2 Temmuz 2016 11:16

Derya COŞKUN 
Elazığ SES Şube Sekreteri

Bir süre önce Sağlık Bakanlığı Yönetim Hizmetleri Genel Müdürlüğü tarafından bir genelge yayınlandı. “3710678 sayılı 6 No’lu Kamu Personeli Genel Tebliği” başlıklı bir genelge bu. Genelge ile birlikte, süt izni kullanan kadın sağlık emekçilerinin, bundan böyle süt izni kullandıkları saatlerin “çalışılmayan saatler” olarak değerlendirileceği ve süt izni saatleri için döner sermayelerinden kesinti yapılacağı konuşulmaya başlandı. Kurum yöneticilerinin bir bölümü de bu yönde uygulamaya başlanacağını çalışanlarına duyurdu.
Sağlık alanında çalışanlar sabit maaşları dışında döner sermaye ödemesi de alırlar. Ve döner sermaye, çalıştığınız günler için verilir; yıllık izindeyseniz, raporluysanız vs. yani bir şekilde işe gitmemişseniz bu günler için döner sermayeden ödeme alamazsınız. Bugün açısından sabit maaş oldukça azdır, elimize geçen paranın önemli bir bölümü döner sermaye ek ödemesinden gelir. O nedenle sağlıkçılar için bu ödeme kritik bir noktaya getirilmiştir. İşte bahsettiğimiz genelge arkasından gelen duyurular şu anlama geliyor: Günde üç saat yasal hakkı olan süt iznini kullanan bir kadın sağlıkçının kullandığı izne göre her gün üç saati ya da bir buçuk saati çalışılmamış sayılacak ve döner sermaye ödemesi kesilecek. Günde üç saatlik süt izni kullanan bir kadın ayda sekiz gün, bir buçuk saatlik süt izni kullanan bir kadın ayda dört gün çalışmamış sayılacak. Ayda sekiz gün, neredeyse ayın üçte biri anlamına geliyor ve bu süre için döner sermaye alamayacağını gösteriyor. Bu genelge çıkana kadar böyle bir kesinti söz konusu değildi. 
 

DALGA MI GEÇİYORLAR!
Bu yazı işyerine gelir gelmez hemen süt izinlerini kullanan kadın arkadaşlara duyuru yapmışlar. Duyurunun ertesi sabahı, işyerinde odada çalışıyorduk, o arada süt izni kullanan iki arkadaş geldi, çok üzgünlerdi. Gelip oturdular. Neden üzgün olduklarını sordum. Hemşire arkadaşın biri ağlamaklı bir şekilde “Biliyor musun, artık kullandığımız süt izin saatlerini aylık toplayacaklarmış ve dönerimizden keseceklermiş” dedi ve “Hem bize çok çocuk doğurun diyorlar hem de süt izinlerini dönerden kesiyorlar. Bu ne şimdi! Bizimle dalga mı geçiyorlar!” diyerek tepki gösterdi. 
Arkasından diğer arkadaş da “Ben bu durumda süt iznimi kullanmayacağım, çünkü aylık olarak hiç ek döner alamayacağım” diyerek, bana dönüp bu konuda sendikanın ne düşündüğünü sordu. Ben de yasal hakkımız olan süt izinlerinin bu şekle getirilmesinin doğru olmadığını söyleyerek “Bu konuda ne yapmamızı istersiniz? Siz de öneride bulunun hep birlikte yapalım” dedim. Arkadaşların istekleri ve cevapları gecikmedi; “Gelin hep birlikte grev yapalım.” 
 

SÜT İZNİ BİZİM HAKKIMIZ
Süt izinlerinin döner sermayeden kesilmesiyle ilgili hastanede tek tek birimleri dolaştım, kadın arkadaşlarla sohbet ettim. Birimlerden birinde süt izni kullanmakta olan bir arkadaş, duyduğu rahatsızlığı ifade ederek “Bu bizim hakkımızdır, bu hakkımızı geri kazanmak için ne gerekiyorsa yaparız” dedi. Sonra da tepkiyle ekliyor; “Bu durumda benim çalışmama gerek yok, giderim heyet raporu alırım, ne de olsa dönerim kesilecek.” 
Yanımızda oturan diğer arkadaş hemen müdahale ediyor: “İşte böyle yaparak biz kadınları yavaş yavaş işten uzaklaştıracaklar, sonra ‘kadın erkeğin dizinin dibinde oturur’ deyip o şekilde bizleri kandırmaya başlayacaklar. Hani çok çocuk doğurun diyenler nerede? Hakkımız olan süt izinlerini bile elimizden aldılar, rapor alarak, süt izni kullanmayarak biz bu hakkımızı alamayız. Ancak hep birlikte mücadele ederek hakkımızı geri alırız” diyor. Başka bir genç kadın arkadaş ise tepkisini “Ben bu durumda hiç çocuk doğurmak istemiyorum” diyerek dile getiriyor. 
 

‘GEREKİRSE GREV YAPALIM’
Bir hekim arkadaş, “Daha nerden para keseceklerini şaşırdılar. Zaten çok yoğun çalışıyoruz, bu performanstan ve döner sermayeden dolayı biz hekimlerin zaten çok angarya işi oluyor. Süt iznim olduğu halde bazen hastalar çok olduğu için hastaneden çıkamıyorum, iznimi kullanamıyorum… Şimdi de dönerden kesinti oluyor. İnan ki özelde çalışmaktan farkımız kalmadı, herhalde yakında sözleşme de yaparlar ve bizi köle gibi çalıştırırlar” diyerek paylaşıyor düşüncelerini. Arkasından da üzgün bir ifadeyle ekliyor: “Ülkenin gidişatından hiç umutlu değiliz. Aile bizim için çok önemli diyorlar ama hem birçok iş yüklüyorlar ve hem de hakkımız olan, çocuğumuzun hakkı olan izinden, ek dönerden kesmeye kalkıyorlar.” Konuştuğum diğer arkadaşlar gibi o da bir şeyler yapmak gerektiğini düşünüyor: “Hep birlikte bunun için grev yapalım ya da yürüyüş yapalım, biz varız.” 
Birkaç haftadır bu sorunla ilgili işyerlerinde çalışma yürütüyorum. Kadın arkadaşlar bu durumdan çok rahatsız, öfkeli ve üzgün, ama haklarına sahip çıkmakta da bir o kadar kararlılar. 

EVRENSEL'İNMANŞETİ

Çayırhan’da çakal sofrası

Çayırhan’da çakal sofrası

AKP iktidarının özelleştirmek istediği Çayırhan Termik Santrali ve maden işletmesinin ‘adrese teslim’ ihalesi bugün gerçekleştirilecek. İşçiler ve kamuoyu özelleştirmeye karşı çıkarken, adrese teslim ihaleye sicili kabarık patronların katılması bekleniyor. Çayırhan’ı yutacak sofrada IC İçtaş, Cengiz, Kolin, Limak, Alagöz, Ciner, Yıldızlar SSS var. Ödenmeyen işçi ücretleri madenin satış fiyatından fazla!

317.36 milyon TL: Yunus Emre Termik Enerji Santralinin son 3 ayda ürettiği elektriğin değeri

204.9 milyon TL: Aynı dönemde 1000 işçinin ortalama ücretlerden patrona 'maliyeti'

0 TL: Şirket 2021, 2022 ve 2023 yıllarında hiç vergi ödemedi

BİRİNCİSAYFA
SEFERSELVİ
5 Mart 2025 - Sefer Selvi

Evrensel'i Takip Et