29 Haziran 2016 00:50

Gezi’den Yeşil Yol direnişine 'Hayat var'

Türkiye’de toplumsal direnişin içindeki yaşamları objektifiyle ölümsüzleştiren fotoğraf sanatçısı Hakan Tosun “Hayat Var” başlıklı sergisi İzmir'de.

Paylaş

Türkiye’de toplumsal direnişin içerisindeki yaşamları objektifiyle ölümsüzleştiren fotoğraf sanatçısı Hakan Tosun “Hayat Var” başlıklı sergisinde, Gezi’den Validebağ’a, Yırca Köyü’nden Yeşil Yol direnişine, Onur Yürüyüşü’nden birçok toplumsal direnişe uzanan hayatları yansıtıyor. Tosun, “Doğa ve kent mücadelesi benim yaşam hikâyemdir” diyor. 

İzmir Alsancak’taki tarihi Havagazı Sergi Salonunda açılan “Hayat Var” başlıklı sergide, 30 Haziran’a kadar Tosun’un objektifine yansıyan direniş öyküleri sergilenecek.

2009 yılında kaybolmakta olan doğal tohumları korumak ve devamını sağlamak için çatısına bahçe kuran bir insanın hikâyesini anlattığı “Çatılara Doğru” isimli ilk belgeselini çeken Tosun, 2010 yılında Ankara’daki Tekel işçilerini anlatan “Bir başarı öyküsü… Tekel işçileri” isimli belgeselini çekti. Daha sonra 2011 yılında “Büyük Anadolu yürüyüşü”, 2012 yılında kentsel dönüşümü konu alan “Dönüşüm”, son olarak da Sinop Gerze halkının Termik Santrale karşı verdikleri mücadelenin anlatıldığı “Bir yudum nefes için” ve İstanbul Validebağ korusu mücadelesinin anlatıldığı “Validebağ direnişi” isimli belgesel çalışmasını yaptı. Tosun’un, kentsel dönüşüm, doğa mücadelesi ve İstanbul Occupy eylemlerini konu alan 300’e yakın video çalışması da bulunuyor. 

DİRENİŞLERİN İÇİNDEN GELEN YAŞAMLAR

Objektifine daha çok toplumsal olayların direniş yönünün yansıdığını belirten Tosun, “Objektifimi politik düşüncemin bir aracı olarak kullandım. Doğa direnişleri ile başlayan serüvenim kent direnişleriyle devam etti. Bir taraftan yaşam alanlarına göz diken bir devlet vardı, bir taraftan da kentlerde mahallerine göz diken bir devlet vardı. O yüzden doğa ve kent mücadelesi benim yaşam hikâyemdir” dedi. 

Sergisinin ismi direnişlerin içinden gelen yaşamlardan dolayı “Hayat var” ismini aldığının altını çizen Tosun, “Direnişleri hep şiddet anlarıyla hatırlıyoruz. Ama onun dışında direniş alanlarında ki görülmeyen, gösterilmeyen farklı yaşantıları göstermek istiyorum. Direniş her zaman yaşam ile iç içe geçmiş iki kelime olarak düşündüm. Direnişin içerisindeki yaşamları objektifime yansıtmak istedim” dedi.

‘POLİS SIKIŞTIRDIĞINDA GÖKTEPE’Yİ HATIRLADIM’

Toplumsal olaylarda polisler tarafından çok zorluklar çektiği hatırlatan Tosun, “4 kez sadece çekim yaparken gözaltına alındım. Bakacağıma gaz fişeği yedim, iki kez fotoğraf makinem kırıldı, görüntülerime el konuldu” dedi. Belgesel Sinemacılar Birliği’nin verdiği uluslararası basın kartından dolayı LGBTİ Onur Yürüyüşü’nde bilerek hedef seçildiğinin altını çizen Tosun, yaşadığı olayı şu sözlerle anlattı: “Polis tarafından darp edilerek bir köşeye sıkıştırıldım. Basın kartımı gösterdiğimde ‘Ajan mısın sen?’ gibi bir durumla karşılaştım. O an aklıma gelen tek şey oldu; Metin Göktepe. Etrafıma baktığımda kimse yoktu. Onun nasıl öldüğünü ve neler hissettiğini çok iyi anladım orada.”

Çok tarihsel ve karanlık bir dönemden geçildiğini ifade eden Tosun, şöyle konuştu: “Ben bugün bu karanlık günlerin geçeceğine inanıyorum. Tekrar tarihin bu sayfalarına baktığımızda tarihin bu dönemini anlatan görüntüler, veriler olarak çektiğim fotoğraflar ve belgesellerin kalacağını düşünüyorum. Hayat nerede yaşanıyorsa oralara gidip şahitlik edeceğim. Biz yaşıyoruz, biz yapıyoruz, tarihi bizde anlatmak zorundayız.” (İzmir/DİHA)

ÖNCEKİ HABER

Cumhurbaşkanı Erdoğan’dan saldırıyla ilgili açıklama

SONRAKİ HABER

Oktay’ın devrimden başka bir şey olmayan şiiri

Sefer Selvi Karikatürleri
Evrensel Gazetesi Birinci Sayfa