Yüksekovalılar acil çözüm bekliyor
Yüksekovalılar, 7 Haziran sonrasında başlayan ve bölgede bir çok şehirde sokağa çıkma yasakları ile devam eden savaşın etkilerini konuşuyor.
Hayrettin ALAN
Umut YEĞİN
Hakkari
Hakkari’nin Yüksekova ilçesinde bir yandan halk yaraları sarmaya çalışırken bir yandan da 7 Haziran sonrasında başlayan ve bölgede bir çok şehirde sokağa çıkma yasakları ile devam eden savaşın etkisi, nedenleri de konuşuluyor. Hamdi Danış 70 yaşında ve şimdiye kadar böyle bir zulüm görmediğini söylüyor. Evi tamamen yakılıp, yıkılmış. AKP’nin iktidar olduğu günden beri Kürtlerin öldüğünü belirten Danış, “Evimizi yıktılar ama bari yakmasaydılar. Bu evde 4 bidon un ve buğday vardı. Bakın hepsini yakmışlar” şeklinde konuşuyor. Danış, Devletten artık bir beklentisinin olmadığını söylüyor. Yaralarını sarmak için de yardım yapılmadığını belirten Danış, “3 aydır bizlere tek bir kuruş verilmedi. 2 kilo fasulye bile vermediler. Bu hükümet tarafı. Diğer taraftan Kürtlerin partisinin yardımı gelirse de hükümet engel olacak” diyor.
‘BEN VATANDAŞ DEĞİL MİYİM?’
Hamdi Danış, Kıbrıs harekatına katılanlardan. Cumhurbaşkanına sitem ederek şunları söylüyor: Kıbrıs’ın kurtuluşuna ilk katılanlardanım. Ben vatandaş değil miyim? Bizi vatandaştan saymıyorlar. Bugün Recep Tayyip Erdoğan’ın yanında da söylerim, Kıbrıs’ın kurtuluşuna ben gittim. Sen gittin mi? Gitmedin. Ben vatandaşım. Şimdi bizi vatandaştan saymıyorlar. Allah bu zulmü kabul etmesin. 70 yıldır ustalık yaptım. Ömrüm inşaatlarda geçti. Kendime bu evi yaptım. Onu da gelip yakıp yıktılar. Kendime bir iğne dahi alamadım.
‘BURASI HALEPÇE’DEN DAHA BETERDİR’
Bu savaşın iki taraf arasında değil daha çok yıkım amaçlı olduğunu söyleyen ve çevremizdeki zırhlı araçları görünce çekinip adını vermek istemeyen bir yurttaş ise “Bu vahşettir. Kobanê diyorlar, Halepçe diyorlar... Burası Halepçe’den daha beterdir. Hangi taraftan olursa olsun, kim bu vahşeti yapmışsa insanlık değil bu” şeklinde konuşuyor.
‘ADALET VARSA, DEVLET BU HALKI SAHİPLENMELİ’
Evlerin içerisine hem hasardan, hem de kokudan giremediklerine dikkat çeken Hasan Arslan ise, “Bütün duvarlarda delikler açmışlar. Üst katı da tamamen yakmışlar. Çatışma döneminde burada değildim. Hastaydım. 13 Şubat’tan beri İzmir’deydim. Geldiğimde hiçbir şeyimiz kalmamış, yok olmuştu” diyor. Çözüme dair umutlarının kalmadığını söyleyen Arslan, “Hiç bir umudumuz yok. İnanmıyoruz. ‘Fitil fitil burunlarından çıkaracağız, buradaki belediyelerden hesap soracağız’ diyorlar. ‘İcap ederse vatandaşlıktan çıkaracağız bunları’ diyorlar. Nasıl inanalım hiç bir umudumuz kalmadı. Madem devletse, madem adalet var, madem kanun var, bu halkı sahiplenmeli” diye konuşuyor.