30 Haziran 2016 00:55

AB, Brexit’ten memnun mu?

Birleşik Krallık halkının AB’den ayrılmaya (Brexit) karar vermesinden sonra yapılan açıklamalar Avrupa Birliği’nin sonuçtan memnun olduğunu gösteriyor

Paylaş

Yücel ÖZDEMİR
Köln

Birleşik Kralık’ta (İngiltere, Kuzey İrlanda, Galler, İskoçya) 23 Haziran’da yapılan referandumda Avrupa Birliği’nden (AB) ayrılma (Brexit) kararı çıkmasının ardından, AB’nin “karar merkezi” sayılan Berlin-Paris-Brüksel hattında yapılan açıklamalar dikkat çekiyor. Her ne kadar sonuçtan “derin üzüntü” duyulduğundan söz edilse de alttan alta bir memnuniyetin olduğu ortaya çıktı. Özellikle Almanya eksenli yapılan açıklamalarda, İngiltere Başbakanı David Cameron’dan “halkın kararına saygı göstererek” bir an önce Lizbon Anlaşması’nın 50. Maddesi gereğini yerine getirmesi ve AB’den ayrılmak için resmi başvuruyu zaman geçirmeden yapması istendi.

ART ARDA MESAJLAR

Bu yönlü ilk açıklamaların “sosyal demokrat” kimlikli Avrupa Parlamentosu (AP) Başkanı Martin Schulz ve Almanya Dışişleri Bakanı Frank Walter Steinmeier tarafından yapılması ayrıca dikkat çekti.

Brexit’ten sonra “diplomasi trafiği”nin merkezi hiç şüphesiz Brüksel değil Berlin’di. Zira referandumdan sonraki gün dikkatler Brüksel’de Komisyon Başkanı Donald Tusk ya da Konsey Başkanı Jean Claude Junker’in ne söyleyeceğinden çok Almanya Başbakanı Angela Merkel’in ne diyeceğindeydi.

Hem ülke hem de AB içinde gerekli görüşmeleri yaptıktan sonra kameraların karşısında çıkan Merkel, sonucun ‘AB’ye atılmış bir çizik” olduğunu söylerken, AB’nin “kararlı bir şekilde yoluna devam edeceğinin” mesajını verdi.

Bu mesaj bir son gün sonra AB’nin kurucusu olan altı ülkenin dışışleri bakanları buluşmasına ve Merkel’in Fransa Cumhurbaşkanı François Hollande, İtalya Başbakanı Matteo Renzi ve AB Konsey Başkanı Tusk ile yaptığı görüşmede de verildi. 

Bütün bu görüşme trafiğinin Berlin’de olması elbette süreci etkili şekilde yönetenin Almanya olduğunu gösteriyor.

İNGİLTERE’NİN AYRICALIKLARI BİTİRİLEBİLECEK Mİ?

Berlin’de yapılan açıklamaların benzerleri önceki gün Brüksel’de yapılan “AB Brexit Zirvesi”nde de verildi. Cameron’un da katıldığı toplantıda referandum sonrasında neler yapılabileceği ile alındı. Cameron, AB liderlerine İngiltere’nin referandum gereği AB’den ayrılacağını söylerken resmi bir başvurunun kendisinden sonra atanacak başbakan tarafından yapılacağını ifade etti. Bu da ekim ayından önce 50. madde çerçevesinde bir başvurunun yapılmayacağı, çıkış sürecini mümkün olduğu kadar ağırdan anlamına geliyor.

İNGİLTERE AĞIRDAN ALIYOR

Resmi başvuru yapılmadıkça, İngiltere için çıkış müzakerelerine geçilmeyeceğini söyleyen AB Konseyi Başkanı Donad Tusk, süreci kısa sürede başlatmaya hazır olduklarını söyledi. Tusk ayrıca AB üyesi devlet ve hükümet başkanlarının eylül ayında İngiltere’nin bulunmadığı bir gayri resmi zirvede daha bir araya gelmeleri önerisinde bulundu. Zirvenin AB Dönem Başkanı Slovakya’nın başkenti Bratislava yapılması önerildi. AB Dışişleri Komiseri Frederica Mogherini ise İngiltere’nin ayrılma müzakerelerinde yeni ayrıcalık şartlarıyla masaya gelme hazırlığı içinde olduğunu ileri sürdü.

‘AB 27’ İLK KEZ TOPLANDI

Salı akşamı yapılan zirveren sonra dün sabahı AB ilk kez ‘İngiltere’siz toplanarak bir durum değerlendirmesi yaptı. Cameron’un katılamadığı toplantıdan sonra bir açıklama yapan Tusk, 27 üye ülke lideri arasında yararlı tartışmaların olduğunu, İngiltere’nin ayrılma sürecinin tahmin edilen de uzun süreceğini söylemekle yetindi. Ayrılmanın ayrıntıları Eylül ayındaki zirvede ele alınacak. AB Zirvesi’nden sonra bir açıklama yapan Almanya Başbakanı Angela Merkel, İngiltere’de bazı politikacıların AB’de kalınması yönünde yaptığı açıklamalara rağmen sürecin artık geri döndürülemez olduğunu açık bir dille ifade etti. 
Almanya ve Fransa dışişleri bakanları tarafından hazırlanan ortak bir belgede AB’nin bundan sonra siyasi ve askeri olarak hızlı şekilde entegrasyona gitmesi isteniyor. Bu çerçevede, bugüne kadar bu birleşmenin önüne engeller çıkaran İngiltere’nin en kısa zamanda ayrılarak süreci hızlandırma niyetindiler. Diğer ülkeler arasında bu sürece itiraz edenlerin de ileride benzer referandumları gündeme getirmesi de Alman-Fransız ekseni tarafından göze alınmış görünüyor. Bu nedenle İngiltere’nin ayrılmasını kendileri için bir fırsat olarak gördükleri için durumu iyi değerlendirmek istedikleri için baskıyı yoğunlaştırarak ayrılma sürecini hızlandırmaya çalışıyorlar.

Yeni yılda Evrensel aboneliği hediye edin
ÖNCEKİ HABER

İşçi inisiyatifi, mücadele deneyi ve Evrensel

SONRAKİ HABER

Düşünceye Özgürlük Girişimi'nden destek çağrısı

Sefer Selvi Karikatürleri
Evrensel Gazetesi Birinci Sayfa