Maç 90 dakika, mücadele ömür boyu
Peki, Fransa’da durum, statlardaki atmosfer gibi mi?
Cihan Korel TOPAL
Ankara
EURO 2016, turnuvaya ev sahipliği yapan Fransa’nın topa vuruşuyla başladı. Aralarında Türkiye Milli Takımı’nın da bulunduğu 24 takım, Avrupa Kupası’nı kazanmak için boy gösteriyor. Özellikle gençliğin yakından ettiği bu turnuvayı, Fransa’nın herhangi bir stadındından maç atmosferini aktaran televizyonlardan takip ediyoruz. Peki, Fransa’da durum, statlardaki atmosfer gibi mi? Şimdi, bizim Fransa’da olamayıp da, herhangi iki takımın mücadele ettiği maçları izleme olanağı veren televizyonların vermek, seyircilere izletmek istemediği atmosfere, stadın dışındaki atmosfere bakalım.
“GÖĞÜ FETHE ÇIKANLAR”
Fransa’da, aslında bizim ülkemizde de yabancısı olmadığımız iş yasasına karşı işçi ve emekçiler, sermayenin ve hükümetin saldırılarına karşı yaklaşık 4 aydır mücadele ediyor. Bu mücadeleyi en önde sahiplenenler de başta liseliler olmak üzere üniversite öğrencileri ve genç işçiler. Çünkü karartılmak istenenin, anne babalarının iş güvencesinin değil, kendi geleceklerinin olduğunun farkındalar. Turnuva devam ederken, 14 Haziran’da “Göğü fethe çıkanların”* şehri olan Paris sokaklarını dolduran yaklaşık 1 milyon 300 bin işçi, iş yasasının geri çekilmesini talep ediyor, daha ileri eylem ve grevler örgütleyeceklerini ilan ederek, yıldırılamayacaklarını da dosta düşmana belli ediyordu. Bu anlamda, kapitalizmin bir görüntüsü olan konteynırlara çizdikleri sıkılı ‘’işçi yumruğu’’ ile poz veren Le Havre liman işçileri, bunun bir göstergesidir.
HANGİ KAVGA?
İşte, Paris’te 1 milyon 300 bin işçi yürürken haber etmeyen burjuva medyası, 500 kişinin birbirine girdiği kavgayı “son dakika” olarak televizyonlarımıza servis ediyor: “İngiliz ve Rus taraftarlar birbirine girdi.’’ İşte, aynı ülkede yaşanan iki gelişme gözümüzün önünde. Şimdi, turnuvayı takip eden herhangi birine sorsak, taraftarların kavgasını bilir, değil mi? Ya asıl kavgayı, sınıf savaşımını?
Bu olaylara bir de şöyle bakalım: 4 aydır süregelen işçi ve emekçileri, liseliler başta olmak üzere gençleri “teröristlikle” suçlayan hükümet, taraftarlar arasındaki bu kavgaya ses dahi çıkarmıyor. Futbolu bir ekonomi, seyircileri birer müşteri olarak ele alırsak, pek de yadırgamayacağımız bir durum. Sakın yanlış anlaşılmasın ha!
İşte, Fransa’da, Avrupa Kupası’na ev sahipliği yapan ülkede televizyonlardan verilmeyen asıl atmosfer bu! Avrupa Kupası maçlarının gölgesinden, asıl maç gösterilmek istenmiyor ve bu asıl maç çok uzun zamandır devam eden, skorun değil, mevzilerin belirleyeceği, tüm dünyanın izlediği bir maç olarak an be an oynanmaya devam edecek; stattakilerin dikkatine!
*İlk sosyalist deneyim Paris Komünü’nden sonra Marx, kömünarların gözüpekliğini ‘göğü fethetmeye çıkanlar’ olarak tarifliyordu.