutunmayı başardı. Aynı sezon 3. Lig’e yükselen Aydınspor 1923 iki, Ümraniyespor ise üç sezon sonra şampiyon olarak 2. Lig’e yükselmeyi başarırken BB Erzurumspor ise 5. sezonunda şampiyon olmayı başardı. Bu üç takımın ortak noktası ise, belediyelerden ciddi anlamda destek alıyor olmaları. Hatta bu sezon da 1. Lig’e yükselen Ümraniyesor, bu desteğe karşılık R.Tayyip Erdoğan’ın Ahmet Davutoğlu’nun devasa posterlerini stadının tam ortasında sergilemekte... (Tabii, yeni sezonda Binali Yıldırım’la değişim yapılacaktır muhtemelen)2011-2012 sezonunda BAL’da şampiyon olarak 3. Lig’e yükselen takımlardan Emrespor ilk sezonunda, Kayseri Şekerspor üçüncü ve Kahramanmaraş Belediyespor ise dördüncü sezonunda BAL’a düşerken; Fatih Karagümrükspor ise ikinci sezonunda 2. Lig’e yükselmeyi başardı... Geri kalan beş takım ise sık sık yaşadıkları küme düşme tehlikeleri eşliğinde halen 3. Lig’de yola devam etmekte... 2012-2013 sezonunda yükselen takımlardan sadece dördünün 3. Lig’de kaldığını söylesem, sanıyorum ki kimse şaşırmayacaktır. BAL şampiyonlarından 1930 Bafraspor ve Çıksalınspor yükseldikleri sezonda tekrar BAL’a ve bir sezon sonrasında SAL’a düşerken, aynı sezonda düşen 68 Yeni Aksarayspor halen BAL’da mücadele etmekte. Balçova Yaşamspor 2. sezonunda, Ayvalıkgücü Belediyespor ise 3. sezonunda küme düşerken; içlerinden bir de şampiyon çıktı! O sezon yükselen Tuzlaspor, iki sezon sonrasında 2. Lig’in yolunu tutacaktı...

SİHİRLİ RAKAM ‘2’

İki sezon önce BAL’dan yükselen takımlardan dördü halen 3. Lig’de yola devam ederken, yükseldiği sezonda düşen Halide Edip Adıvar SK bir sonraki sezonda tekrar yükselmeyi başardı. Ancak asıl başarıyı diğer BAL şampiyonları gerçekleştirdi ve iki sezon sonunda Niğde Belediyespor, Zonguldak Kömürspor ve Etimesgut Belediyespor 2. Lig’e yükseldi. Sezondaşları Çine Madranspor ise iki sezonluk mücadelesi akabinde BAL’a düşmekten kurtulamadı... eçtiğimiz sezon BAL’da şampiyon olarak yükselen kulüplerde ise bir şampiyon, bir düşme haricinde fire verilmedi. Kastamonuspor 1966, 3. Lig’deki ilk sezonunda şampiyon olurken Zara Belediyespor ise profesyonel liglerdeki macerasına tek sezonda nokta koymuş durumda...

İSTATİSTİK BİR BİLİM MİDİR?

Bir maçın devre arasında, maç spikerinin takımlara dair sunduğu istatistiklere “Olabilir, istatistik bir bilim değildir” diyen Fatih Terim’den özür dileyerek(!) 1600’lü yıllardan bu yana bilim olarak kabul edilen istatistiğin bize sağladığı verilere göre 5 yılda BAL’dan yükselen 52 takımdan 18’inin tekrar BAL’a düştüğü, keza aynı takımlardan dokuzunun 2. Lig’e yükselebildiğini söyleyebiliriz. Daha da vahiminin, bu 52 takımdan 18’inin ismen belediyelere doğrudan bağlı olmasının yanı sıra bir adet “Özel İdare” bir adet de Adalet Bakanlığı’na bağlı takımın Bölgesel Amatör Lig’den yükselmiş oluşu olsa gerek... Tabii, ismen bağlı olmayanlar arasında doludizgin ilerleyen Ümraniyespor örneklerini de hesaba katacak olursak ciddi bir rakama ulaşabiliriz. Belediyelerin rant kapısı haline gelen Bölgesel Amatör Lig, rakamlardan da anlaşılacağı üzere; işlevini topyekün yitirmekte. Yetkililerse gerçek bir çözüm üretilene dek, günü kurtaracak statü değişiklikleriyle orta sahada top çevirmekte... Slaven Bilic’in de buyurduğu üzere; “Türkiye’de yetkililer bilgisiz, bilgililer yetkisiz” olduğu müddetçe bu top orta sahayı hiç geçmeyeceğe benzemekte!