12 Haziran 2016 07:59
/
Güncelleme: 07:04

Medusa'nın salı, Ege'nin botu, Akdeniz'in teknesi...

Ercüment AKDENİZ

Medusa (Méduse) isimli Fransız gemisi, 1816 yılının Haziran ayında Moritanya açıklarında battı. Arguin kayalıklarına çarparak batan Medusa, Senegal’e doğru yol alıyor ve konvoydaki diğer gemilere öncülük ediyordu. Peki, Medusa’nın Afrika kıyılarında ne işi vardı?

SÖMÜRGECİ 'MEDUSA'

O dönemde Bonaparte despotizmi, 1789 devriminin kazanımlarını bir bir tırpanlıyor ve bayrağı devralan Kral 18. Louis, monarşinin restorasyonuna devam ediyordu. Bu ortamda kimilerine göre ticaret, kimilerine göre ise köle ticareti için Senegal’e yelken açan Fransız gemileri, sömürgeciliği tesis ediyordu.    
Kazadan yara alarak batan Medusa gemisi 400 yolcu taşıyordu. Lakin gemide sadece 250 yolcuyu kurtacak filika vardı. Bir rivayete göre soylular ve zenginleri filikalara dolduran kaptan 150 kişiyi denizin ortasında bırakıp kaçmıştı. Başka bir rivayette göre de; kaptan, Medusa’nın tahtalarından bir sal yaptırmış ve bu salı filikalara bağlamıştı. Ve fakat kaptan kabaran denizi görünce sala bağlı ipleri kesmekten geri durmamıştı.  

SALDAKİ MESAJ

Henüz 25 yaşında olan Fransız ressam Theodor Géricault için “Medusa’nın Salı” harukalede bir hikayeydi. Genç ressam büyük eserine imza atmadan önce, faciadan sağ kurtulan mağdurlarla konuştu. Yetmedi, 1816 yılına ait gazeteleri taradı. Salın üzerinde yaşanan dehşeti doğru betimlemek için de hastane morguna gitti ve cesetleri kendine model yaptı. Gericault’un ceset parçalarını atölyesine götürüp eskizler çalıştığı da söylenir.
Neoklasizm ile romantizm arasında dans ederek muhteşem bir eser yaratan Gericault, “Medusa’nın Salı” ile acaba topluma nasıl bir mesaj veriyordu?
Bu konuda eleştirmenler tek bir görüşe sahip değiller. Zira “ufukta beliren umut”a işaret eden iyimserler kadar, sefil salı; batmakta olan dönemin Fransa’sına benzetenler de var.
Bu konuda doğru bir sağlama yapabilmek için salın üzerindeki figürlere bakmakta fayda var. Nitekim, resmin ön planda ve yüzükoyun-kolları açık duran figürü, ressam Eugène Delacroix’tan başkası değildi. Delacroix, ressam arkadaşına hem fikirler vermiş hem de ona modellik yapmıştı. Ve 1789’un nam yapmış bu devrimci ressamı o salda yüzü koyun yatarak poz veriyorsa eğer; “Medusa’nın Salı” hiç şüphe yok ki Bonapartizmin yüzüne vurulmuş müthiş bir tokattı!

ON YEDİ GÜN, İKİ YÜZ YIL

Sevgili hocamız Aydın Çubukçu’nun rehberliğinde Louvre müzesindeki eserleri gezerken nihayet “Medusa’nın Salı”yla karşılaştık. Boyu 491, genişliği 716 cm olan tablodaki anlatı gerçekten muazzamdı...
Deniz hala çok hırçındı...
Ve salın üstündekiler hala ölüp ölüp dirilmekteydi...
Ve uzaklardan, azgın dalgaların ardından beliren geminin fluya çalan çizgileri, saldakilerin yüreğini yerinden hoplatmaya yetmişti.
Bu heyecan patlamasının zirve noktasına ise; bir bayrak direği gibi umuda bez sallayan, siyahi bir köle yerleştirilmişti.
Ama ah ne yazık!
Birazdan gemi gözden kaybolacak ve saldakilerin umudu bir anda dipsiz kederlere düşüp boğulacaktı...
Geracoult’un resmettiği bu sefil sal; sadece olmakta olanı değil, sonraki dakikalarda yaşanacak duyguları öngörmesi bakımından da muhteşem bir güce sahipti.

Ve tam 17 gün sonra...
Yani salın üzerinde sağ kalmayı başaranlar kurtarıldıklarında bile; “Medusa’nın Salı” açık denizlerde salınmaya devam edecekti!

Ve tamı tamına 200 yıl sonra...
 “Medusa’nın Salı” bu kez Ege’de, sefil mülteci botlarıyla karşımıza çıkacaktı...
Varın sözün devamını siz getirin;
“Medusa’nın Salı”, bu kez Akdeniz’de, kara suların bir fındık kabuğu gibi yuttuğu zavallı teknelerle karşımıza çıkacaktı ...

SON SÖZ

1816’da batan Medusa gemisinin kaptanı, 20 yıl boyunca hiç denize açılmamış tecrübesiz bir kaptandı! Bir felakete neden olan kaptanın böylesi bir göreve bu kadar kolay atanması da Bonapartçı olmasındandı.
Ve kim bilir; “Medusa’nın Salı” belki de bu kez Bonaparte rejimine doğru hızla sürüklenen zavallı yurdumdu...

EVRENSEL'İNMANŞETİ

Çayırhan’da çakal sofrası

Çayırhan’da çakal sofrası

AKP iktidarının özelleştirmek istediği Çayırhan Termik Santrali ve maden işletmesinin ‘adrese teslim’ ihalesi bugün gerçekleştirilecek. İşçiler ve kamuoyu özelleştirmeye karşı çıkarken, adrese teslim ihaleye sicili kabarık patronların katılması bekleniyor. Çayırhan’ı yutacak sofrada IC İçtaş, Cengiz, Kolin, Limak, Alagöz, Ciner, Yıldızlar SSS var. Ödenmeyen işçi ücretleri madenin satış fiyatından fazla!

317.36 milyon TL: Yunus Emre Termik Enerji Santralinin son 3 ayda ürettiği elektriğin değeri

204.9 milyon TL: Aynı dönemde 1000 işçinin ortalama ücretlerden patrona 'maliyeti'

0 TL: Şirket 2021, 2022 ve 2023 yıllarında hiç vergi ödemedi

BİRİNCİSAYFA
SEFERSELVİ
2 Mart 2025 - Sefer Selvi

Evrensel'i Takip Et